Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dilimizin güncel söylemi içinde sık kullandığımız “Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim’’ biçiminde değerlendirebileceğimiz bu söz, yiyecekle kültür ve uygarlık arasında birebir ilişkiyi ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, her yiyecek belli bir kültürü işaret ederken, uygarlıkları işaret eden gıdaların sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir.

        Büyük tarihçi Fernand Braudel’e göre ‘’Seyyahlar için bir kültürden bir uygarlığa geçmek ciddi gıda değişiklikleri içermektedir’’ der. Akdeniz uygarlığı ve onun çocukları olan Batı ve Doğu uygarlıkları denilince de akla buğday ve onun değerli evladı ekmek gelir. Açıkçası, bizim uygarlık dairemizde ekmek esastır, diğerleri ise misafir.

        Ekmeğe baktığımız zaman, adeta insanlık tarihini seyretmiş oluruz. Binlerce yıldır beslenmenin temeli olan ekmek, aynı zamanda uygarlık tarihinin de ayrıcalıklı tanığıdır. İş burada da kalmaz, ekmek manevi simge olarak bayram ve dinsel törenlere katılır. Aynı zamanda ekonomik bir gösterge olarak, bolluğun veya kıtlığın da simgesidir.

        TEMEL YİYECEK

        Ekmek insanlığın hemen her anında o kadar mevcuttur ki, ‘’Ben hayatın ekmeğiyim, bana gelenler aç kalmayacak’’ diyen Hıristiyanlığın kurucusu İsa’nın simgesi olmuş. İbraniceden Arapça’ya birçok dilde gıdayı simgeleyen temel yiyecek olurken kutsal metinlerde de ruhun gıdasını temsil ettiği görülmektedir.

        “Ekmeğini alın teriyle kazanmak’’, “Bu kapıda ekmek yok’’, “Ekmeğini paylaşmak”, “Ekmeğini taştan çıkarmak’’ gibi binlerce deyim, atasözü ve özlü sözle uygarlıkları ve kültürleri bütün an ve kesitleriyle de simgelemektedir.

        Sayısız örnek ve yaşanmışlıkla anlatabileceğimiz her gün bir lokması için büyük bir yaşam mücadelesi verdiğimiz ekmeğimizi artık bizden sonraki nesillere geçmişimizin bizlere bıraktığı gibi bırakmayacağımız sanırım hepimizin malumu.

        SAYGI GÖSTERMELİYİZ

        Her gün dünyada milyonlarca insanın aç yattığı ve açlık yüzünden öldüğü bir dünyada yaşadığımızı göz önüne alırsak sanırım ne demek istediğimi daha iyi anlamış olmalısınız.

        Ekmeğimizi bu kadar hoyratça kullandığımız, her gün milyonlarca somun ekmeğin çöpe atıldığı bir yaşam modelinde, tarihsel süreci içinde uygarlıkların doğuşuna ve gelişimine önderlik etmiş yaşamın simgesi olan ekmeğimize dilerim ki daha çok saygı gösteririz.

        Tüm bunlar yetmiyormuş gibi geçtiğimiz günlerde Adana’da yapılan denetimlerde Ekmeğimizin içine konulan katkı maddelerinde GDO çıkması, sanırım artık gıda teröründe sözün bittiği yer...

        Sevgiyle kalın, ağız tadıyla kalın...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar