Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hollywood’da artık yeni bir kriter var: Kadın rolleri, özellikle de güçlü kadın başrol Zeitgeist’a uygun mu? Tacizcilerin ipliğinin pazara çıkarıldığı ‘Zamanı Geldi’ hareketine uygun mu? Eleştirilere bakılırsa ‘Kızıl Serçe’ tamamen uygunsuz. Kadını öne çıkarmak adına şiddet, kan ve cinselliğe boğan ucuz bir film.

        Kızıl Serçe’nin Londra prömiyerinde açık havada giydiği Versace elbiseyi fazla açık bulup “Kızım o soğukta üşüteceksin” kılıfına sokarak eleştirenlere lafını çok iyi oturttu Jennifer Lawrence. O pervasız ve hergele tavrıyla dedi ki: “Bu benim tercihim, istediğimi giyerim. Giyimde iffetli görünüm feminizm değildir. Ayrıca o güzelim elbiseyi sırf hava soğuk diye kapatacak kadar salak değilim...”

        Tepkisi yüksekti, çünkü o derin dekolteyi Hollywood’daki erkek egemen düzenin kanıtı olarak ileri süren yazarlar oldu. Sosyal medyadan yükselen benzer sesler eşliğinde. İddiaya göre, yaş sınırlı filmin havasına uygun olsun, baştan çıkarıcı Rus ajanı kalıbına otursun diye zorla giydirilmişti tuvalet. Oyuncunun kendi tercihi değildi. Belli ki kafası atarak, “Bu cinsiyetçi ve gülünç bir yaklaşımdır ve feminizm değildir. Her şeye aşırı tepki gösterme saçmalığından vazgeçin artık...” diye yazdı. Bu son sözü özellikle Twitter sakinlerineydi ki, o alanın kendisi için fazla karmaşık olduğunu belirterek derdini Facebook’ta anlatıyor.

        Bence de J.Law’dan çok Liz Hurley’e yakışacak o elbiseyi, eleştirileri ve yapıştırdığı cevabı gördük de, filmi daha göremedik. Görmediğin film hakkında yazmak ayıp tabii. Ama Amerikan medyasındaki film eleştirilerinde feminizm tartışmasının, elbise bahsini de aşarak alevlendiğini görünce en azından o tartışmayı aktarmak istedim. Mehmet Açar’ın pek hazzetmeyip “Soğuk savaş dönemindeki Sovyetler Birliği imajında bir Rusya” eleştirisiyle filme 5 puan vermesinden de cesaret aldım.

        Filme yakıştırılan bütün sıfatları sıralamak gerekirse; ucuz, pespaye, rahatsız edici, gülünç derecede sadistçe, kadını yetkin kılma adına feminizm sömürüsü yapan ve lüzumsuz şiddet içeren bir yapım. Daha önce de Jennifer Lawrence’la iki Hunger Games (biri iki bölüm) çeken yönetmen Francis Lawrence’a yüklenen suç, kızın olağanüstü yeteneğini, cinselliğine feda etmiş olması. Bir “femme fatale” yaratmak isterken kadının sadece bedenine odaklanması, beynini boşlaması. Charlize Theron’lu “Sarışın Bomba” (Atomic Bomb) filmindeki soğuk savaş zarafetinden yoksun bir kaba atmosfer yaratması.

        Gören görmeyen her meraklı konuyu biliyor. Lawrence’ın canlandırdığı Dominika Egorova sakatlık sonucu Bolşoy’a veda eden bir prima balerina ve hasta annesine bakabilmek için gizli servise giriyor. Vücudunu, baştan çıkarıcı bir silah olarak kullanmayı öğrendiği eğitimi boyunca tecavüzden işkenceye türlü şiddete maruz kalıyor. İşte bu içerik, kadının bedenen aşağılanması zamanın ruhuna uygun bulunmuyor. Kadınların Harvey Weinstein taciz skandalından bu yana “Ben de” diyerek kat ettiği yola taş koyan; güçlü kadın kahraman konseptiyle çelişen bir film olduğu yazılıp çiziliyor.

        New York Post’un eleştirmeni “Hollywood dişli bir kadın karakter yaratmak için en iyi yolun tecavüz ve şiddetten geçtiğine inanıyor hâlâ” diye yazıyor. Sadece kadınlar değil, erkek yazarlar bile aynı fikirde. Eleştirmen Steve Persall, “Ben de çağında böyle sadist bir film nasıl yapılabilir? Bu filmde feminizme saldırı adına ne ararsan var: Yersiz çıplaklık, tecavüz, seksin silaha dönüşmesi, işkence ve kadının gaddarca nesnelleştirilmesi...” diyor.

        J.LAW’UN İNTİKAMI

        Amerikan medyasındaki genel kanı ‘yetkinleşen güçlü kadın’ iddiasının bu film için geçerli olmadığı şeklinde. Ancak aynı iddia Jennifer Lawrence’ın kişisel serüveni açısından geçerli olabilir. Başta Christiane Amanpour ve 60 Dakika programı, verdiği bütün röportajlarda aynı konuya girdi. Çıplak sahnelerin çekiminden önce gözüne uyku girmediğini, ancak çekimlerin bitiminde kendini artık daha güçlü hissettiğini söyledi. “Benden çalınan bir şeyi geri almış oldum. Kendi rızamla sanatımda kullandım” dedi. Dört yıl önce telefonu hack’lenince çıplak resimlerinin ortalığa saçılmasından bahsediyordu. O dönem olayı haklı olarak ‘cinsel saldırı suçu’ diye nitelemişti. Ve şimdi Kızıl Serçe olarak intikamını almıştı.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar