Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Büyüme oranı yüzde 5.1 olarak yeni açıklandı. Yılın üçüncü çeyreği için açıklanacak büyüme de daha yüksek çıkacak. Darbe girişiminin getirdiği düşük baz etkisiyle bu yılın üçüncü çeyreğinde çift haneli büyüme açıklanabilir. Hatta çeyreklik bazda 2000’li yılların rekoru dahi kırılabilir. Yılın 4. çeyrek dönemininde gerileme olsa bile 2017’de yüzde 6’yı biraz aşan oranda büyümeyle karşılaşabiliriz.

        İşsizlik oranı ise yüzde 13.0’ten gerilemeye başladı ve mayıs ayında yüzde 10.2’ye geriledi. Bugün açıklanacak haziran ayı verisi ile tek haneye gerileyebilir.

        - Böyle bir konjonktürde Merkez Bankası dünkü toplantısında faiz oranlarını değiştirmeme kararı verdi. Bekleneni yaptı.

        - Zaten artırım yapması beklenmiyordu. Artırsaydı da, ülkeye gelen sıcak paraya daha yüksek faiz ödeme anlamına gelirdi ve daha yüksek tutarlı sıcak para çekilmesine yol açardı. Gerçi son birkaç gündür kurların gerilemesi durdu ve geri dönüş başladı. Bu da tamamen küresel konjonktür gelişmeleriyle ilgili bir durum. Boşa atılmış bir kurşun etkisi yapardı o kadar.

        - Faizi düşürmesi ise daha büyük ve tersine etki yapardı. Çünkü enflasyon zaten çift haneli, yurtiçi talep yüksek, istihdam da iyileşiyor. Merkez Bankası’nın açıklamasına bakarsak öncekiyle aynı ve vurgusu da değişmemiş: “İhtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir.”

        - Geçen hafta sonuna kadar sermaye hareketlerinin güçlü seyri sonucu TL değerleniyordu. Dolar da 3.40’ın da altına inerek bu yılın en düşük düzeyine geriledi. Dövizdeki bu düşüş aynen yükselişte olduğu gibi, kur istikrarına hizmet eden bir gelişme değil. Çünkü bunun geri dönüşü de olur. Dolayısıyla kurda sert yükselişlerin olduğu gibi, sert düşüşlerin de geniş bir memnuniyetsizlik kitlesi yaratması doğal. Kurun istikrarlı seyri, buna göre TL’nin değerinin istikrarlı oluşu, en başta iş yapanların önünü görmesini, fiyatlama ve iş yapmasını sağlıyor. Keskin hareketlerde ise çoğu kişi beklemeye geçiyor.

        - Dışarıdan yüklü para girişi olduğundan dolayı TL fazla değerlendiyse, dolar fazla düştüyse ne yapılabilir? Hemen akla Merkez Bankası’nın faizle duruma müdahale etmesi geliyor. Ancak içinde bulunduğumuz konjonktürde bunun ciddi yan etkileri ortaya çıkabilirdi. Nitekim TCMB de bu yola sapmadı.

        - Bahsedilen durum sermaye hareketleri sonucu döviz arzının fazla olmasından kaynaklanıyor. Faiz silahı kullanılamıyorsa o zaman miktar yoluyla müdahale yapılabilir. Gelen fazla dövizi Merkez Bankası satın alır veya düzenli ihalelerle alım yapar. Bunun sonucu piyasaya yine TL sürülür ve bu durum enflasyonla mücadeleyle çelişir ama temel bir yararı da olur. Döviz rezervlerini güçlendirmiş oluruz. Buna Türkiye’nin ihtiyacı da var. İthalat artma eğiliminde ve önümüzdeki dönem için küresel piyasalarda bir satış dalgası pekâlâ mümkün olabilir. O döneme hazırlıklı girmenin büyük yararı olabilir.

        - Ancak bu yöntemi kullanmaya sanırım pek gerek kalmadı. Çünkü dolar küresel gelişmelerle birlikte toparlanmaya başladı. Hafta başında 3.3835’e kadar düşen dolar dün 3.4770’e kadar yükseldi. Döviz sepetinin artışı da 3.7262’den 3.7986’ya çıkarak yüzde 1.9 oldu. Dolar Endeksi’nin değerlenmesi yüzde 1.6 ve gelişmekte olan ülke kurlarındaki düşüş yüzde 1.3 ile paralel düzeyde. Gelişmeler dışarıyla uyumlu yaşanıyor.

        **************

        DIŞARIDA DOLARA ÇİFTE DOPİNG

        Doların hafta başından itibaren kısmen toparlanmaya başlamasına dün ABD enflasyonu ile Kuzey Kore’nin açıklamaları çifte doping yaptı. Hemen hemen aynı dakikalara denk gelen iki açıklamanın hangisinin daha etkili olduğunu söylemek güç.

        - Çünkü piyasaları sürükleyen asıl büyük gelişme ABD’nin siyasi gelişmelerin de etkisiyle önümüzdeki bir yıllık süreçte faiz artıramayacağı tahminiydi. Açıklanan ağustos ayı tüketici fiyatları ise beklenenden yüksek çıktı. Yıllık enflasyon yüzde 1.7’den yüzde 1.9’a yükseldi. Çekirdek enflasyon ise yüzde 1.7 ile yatay seyretti. Enflasyonun bir tık yukarı gitmesi hemen hemen bitmiş olan faiz artırım beklentilerini yeniden canlandırdı.

        - Kuzey Kore’nin piyasaları etkilediğini birkaç kez gördük. Dün bu ülkeden şimdiye kadarki en sert açıklama geldi: “Japonya’yı batırırız, ABD’yi küle ve karanlığa gömeriz.”

        Sonuç ise doların ateşlenmesi oldu.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar