Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önceki gün TİM’in açıkladığı temmuz ayı ihracatı yüzde 31.5 artmıştı. Dün de buna Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın öncü verisi ithalat ve ihracat rakamları eklendi. Altın dahil edildiğinde temmuz ayı ihracat artışı yüzde 28.7 artışa geriledi. Bu da çok yüksek oranlı artış. Ekstra bayram tatili için üç işgünü az çalışılması ve hain darbe girişiminin negatif etkileri geçen yılki rakamları düşürdü. Düşük baz üzerine bu yılın rakamları ile temmuzda oranların sıçraması normaldi.

        - Nitekim dünkü açıklamayla gördük ki, ithalat da patlamış. İhracattaki yüzde 28.7’lik artışa karşılık ithalat artışı yüzde 45.8 olmuş. Dış ticaret açığı yüzde 80 büyümüş. Görünür rakamlar üzerinden gidildiğinde çok yüksek oranlı ve ürkütücü artışlar bunlar.

        - Ama gerçek durum daha farklı. Çünkü işi bozan asıl etki altın ithalatının patlamasından geliyor. Geçen temmuz ayında 354 milyon dolarlık altın ithalatına karşılık bu yıl 2.8 milyar dolarlık ithalat yapılmış. İthalattaki artış 2.4 milyar dolar. Geçen yılın temmuzuna göre 2.4 milyar dolarlık daha fazla altın ithal edildi.

        - Ekstra altın ithalatını toplam temmuz ithalatından çıkardığımızda geriye 18.9 milyar dolar kalıyor. Bu rakam da geçen yılın temmuzundaki 14.7 milyar dolarlık ithalata göre yüzde 29.2 artış demek. Gerçek durum ihracat artışının yarım puan üzerinde. Altın ithalatından arındırsak bile ortada ihracat artışı ile atbaşı giden bir ithalat var.

        - Bunun yanında ithalatın geniş ekonomik sınıflamaya göre dağılımı da çok önemli. Burada temmuzu da içeren 7 aylık dönemi baz aldığımızda toplam ithalatın geçen yılın aynı dönemine göre 15.4 milyar dolar arttığını görüyoruz. Asıl artış ise 19.4 milyar dolarla toplam artışın da üzerine çıkan hammadde malları ithalatında oldu. Ara malları ithalatının 4 milyar dolarla toplam ithalatın üzerine çıkmasını ise yatırım malları ithalatının 3.7 milyar dolarlık azalma ile tüketim mallarında 409 milyon dolarlık eksilme sağladı.

        - İthalat rakamları bize yeni yatırım artışının zayıf olduğunu gösteriyor. Üretim artışı mevcut kapasitelerle gerçekleştirilmiş. Nitekim kapasite kullanımı 2017 yılında 3 puanlık artışla yüzde 78.5 düzeyine çıktı. Türkiye’de yeni yatırımlar ancak kapasitelerin yüzde 80’in üzerine çıkmasıyla yapılıyor. Dolayısıyla burada karar vericilerin henüz yeni yatırımlarının zamanının erken olduğunu düşündüklerini çıkarıyoruz.

        - Ancak ara malları ithalatının yüzde 25.27 artması bize kısa vadede, üretim yönünden sanayicinin umutlu olduğunu söylüyor. Bu yılki ekstra altın ithalatı olan 8.2 milyar doları çıkardığımızda bile 7 aylık ara malları ithalatı 76.7’den 88.0 milyar dolara çıkıyor. Bu da yüzde 14.6 artış demek ve yüzde 10.6’lık 7 aylık ihracat artışının üzerinde bir gerçekleşme. Ara malı ithalatındaki böyle bir durumu, önümüzdeki dönemde ya ihracat artış beklentisine ya da iç piyasa talep artışının ihracattan daha hızlı büyüyeceği beklentisine yorumlamak mümkün.

        ALIŞIK OLMADIĞIMIZ DURUM: İÇ AÇIK

        Yurtiçinde herkes ekonominin gazına daha fazla basmanın peşinde. Yapılan kamusal harcamaların artışı ile verilen bütçe açığının büyümeye devam etmesi, artan bütçe açıklarının artan iç borçlanmayla karşılanması, Kredi Garanti Fonu’nun “derinleşerek devam edeceğinin” açıklanması, düşen işsizlik oranları hep büyümeyi ivmeleyecek gelişmeler. Büyüme üretim, üretim de Türkiye’nin yapısında hammadde ithalatı demek. Sonuç dış açığın daha da büyümesine doğru çıkıyor. Buna alışığız. Küresel konjonktür bu açığın finansmanına uygun hareket ediyor. Şimdilik sorun yok.

        Ancak büyümenin ivmelenmesiyle iç açığın ortaya çıkması ekonomi için yeni bir durum. Alışık olmadığımız durum bu, ikiz açık. Henüz korkulacak boyutta değil ama dış açığın yanına eklenmesi, bir dış dalganın gelmesi halinde ekonomiyi çıpasız yakalayabilir.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar