Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Söylenecek bir kamyon laf var. Sporun anayasasıdır etik değerler. ‘‘Hareket penaltıydı. Ama hakem vermedi. Hakemler taraf tutuyor. Trabzonlu Salih hakeme kırmızı gösterdi. Ohh ne güzel oldu!’’ Ağzı olan konuşuyor. Konu spor ise ve sen bu sporun içinde yaşayan sporcu isen veya onu yönetenlerden biri isen, ağzını açıp bu konudaki düşüncelerini söylemezsin. Öyle demokrasi falan da yoktur sporun terminolojik kapsama alanında. Terminoloji nedir? Kısıtlı dağarcık. Yani, sporun içindeki tüm paydaşların konuşma özgürlüğü kısıtlanmıştır. Kuralları vardır. Herkes o kurala uymak zorundadır. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde spor da, sporla yaşam da, spor kültürü de gelişmiştir. Ve o ülkelerde hakem konusu, maç sonundaki gündemin ana başlığı olamaz. Hatta, hakem hakkında konuşmak yorum yapmak yasaktır. Alman futbol adamı Feldkamp, Galatasaray’ın başına geçtiği ilk günlerde hakemle ilgili sorulan soruların tamamını yanıtsız bırakırdı. Çünkü, Almanya’da aldığı sporun terbiyesi buna izin vermiyordu. Sporcu ile hakem arasına girilmez. Girersen oyunun bozarsın.

        Ankara’da Bulgaristan ile yaptığımız Davis Cup maçlarında da benzer hakem hataları oldu. Bulgar koç, kule hakemine itiraz etmeye başlayınca, hakemlerin maç içindeki hakimiyetinde küçük kaymalar yaşandı. Çünkü, bizim hakemlerin işvereni de bir yerde uluslararası organizasyonların atadığı turnuva baş hakemleri. O adamlara ‘‘kötü maç yönetti’’ dedirtmek istemez. Durum böyle olunca bazen gereğinden çok tarafsızlığını gösterme çabasıyla bu sefer kantarın topuzu bir tarafa olumsuzluk yaratmaya başlıyor. O hatalar abartılmasaydı, belki de Bulgaristan’ı çiftleri alıp 3-0 geçerdik.

        Ancak hakem konusu teniste, çok hassas çalışılan ve belki de hiçbir branşta olmadığı kadar da adil olabilen bir kurumdur. Çünkü teniste, 10 ile 16 yaşa kadar yapılan neredeyse tüm maçlar gözlemci hakemler tarafından yönetilir. Nedir gözlemci hakem? Maçlarda kule ve çizgi hakemi olmaz. Maçın hakemi, maçı oynayan çocuklardır. Her çocuk kendi sahasının hakemliğini üstlenir. Daha da açıkçası, her oyuncu rakibinin yaptığı vuruşla kendi sahasına düşen topun içeride veya dışarıda olduğuna karar verir. Bir başka deyişle teniste her genç tenisçinin maçtaki kaderi rakibinin iki dudağının arasındadır. Ve eğer biri bu kararı sadece kendi lehine kullanırsa, kendi vuruşlarının akibeti de rakibi tarafından tehlikeye girer.

        Böylesi bir adalet, genç tenisçilerin erdemli birey olma yolunda olağanüstü değerler kazanmasına yol açıyor. Bu durum, tenisin yetişmiş insan kalitesine nasıl bir katkı sağladığının kanıtıdır.

        TENİSTE UMUT VAR

        NTVSpor’da her çarşamba yayınlanan ‘’Oyun Set ve Maç’’ programımıza kaptan Haluk Akkoyun, Tuna Altuna ve Cem İlkel katıldı. Davis Cup maçları için çok büyük öneme sahip çift takımımızın Cem ve Tuna ikilisiyle kazandığı uyumu, Marsel’in 11 maçlık yenilmezliğini, Altuğ’un gelecek için umut verdiğini konuştuk. Haluk; eskiden uluslararası maç sayısının yılda birkaç turnuvadan ibaret olduğunu, ancak son yıllarda dünyada en çok uluslararası turnuva düzenleyen ülkelerden biri olmanın takıma çok daha büyük bir mücadele gücü kazandırdığını vurguladı. 2005’te İstanbul Cup ile başlayan dünya bakışı, bugün İstanbul Open ve yüzün üstünde yapılan ‘on binlik, elli binlik, yüz binlik’ turnuvalarla gözle görülür hale geldi. Artık bizim de dünyanın en önemli tenisçileriyle yarışabilecek takımlarımız var. Bireysel başarılar da bunun en önemli göstergesi. Marsel’in ilk yüzdeki tutunuşu, Cem’in yükselişi ve takıma katkısı, Tuna’nın çiftlerde sıçrayışı, Çağla Büyükakçay’ın ilk 50 içindeki rakiplerine karşı aldığı galibiyetler, Türk tenisi adına heyecan veriyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar