Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Diktatörlük tartışmaları devam ederken şöyle bir düşündüm. Ahmet Altan, Nagehan Alçı, gibi yazarlar yakın zamanda ‘Atatürk bir diktatördü.’ demişlerdi.

        Ortalık doğal olarak ayağa kalktı.

        Neden ?

        Çünkü ‘Harf Devrimi’ olmuş

        Peki, halka sorulmuş mu? Hayır...

        Şapka Kanunu çıkartılmış.

        Peki halka sorulmuş mu? Hayır...

        Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmış.

        Peki kadınlara sorulmuş mu? Hayır...

        Hep halk adına sormadan kararlar alınmış.

        Atatürk devrimleri yaparken halka sormamakla ne büyük kötülük etmiş bizlere öyle değil mi?

        NAZIM HİKMET VE ATATÜRK

        Oda TV yazarı Müyesser Yıldız , Atatürk ‘e diktatör diyenlere ders olması adına Hıfzı Topuz’un bir anısını kaleme almış. Sayesinde öğrendiğim bu olayı ben de bugün sizlerle paylaşmak istedim.

        Nazım Hikmet, Milli Mücadele’ye katılmak için Ankara’ya gider, Mustafa Kemal Paşa ile tanışır.

        Nazım Hikmet’e şunu tavsiye eder: “Gayeli şiirler yazın!..”

        Yıllar sonra Atatürk cumhurbaşkanı, Nazım Hikmet namlı bir komünisttir.

        Şiirlerini okuduğu ilk plak kapışılmaktadır. Plağın ünü Atatürk’e kadar ulaşır.

        Atatürk dinlemek ister. Plak bulunup getirilir, dinler.

        “Bu şair sizlere benzemiyor” der.

        Ardından Nazım Hikmet’i yakından tanımak ister, talimat verir:

        “Bulup getirsinler, şiirlerini bu akşam bize kendisi okusun bakalım.”

        Vali, polis merkezini arar; talimat verir. Polis seferber olup Nazım Hikmet’in kapısına dayanır. Alışkın ya polis görmeye, hiç şaşırmaz: “Emniyete mi gidiyoruz? 5 dakika izin verin, çantamı hazırlayayım” der.

        Polis geliş sebebini izah eder:

        “Aman Nazım Bey, estağfurullah; öyle bir durum yok. Reisicumhur hazretleri sizi emretmişler, şiirlerinizi dinlemek istiyorlarmış.”

        Rahat bir nefes alan Nazım hikmet düşünür. Gitse, bütün belalardan kurtulacak; artık başı derde girmeyecek, hapislere düşmeyecek, belki de rejimin yarı resmi şairi olacaktır.

        Fakat yine de polise şunu söyler: “Reisicumhur hazretlerine benden selam söyleyin. Ben Denizkızı Eftelya değilim!”

        Polis şaşkın, Cevap merkeze, oradan Vali Bey’e iletilir.

        Oradan da Atatürk’e.

        Hıfzı Topuz’un ifadesiyle, aynen aktarıyorum:

        “Peki Gazi ne yapacaktı? Ne yapması beklenirdi? Hele diktatör diye adı çıkmış bir devlet başkanından ne beklenirdi?

        Şairi zorla getirmesi mi, tutuklatması mı?”

        Hayır, hiçbiri değil.

        Atatürk der ki:

        “Aferin çocuğa! İşte şair dediğin böyle olur.”

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar