Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD yönetimi terör örgütü PKK'nın önde gelen üç isminin başına ödül koydu. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Matthew Palmer'ın geçtiğimiz salı günü Ankara'da yaptığı açıklamaya göre, ABD Dışişleri Bakanlığının terörle mücadele programı çerçevesinde aranan kişilerin "yakalanmaları veya yer tespitini mümkün kılacak bilgiler" için milyonlarca dolarlık para ödülü hazır.

        Arananlar, PKK'nın iki numaralı ismi Türkiye, Irak, İran ve Suriye'yi kapsayan çatı terör örgütü KCK yöneticisi Cemil Bayık'ın yanı sıra örgütün silahlı kanadı HPG'nin en üst komutanı Murat Karayılan ve örgütün kurucularından, hala örgütün ideolojik kodlarını belirleyen Duran Kalkan. Başlarına üç ila beş milyon ABD doları arasında değişen para ödülleri konan bu üç terör elebaşının PKK'nın geri çekilme yeri olan Türkiye-İran-Irak üçgenindeki Kandil Dağı'nda oldukları da biliniyor.

        REKLAM

        Ancak bu hatta çok yakın bir mesafe olan Harir'de yani Kandil'in dibinde ABD, son iki yıldan bu yana Ortadoğu'nun en büyük askeri üssünü kurmuş durumda. Sözde tehlikeli bulduğu bu üç isimin başına ödül koyması, bir nevi burnunun ucunu göremiyor izlenimi verse de arkasında başka bir neden aramak işten bile değil. ABD güçleri halen Batı'nın askeri desteğiyle, Kuzeydoğu Suriye'de, PKK'nın Suriye uzantısını etkin bir şekilde yönetmekte ve Türk ordusuna karşı bir görüntü vermekte. Zira zaman zaman YPG'li teröristlerle birlikte verilen görüntülerin Ankara'da oldukça rahatsızlık yarattığı da malum.

        İki NATO müttefiki Türkiye ve ABD, ABD'nin Suriye'deki terör örgütü PKK'ya verdiği destek ve Amerikalı papaz Andrew Brunson'ın Türkiye tarafından gözaltına alınması sebebiyle bozulan ilişkileri düzeltmeye çalışıyor. Başkan Donald Trump bu hafta sonu Paris'te Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelecek.

        Bölgede İslamcı karşıtı siyaseti ve gerilla savaşında rol kapma hevesi, terör örgütünü Suriye'de DEAŞ'a karşı mücadele eden batılı güçler için kusursuz bir ortak haline getirdi. Ancak PKK, Türkiye'nin yanı sıra ABD ve İngiltere'de de yasaklı bir terör örgütü.

        Bu durum da elbette ki örgütün Suriye kolunun ayrı bir yapılanma olduğunun kabul ettirilmesi için "nazik bir uydurma" gerektirdi. Bu kurgu, geçen yıl ABD destekli güçlerin, ABD ve İngiltere'nin hava desteğiyle Rakka'yı geri alıp şehrin en büyük meydanına Abdullah Öcalan posteri astığında baltalandı. Yani PKK gerçek yüzünü net bir şekilde ortaya koymuş oldu.

        REKLAM

        Bana göre ABD, PKK yöneticileri ile ilgili aldığı kararlarla gelecekte atacağı adımlardaki tepkileri görmek adına Ankara'yı test ediyor ve PKK liderlerinin başına ödül konması dışında muhtemelen somut bir adım atılmayacak. Hatta Kandil'in 37 km batısında yani burnunun ucundaki askeri üslerine rağmen ABD sesiz kalacaktır. Şimdiye kadar, PKK'nın Kandil Dağı'ndaki karargâhı onlarca yıldır sağlam kaldı. Başına ödül konulan üç kişiden ikisi olan Bayık ve Karayılan, Kandil'de gazetecilerle sık sık bir araya geldi. Kalkan ise neredeyse ayda bir örgütün siyasi kodlarını örgütün ekranlarından Zao ve Gare bölgesinden sundu ve bu süreç aynen devam edeceğe benzer.

        Yine de bu karar Ankara tarafından bir "ilk adım" olarak memnuniyetle karşılandı. Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, "Bu adımın PKK ve uzantılarıyla mücadele bağlamında Irak ve Suriye'de ortaya konulacak somut eylemlerle desteklenmesini bekliyoruz," denildi.

        ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, "Türkiye'nin kaygılarını anlayışla karşıladığını" söyleyerek "PKK'ya karşı tutumumuz net. YPG'yi PKK örneğinde olduğu gibi terör örgütü olarak belirlemedik. Bunu Suriye'ye girmeden önce bile hiç yapmadık," ifadelerini kullandı.

        PKK terörist gruplar listesinde olmasına rağmen, Amerikan birliklerinin Suriye ve Irak'ta bu grubun uzantılarıyla iş birliği halinde olduğunu sağır sultan bile duymuş vaziyette. Türkiye, Amerika'nın Suriye'nin Kuzey Doğusundaki yerleşim bölgelerindeki faaliyetlerinden rahatsızlığını sürekli olarak dile getirmekte ve bu bölgede Washington'ın PKK eli ile bir terör devleti kurmasını toprak bütünlüğüne bir tehdit olarak görmekte.

        REKLAM

        Burada sorulması gereken sorular aslında Amerika'nın, PKK elebaşlarının yakalanması için ödül koymakla Suriye, Irak, Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerin parçalanması konusundaki Orta Doğu projesini değiştirip değiştirmediği veya bölgedeki şartlar Amerika'yı birkaç PKK elebaşını kurban vermeye ve taktik değiştirmeye mi zorluyor sorularıdır.

        Kanaatimce, bu soruların yanıtını vermek için sürece dair iki kritik perspektifi ortaya koymak zorundayız. Mevcut koşullarda Türkiye, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili Riyad yetkililerine baskı uygulamakta ve anlaşıldığı üzere Kaşıkçı cinayetinin gerçek faili olarak gördüğü Arabistan Veliahtı Muhammed Bin Selman görevinden alınıncaya kadar bu baskıyı sürdürecek gibi görülmekte. Ancak bu ne Amerika'nın ne de İsrail'inistediği bir durum. Kaldı ki Suriye sahasında maliyeti Suudi yönetimi üstlenmişken ABD Riyad yönetiminin baskı altında kalmasını arzu etmiyor.

        Amerika'nın bu girişimi bölgede tutumunun değişmesinin bir işareti olabilir mi sorusunun cevabı ise yine açık bir şekilde hayır. Çünkü Amerika, Suriye ve Irak'taki rolünü bitirmek isterse İsrail kendi güvenliğini sağlamak amacıyla bölgeyi bölmenin peşinde olarak kaos yaratacak. Bu yüzden bir kez daha Kürtler, PKK eli ile Amerika'nın bölgesel politikalarının kurbanı olacaktır.

        Şuna işaret etmek gerekir ki Amerika'nın Suriye'yi bölme planı başarısız olsa bile, yine de Washington, DEAŞ ile mücadele bahanesiyle Suriye'de PKK'nın uzantısı PYD/YPG'yi silahlandırarak Şam ve Ankara hükümetlerinden imtiyaz elde etmeye çalışacaktır. Aksi takdirde şu soru akla geliyor: "DEAŞ'ın yok olduğu bu dönemde Amerika hangi amaçla hala PKK ve YPG'li grupları eğitip silahlandırıyor?"

        ABD Adalet Bakanlığı tarafından üç PKK yöneticisini ortadan kaldıracak veya bunların yakalanmasını kolaylaştıracak bilgiler verenlere toplamda 15 milyon dolara ulaşan ödüller dağıtma kararı alınması, havanın açık olduğu bir günde çıkan ani fırtına gibi görünüyor.

        REKLAM

        Türkiye ile Amerika arasındaki anlaşmazlık faslı gerçekten bitti mi yoksa iki ülke arasındaki ilişkiler birer NATO müttefiki hatta birer stratejik ortak arasında rölantiye mi alındı sorularını akla getiriyor.

        Bu ödül kararına Türkiye'nin tepkisi ise soğuk oldu ve bu reaksiyonu açıklama görevi Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu veya Cumhurbaşkanı Erdoğan yerine sözcülere bırakıldı. Sırf bu tepkisiz karşılama biçimi bile, Türkiye'nin ABD'ye karşı kendini güçlü bir konumda hissettiğinin göstergesi.

        Ancak dikkat edilmesi gereken asıl önemli perspektif ise, Trump hükümetinin, açık bir şekilde İran'daki şartları değiştirme amacını izliyor olması. İran üzerinde kurulan baskı, ekonomik ambargo gibi gözükse de arka planda siyasi baskı da beraberinde işliyor.

        ABD, İran'da muhalif güçleri açık bir şekilde destekliyor. Hatta öyle ki, İran'da bilindik 7 muhalif silahlı grup geçtiğimiz Haziran ayında, ABD'de bir araya getirdi. Bu grupların hareket alanını kurgulamak üzere Kandil yakınlarında kurduğu Harir Hava üssünü merkez üs haline dönüştürdü. Şimdilerde çıplak gözle görülmese de terör örgütü El Kaide'ye yakın Ensarül İslam'ın da dahil olduğu 7 muhalif grubun CIA aracılığı ile Halepçe hattından güneye doğru kaydırıldığı ifade ediliyor.

        REKLAM

        İşte dananın kuyruğu tam da burada kopuyor. ABD'nin bu grupları Kandil bölgesine taşıma isteğine terör örgütü PKK'nın İran yanlısı kanadı "Türkiye ve İran ortak operasyon ile bölgeye gelebilir" diyerek karşı çıkıyor. Bu yol ayrımına gelineli iki aydan fazla olduğu belirtiliyor.

        Bayık, Karayılan ve Kalkan silahlı grupların Kandil'den başlayıp Halepçe'ye kadar uzanan 611 km uzunluğundaki hatta İran muhalifi bu silahlı grupların yanaşmasına izin vermiyor. Diğer bir ifade ile İran'ın sınır muhafızlığını üstleniyorlar.

        İran KDP'si Gare hattına kamp kurdu. El Kaide uzantılı Ensar El İslam Halepçe hattında silahlanıyor. Halkın Mücahidin grubu sınır hattına doğru kamp yerleri arıyor. İşte bu nedenle benim düşünceme göre, ABD'nin gerçek niyetini dikkatle okumak gerekiyor. ABD, Kandil ve İran sınır hattını bu silahlı grupların kullanımına açmak üzere terör örgütünün lider kadrosunun kellesine ödül koyarak baskı oluşturuyor.

        Yoksa burnunun dibinde, Kandil'e 37 km mesafedeki Harir üssünden çıkıp yanı başındaki örgütün lider kadrosu için harekete geçmeyecektir.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar