Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hindistan güzeli seçileli 10 yılı geçti ama kısa zamanda dünyaca ünlü bir yıldıza dönüştüğü için, “Hindistan güzeli” dendiğinde hâlâ akla ilk o geliyor. Hani iri menekşe gözlü güzel, L’Oreal Paris marka elçisi Aishwarya Rai... Cannes Film Festivali’nin gediklilerinden biri o... 3 yıl önce anne olan Rai’nin üzerinde hâlâ birkaç kilo kalsa da o bunu pek dert etmiyor. Yüksek ökçeli stiletto’larının üzerinde salına salına yürüyor. Diğer yıldızlardan farkı, Rai çok sakin hatta durgun... Ancak sıra sohbete gelince neden Hindistan’dan çıkan tek star olduğunu anlıyorsunuz...

        ■ Siz artık Cannes Film Festivali’nin gediklisi sayılırsınız, alışmışsınızdır.

        Buraya her yıl geliyorum ve her seferinde ayrı bir heyecan yaşıyorum. Bazı arkadaşlarımla senede bir kez burada görüşüyoruz. Eva (Longoria) mesela. Gülüyoruz, eğleniyoruz ama pek çoğuyla mektup arkadaşı gibiyiz. Hepimiz kendi hayatımızla meşgulüz sonuçta. Her yıl dünyanın farklı yerlerine sunulacak ürünlerle alakalı, her şeyi tazeliyoruz. Yeni keşifler beni hep heyecanlandırıyor. Burada da bir ailem var.

        ■ Çok geniş bir aile...

        Filmler, markalar, L’Oreal tabii ki! Sonra medyadan tanıdıklarımla da buluşuyoruz. Modacı arkadaşlarımın tasarımlarını görme şansım oluyor. Hepsi canlı! Hepsi ilgi çekici. Gelecek yıl da görüşeceğiz.

        ■ Kızınız daha çok küçük ama onu da bir gün kırmızı halıda güzellik elçisi olarak görmek ister misiniz?

        Uzun bir yol, kim bilir? Onun kendi hayatı, kendi alın yazısı var. Kendi yolunu çizecek. Ona eğlenmesini, hayatın tadını çıkarmasını söylüyorum. Her çocuk, annesinin kıymetlisidir. Tanrı’ya ona her şeyin en iyisiyle karşılaşması için dualar ediyorum.

        ‘AŞKIN TANIMINI KIZIMDA KEŞFETTİM’

        ■ Anne olmak kariyerinizi ve hayata bakışınızı nasıl etkiledi?

        Hiçbir zaman kızımın kariyerimi nasıl etkileyeceğini düşünmedim. Aklımın ucundan bile geçmedi. Anne olmak mutluluk verici. Anne olduğum an hayatımın en mutlu anlarından biriydi. Aşkın tanımını kızımda keşfettim. O tecrübeye bayıldım. Pek çok göreve uyum sağladım. Pek çok açıdan markamın desteğini gördüm. Hamileliğimin üçüncüdördüncü ayında kendimi geriye çektim. Kızım 3 yaşına basarken yeniden setlere döndüm ve iki filmde rol aldım. Bir tanesi “Jazba”. Yapımcısı ve yönetmenleri de burada. Diğer filmim “Ae Dil Hai Mushkil” ise gelecek yıl vizyona girecek. Yönetmeni Karan Johar. Yeni tanışmamıza rağmen çok iyi anlaştık. Bu yıl geçen yıla nazaran daha çok vaktim var. Geç başlamak iyi oldu.

        ■ Annelik bizdeki gibi sizde de yüceltilen bir kavram. Hiç baskı yaşadınız mı?

        “Çocuğuna iyi bir anne olmalısın. İyi bir iş kadını olmalısın” gibi.. Kimsenin bunu demesi gerektiğini düşünmüyorum. Bu şeyler dile gelmemeli, gelemez de zaten, buna inanıyorum. Hislerinle alakalı bir durum bu. Annelik tecrübesi kitaptan öğrenilecek bir şey değil. Sadece hissedersin. Annelik gibi ilişkilerde de durum böyle. Herkesin kendine has bir hayata bakış açısı var. Özel yapan da bu zaten...

        ‘SADECE 10 YIL GEÇTİ ÜZERİNDEN!’

        ■ 2004’te güzellik kraliçesi olduğunuzda mimarlık okuyordunuz. Bu hep askıda mı kalacak?

        Sadece 10 yıl geçti üzerinden! (Gülüyor.) Yirmili yaşlarımda kraliçe seçildiğimde mimarlık öğrencisiydim. Sonra uzun bir yola çıktım. Okulumu bitiremedim. Sinemaya atıldım. Aktrislik yaptım. Ama sinemanın tüm yaratıcı alanları ilgimi çekiyor. Çekimler ve senaryo yazımı gibi. Genelde sinemanın içimdeki yaratıcılığın dışavurumu olduğuna inanırım.

        ■ 38 film çektiniz. Daha kaç filmde oynamayı düşünüyorsunuz?

        Saydığınız için teşekkürler. Ben saymamıştım! Anı yaşamaya çalışıyorum. Yapabileceğinin en iyisini yap ve yola devam et. Odak noktamız ve yönümüz sürekli denemeye devam etmek ve elindekilerin muhasebesini yapma yönünde. Ben sadece saymıyorum. Çalışmak hoşuma gidiyor.

        ■ Evet saydım 38 ama Hollywood’a hâlâ temkinli yaklaşıyorsunuz. Bu devam edecek mi?

        Dünyanın her yerindeki sinemaya karşı açığım. Hollywood, Birleşik Krallık’taki sektör, İran filmleri de olabilir. İlgimi çeken bir proje, yaşamıma ve vaktime uymalı. Ve tabii ki taahhütler. Bazı projeleri bu yüzden kabul edemiyorum. Bazen filmin içeriği çok riskli. Kültürel yapı ve huzurumu tehdit ediyor ve reddediyorum. Bir projeyi kabul etmek için çok fazla faktör var. Bazen sadece zamanım olmadığından reddettiğim projelerden ötürü kendimi kötü hissediyorum.

        ■ Galiba bir Türk filmini de reddettiniz...

        İstanbul’a kızım dünyaya gelmeden önce geldim ve çok sevdim. Eşimle oynadığımız filmlerden bir tanesi İstanbul’da çekildi. O esnada bazı Türk sinemacılar prodüksiyonla bağlantıya geçti. Çekimlerden bir süre sonra hamile kaldım. Türk sinemacılarıyla çalışmak çok iyiydi.

        ‘Bu soruyu cevaplayamam’

        ■ Kırmızı halıda yürüyenler güçlü ve güzel kadınlar. Siz kendinizi en güçlü ne zaman hissediyorsunuz?

        Bu soruyu cevaplayamam. (Gülüyor.) Bence L’Oreal ile en uyuşan tarafımız kim olduğumuza saygı duyması. Kadınları güçlendirip onları eğitip yüreklendiriyor. Bazı bilim kadınlarına sponsorluk yapıyor. Etkileyici işler yapan kadınları tanımamızı sağlıyor. Kadınlar saç ve makyaj yaparken eğleniyor, ben buna “Sanat” diyorum.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar