Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şubat ayı tüketici enflasyonu (TÜFE) aylık % 0.8, yıllık ise % 10.13 olarak açıklandı. Böylece yıllık olarak 2012 Nisan ayından beri ilk kez iki haneli TÜFE açıklamış olduk. Bu aslında beklediğimiz bir gelişmeydi. Özellikle geçen 4-5 aylık süre içinde kamu kaynaklı zamlar ve kurun hızlı devalüasyonu bize 2017 içinde 2 haneli enflasyonu haberdar ediyordu. Ancak beklemediğimiz kısmı “bu kadar çabuk gelmesi”, şimdi endişelendiğimiz kısmı ise “daha fazla artma ve iki hanede kalma ihtimali”.

        Bu iki endişeye birazdan değineceğim.

        Ancak öncesinde şubat ayı üretici ve tüketici fiyatlarındaki artışın detayları bize ne diyor, madde madde bakalım...

        Öncelikle aylık % 0.8’lik artış genellikle malum şüpheli olarak öne çıkan gıda ya da çok sık fiyat artışı yapılan tütün, alkol gibi ürünlerdeki artıştan kaynaklanmıyor. Aksine kamu beyaz eşyada ÖTV indirimi yaptığı aydan yukarıdaki enflasyon ortaya çıkıyor.

        TÜFE artışında göze çarpan bir konu da şubat ayında Türkiye’deki birçok ürünün fiyatını doğrudan ya da dolaylı olarak artıran petrol fiyatlarında küresel ölçekte bir artış yaşanmamış olması. Aynı şekilde doğalgaz fiyatlarında da ciddi bir oynamanın yaşanmadığı şubat ayında Türkiye’de aylık 0.8’lik bir enflasyonla karşılaşıyoruz.

        İşte bu noktada da hemen gözler çekirdek enflasyon olarak ifade edilen gıda ve enerji hariç enflasyona çevriliyor. Orada da beklenenin neredeyse 2 katı aylık fiyat artışı oluşunca çekirdek enflasyon da % 8.7’ye sıçradı. Okuyucular için küçük bir hatırlatma: Para politikası belirlerken merkez bankalarının para arzı, faiz, arz ve talep gibi kriterlere cevap verdiğini düşündüğü ve oyun planını üzerine kurduğu enflasyon budur.

        Son bir noktanın daha altını çizeyim: Üretici fiyatları şubat ayında yıllık % 15 artmış durumda. Bu oran son 9 yılın en yüksel oranı. Kurdaki yüksek değer kaybının getirdiği tahribat üreticilerin maliyetlerini son 5 ayda çok sert vurdu. 2016 Eylül ayında üretici maliyetlerinde yıllık artış sadece % 2 seviyesindeyken 5 ay içinde % 15’e çıkmış durumda. Bu oranı dikkate aldığımızda TÜFE’deki mevcut % 10’lar mertebesinde kalmasını beklemek bir miktar naiflik olacaktır.

        Merkez Bankası’nın üzerindeki baskı artar mı?

        Kısa cevap “Evet, artar”.

        Neden?

        İlk sebebim çekirdek enflasyon % 9’lara dayandı. Şubat rakamları gösteriyor ki “kurun değer kaybının fiyatlar üzerinde yarattığı baskı devam ediyor”. Bu ne demek? Eğer kur mevcut seviyelerde kalır ya da daha kötüsü değer kaybı devam ederse çekirdek enflasyonun da 2 haneye çıkma ihtimali var (Bkz. üretici fiyatları). Bu durumda TCMB’nin sıkı para politikasına “milim şaşmadan” devam etmesi bekleniyor.

        TCMB’nin üzerine gelecek ikinci baskı ise mevcut para politikasında uygulanan faiz oranları yeterli olacak mı? Merkez 1.5 aydır piyasaya ortalama % 10.30 ile para veriyor. Merkez burada 2 ayda yaklaşık 200 baz puanlık bir sıkılaştırma yaptı. Ancak bugün açıklanan rakamlar gösteriyor ki daha fazla sıkılaştırma gerekebilir. Çünkü kurun değer kaybına tahammülü yok. Ancak bu noktada, % 11’de duran “geç likidite penceresi” seviyesine çarpıyorsunuz. Yani TCMB’nin eğer isterse ortalama fonlamayı artırabileceği en fazla 70 baz puan var. Bu yeterli olur mu? Emin değilim. Manşet enflasyonun % 10, çekirdek enflasyonun % 9’larda dolaştığı ve birçok yatırımcı kurumun “Mayıs gibi % 11’leri vurur” dediği bir ortamda, piyasanın mevcut geç likidite penceresi ile yetinmesi mümkün olmayabilir. Bu durumda TCMB ne yapacak?

        Bizi kolay günlerin beklemediğini söyleyebiliriz. Türk Lirası üzerindeki baskı artacaktır. TCMB bir yandan piyasaların diğer yandan da siyasilerin endişelerini gidermeye çalışacaktır. Bu da işleri daha komplike yapacak. Şimdi anlıyor muyuz enflasyonun hepimizin problemi olduğunu ve burada ipleri ele almadan diğer makro hedefleri tutturmanın kolay olmadığını?

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar