Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Soçi mutabakatı uyarınca "silahsızlanma bölgelerinin" sınırları çizildi.İdlib’in doğu yakasında, yani Halep il sınırlarına yakın hat olan silahsızlanma hattında işler yolunda. Sınırlar çizildi taraflar mutabakatın gereğini yapmaya başladılar. Ancak güneyde Hama ve Laskiye hattında hâlâ taşlar yerine oturmuş değil, çünkü bu bölgeler Heyet Tahrir el Şam'ın (HTŞ) kontrolünde.

        GRUPLARA VERİLEN SON SÜRE 15 EKİM

        15 Ekim’e kadar HTŞ’nin anlaşmayı reddetmesi durumunda, Türkiye’nin, HTŞ’ye karşı askeri bir adım atması bu nedenle muhtemeldir. Söz konusu tarih, tampon bölgenin “el Nusra” ve diğer örgütlerden “temizlenmesi” konusundaki son tarih. Çünkü Türkiye İdlib’deki gruplara takılıp Fırat’ın doğusunda olup bitenleri gözden kaçırmak istemiyor.

        REKLAM

        İdlib’de 8 günden beri siyasi ve silahlı gruplarla istihbarat birimleri arasında sürecin hızlandırılması için görüşme trafiğini sürdürülüyor. İçerdeki grupların büyük çoğunluğu ilk görüşmede ikna olmuş durumdayken HTŞ içinde ise farklı sesler mevcut.

        Ancak, hava ve deniz limanı olmayan ve dışarısı ile tek bağlantı koridoru Türkiye olan İdlib’te, Türkiye’nin söylemlerini dışlama lüksü olmadığını görmek gerekiyor.

        HTŞ, OLUMLU BİR BİLDİRİ YAYINLAMA EĞİLİMİNDE

        İçerideki siyasi yapıya hâkim olan ve önemli bir konumda yer alan bir siyasi aktörden aldığım bilgiye göre HTŞ, Türkiye-Rusya anlaşmasını kabul ettiğini açıklayan bir bildiri yayımlama eğiliminde olacak. Kaynağım, HTŞ’nin bildirisinin, İdlib’deki muhalif grupları kapsayan ‘el Cephe el Vataniyye il Tahrir'in tutumundan farklı olmayacağını (bilindiği gibi el Cephe el Vataniyye'nin bildirisinde, Türkiye’nin tutumu övülürken Rusya’nın tutumuna güven duyulmadığı bildirilmişti) ve onlar gibi her türlü saldırıya karşı hazır beklediklerine dair bir beyanda bulunacaklarını belirtti.

        HTŞ’nin kent meclisinde görevlendirdiği başka bir siyasiyle yaptığım görüşmede ise HTŞ içinde Türkiye’nin talimatlarına uyulmasına yönelik bir eğilim olduğunu öğrendim. Nitekim Türkiye’nin, Suriyeli sivillerin yanında duran tek ülke olduğunun altını çizen bir siyasi kaynak, HTŞ içindeki radikal akımın aksine rasyonel akımın mevcudiyeti sayesinde sürecin atlatılacağını savundu.

        REKLAM

        ANCAK HTŞ İÇİNDEKİ RADİKAL AKIM GÜÇLÜ VE ETKİN

        Ancak şahsi kanaatimce, bu siyasi kaynağımın ifade ettiği rasyonel akımın aksine radikal akımın örgüt içinde daha güçlü olduğunu unutmamak gerekiyor. Yine sahadan aldığım bilgilere göre, radikal akımda yer alanlar daha birkaç gün önce bir iç genelge yayımlamış. Bu genelgede anlaşmanın reddedilip uygulanmayacağı, herhangi bir noktadan çekilmenin söz konusu olmayacağı, ağır silahların geri çekilmeyeceği, Rus askerinin girişine izin verilmeyeceği ve Halep-Lazkiye ve Şam-Halep otoyollarının açılmasının uygun bulunduğu gibi ifadelere yer verildiğini öğrendim.

        İdlib’te siyasilerin ve silahlı grupların gözü şimdi HTŞ’nin pozisyonunu gösterecek açıklamada. Aslında, HTŞ’nin anlaşmaya ilişkin net tavrını ilan etmede gecikmesi, HTŞ içinde iki akımın olmasından kaynaklanıyor. Her iki akım arasında son 8 günden bu yana karşılıklı ikna çabası ve elbette tehditler de söz konusu.

        REKLAM

        İDLİB'TEKİ İKİ EĞİLİM: RADİKALLER VE ILIMLILAR

        Bu iki grubu irdelediğimizde karşımıza iki ayrı bakış açısı çıkmakta. Birinci grup, sertlik yanlısı olan ve Suriye dışından “şeyhlerin” yer aldığı radikaller. Bunlardan en bilineni, Ebu Yakzan el Mısri... El Mısri, Suriye’nin kuzeybatısında savaşı engellemeye ve sivil kaybını önlemeye yönelik Türkiye’nin çabalarını reddetmekte ve askeri çatışmayı savunmakta.

        İkinci grup ise, sivillerin kanının dökülmesini engellemek için anlaşmanın kabul edilmesi çağırısında bulunan “ılımlılar” olarak nitelendirilmekte. Ilımlı olarak nitelendirilen bu akım, Türkiye veya onunla bağlantılı muhalif gruplar tarafından askeri bir müdahaleye maruz kalmama konusunda yeterli garantilerin verilmesi koşuluyla Soçi anlaşmasına olumlu yaklaşmakta. Sahadaki kaynaklarım, Soçi sonrası bu akımın daha güçlü durumda olduğunu savunuyor.

        Aslında şunu da belirtmeliyim ki HTŞ’nin Soçi anlaşmasına ilişkin tutumunu açıklamakta gecikmesi onlara özgü bir durum da değil. Ortadoğu’daki tüm silahlı örgütlerin genel tavrı, HTŞ’nin anlaşmayı bir bütün olarak reddetmeyeceğini ancak bazı maddeleri reddedip bazılarını onaylamaya yönelik. Bu durumun onlara olabildiğince uzun bir süre manevra imkânı sağlayacağını düşünmekteler. Kabul edilmeli ki, Esad rejimi sona ermeden HTŞ’nin ortadan kaldırılması gibi bir durum söz konusu olmadığı da aşikâr.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar