Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Trump’ın Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararı tabii ki çevreyi etkileyecek. Geleceğin doğal afetlerinde payı olacak. Ama en çok da o çevre içindeki kadını, yoksul ülkelerin kadınlarını etkileyecek. İşte nedenleri...

        Beyaz Saray’ın şişmanı kadın düşmanı desem çok mu ayrımcı ve cinsiyetçi davranmış olurum. Aslında Trump’ın, kendi karısı Melania dahil kadınlara karşı kullandığı dil de ayrımcı ve cinsiyetçi. Onun bunun kilosuna sıkça sataşıyor. Komedyen Rosie O’Donnell’a “şişko domuz” demiş, Kim Kardashian’ın hamilelik haline de “Biraz genişledi. O kadar ağır çekiyorsan öyle giyinmemelisin” diye çemkirmişti. Hillary Clinton’ın kampanyasına katılan eski Kainat Güzeli Alicia Machado’ya “Miss Piggy” diyecek kadar ileri gitmiş, karısının hamileyken devasa bir yaratığa döndüğünü söylemekten de hiç çekinmemişti.

        Üstüne üstlük kendisi de tığ gibi değil. Dr. Öz’e göre “Biraz fazla kilolu”. 120 kiloyu bulduğu söyleniyor. Komedyen Bill Maher geçenlerde gece şovunda, “Trump hakkında her şey söylendi ama kimse şunu söylemedi: Adam şişman” diye patlattı olayı. Yakışık almadı tabii ama William Taft’tan bu yana en kilolu başkan Trump. Bu arada Taft öyle battal bedendi ki, bir seferinde banyo küvetine sıkıştığı rivayet edilir.

        Trump’ın kadınlara yönelik onur kırıcı retoriğine sayısız örnek verilebilir. Meselâ, emziren kadınları “İğrenç” diye tanımlaması. Ya da Amerikan ordusunun Irak şehidi Humayun Khan’ın annesi dahil, Müslüman kadınlara hakaretamiz davranışları. Veya işyerinde cinsel taciz meselesine yaklaşımı; “Tacizci değil, tacize uğrayan kadın işi bırakmalıdır” deyişi.

        Ama bunların hiçbiri, aldığı son karar kadar ölümcül değil. ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararı siyasetten iş dünyasına, çevrecilerden sağlık uzmanlarına şok dalgaları yaydı. Çünkü ilk kez, Türkiye dahil 195 ülke sera gazı emisyon hacimlerini aşağı çekmeyi taahhüt etmişti o anlaşmayla. Böylece sıcaklık endüstri devrimi öncesi dönemin 2 derece üstünde sınırlı tutulacak, iklim değişikliği dizginlenecek, seller, kasırgalar, sıcak hava ve kuraklık dalgaları bugünkünden daha beter olmayacak, deniz seviyesindeki yükselme çığrından çıkmayacaktı.

        İKLİM AYRIMCIDIR

        Trump, “Ben istihdam ve enerjide bağmsızlık sözü verdim, onun için çekiliyorum iklim anlaşmasından” diyor. Çoğu ekonomist bu görüşe katılmıyor, yeni enerji kaynaklarına yatırımın sekteye uğrayacağını söylüyor. Bilim ise kesin konuşuyor: Küresel ısınma reddi mümkün olmayan, görmezden gelinemeyecek bir gerçekliktir.

        Birleşmiş Milletler’e gelince, iklim değişikliğinin cinsiyet ayrımı gözeten bir olgu olduğunu işliyor uzun süredir. BM Kadının Statüsü Komisyonu’na göre özellikle yoksul ülkelerin kadın nüfusu, erkeklerden daha fazla tehdit altında. Çünkü tarımsal üretimde kadın işgücü daha yüksek, gelir düzeyi ise daha düşük. Kuraklık, sel gibi doğal afetlerde en büyük yük evi çekip çeviren kadınların sırtına biniyor. Yiyecek, su ve enerjiye erişim zorlaşıyor. Kız çocukları annelerine yardım etmek için okulu bırakıyor. Kadınlar, hayatlarını yeniden kuracak kaynak ve mülkiyet haklarına da sahip bulunmuyorlar. Afet nedeniyle zorunlu göç ise kadınların felaketi oluyor. İnsan taciri ve kaçakçıların hedefi haline gelebiliyorlar.

        Bu yoksunluk, yoksulluk ve eşitsizlik döngüsü, iklim değişikliğiyle mücadele için gerekli sosyal sermayeyi yok ediyor. London School of Economics uzmanlarının çalışması da “kadının doğal afetler karşısındaki kırılganlığını, kadının sosyoekonomik statüsüne, dayatılan kültürel davranış rollerine” bağlıyor. 2004’te Güney Asya’yı silip süpüren tsunamide Sri Lanka’da daha çok kadınlar ölüyor, çünkü yüzmeyi, ağaçlara tırmanmayı sadece erkekler biliyor. Hindistan’da erkeklerin çoğu balıkta, dışarıda olduğu için kurtuluyor, ev kadınları ölüyor.

        Kılık kıyafet bile kadınlara engel. Bangladeş’teki afetlerde kırsal kadınları, giydikleri ‘sari’ler yüzünden koşamıyor, yüzemiyor, ölüyor. Ve en fenası; doğal afetlerde ilk kurtarılacaklar kız çocukları değil, erkek evlatlar oluyor. Hatta felaket sonrası yiyecek dağıtımında erkeklere öncelik tanınıyor.

        Paris İklim Anlaşması’nı kutlamak için yeşil ışıklara bürünmüştü Eyfel.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar