Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Duygusal lüks, Raffles Hotels, Diana Banks

        Gülenay BÖREKÇİ / HT PAZAR

        gborekci@htgazete.com.tr

        Son zamanlarda “duygusal lüks” diye bir kavramdan söz eden trend uzmanlarına göre, günümüz insanı eskinin lüksünü sıkıcı buluyor. Bu yüzden gelecek 10 yıl içinde lüks kavramını daha çok deneyimle ve duygularla alakalı olarak kullanacağız. Yani bundan sonra kullanıcılara en orijinal, anlamlı ve unutulmaz deneyimleri yaşatan ürünler lüks sayılacak

        Lüks, değişken bir kavram. Geçmişte az bulunan objeler, yiyecekler lüks sayılıyordu. Eski Yunan’da insanlar sebze, meyve ve tahılla beslendikleri için et ve balık lükstü. Hatta balık seven insanlardan iyi politikacı, yönetici çıkmayacağı düşünülüyordu. Buna göre bir şeyi kontrolden çıkacak kadar çok seven insana yönetici olarak da güvenilemezdi, çünkü başka konularda da kontrolden çıkabilirdi... Ortaçağ Avrupa’sındaysa en lüks şeyler, Uzakdoğu’dan bin bir zahmetle getirtilen baharatlar, bir de peynir ve şaraptı. Değerli taşlar ve altın her devirde lüks oldu.

        LÜKSTE DEMOKRATİKLEŞME

        En dikkat çekici olan şey de lüksün asillerle yoksullar arasındaki ayrımı belirlemesiydi. İnsanlar parası olsa bile her istediğini giyemiyor, her istediğini yiyemiyordu. Hangi sosyal sınıftan olursa olsun herkesin dilediğini giyip dilediğini yiyebilmesi İngiltere parlamentosu tarafından resmen ancak 1368’de onaylandı.

        1920’den, bilhassa da II. Dünya Savaşı’ndan sonra lüks daha ulaşılabilir bir şeye dönüştü. Bir zamanlar lüks addedilen ürünler artık o kadar da pahalı ve ulaşılmaz olmamaya başladı. Birçok lüks marka, insanların maddi gücünün yetebileceği ürünler yaratıp satışa sundu. Bir Louis Vuitton çantaya sahip olmak, hayal olmaktan çıktı. Ve buna “lükste demokratikleşme” adı verildi.

        Raffles Hotels’in reklamlarında kullanılan “Duygusal lüks” kavramıysa henüz çok yeni. Trend uzmanı Lucia Van Der Post, günümüz insanının eskinin lüksünü sıkıcı bulduğunu ve gelecek 10 yıl içinde lüks kavramını daha çok deneyimle ve duygularla alakalı olarak kullanacağımızı söylüyor. Yani bundan sonra kullanıcılara en orijinal, anlamlı ve unutulmaz deneyimleri yaşatan ürünler lüks sayılacak. Van Der Post, “Sydney’deki liman köprüsünü kapattırıp üzerinde kız arkadaşına evlenme teklif eden adamı hatırlayın” diyor, “Geleceğin lüksü işte bu...”

        Eylülde İstanbul Zorlu Center’da açılacak (solda) Raffles Hotels’in, 127 yıllık tarihinde Elizabeth Taylor, Jacqueline Kennedy-Onassis, Charlie Chaplin, Ava Gardner, Somerset Maugham, Rudyard Kipling, Joseph Conrad, Pablo Neruda gibi konukları olmuş. Otelin kadrolu tarihçisi, ünlü ünsüz her konukla ilgili hatıraları yazıyor. Bu ilginç hikâyeler zaman zaman kitaplaştırılıyor.

        ‘Geçmişte lüks bir imajdı bugün deneyim önemli’

        “Duygusal lüks” kavramını, Singapur’da 10 odalı bir bungalovda başlayan hikâyesini İstanbul’da sürdürmeye hazırlanan 127 yıllık Raffles Hotels’in marka müdürü Diana Banks’e sorduk...

        “Geçmişte lüks, imajdı, ‘görünmek’le ilgiliydi ve tüketime dair bir şeydi. Bugünün seyyahlarıysa çok daha kültürlü ve yaratıcı; ne yaşadıklarını nasıl göründüklerinden fazla umursuyorlar. Kimse, şaşaanın peşinde değil. Odanızın en değerli malzemelerle döşenmiş, paha biçilmez aksesuvarlarla donatılmış olması, öncelikli tercih sebebi değil. Oradayken nasıl hissediyorsunuz, önemli olan bu. Rahat mısınız, şahsi ihtiyaçlarınızdan feragat etmek zorunda kalıyor musunuz, “kendiniz” olabiliyor musunuz? Kıyafet alırken standart bedeni değil tam kendimize uygun bedeni tercih ederiz ya; bu diğer şeylerde de geçerli. Herkese uygun tatil, araba ve parfüm kimseyi tam olarak mutlu edemez. Biz konuklarımıza zarafet sunuyor; rahat etmelerini, güzel zaman geçirmelerini ve buradan unutamayacakları bir deneyim yaşamış olarak ayrılmalarını istiyoruz. Öte yandan tam olarak ne yaptığımızı söyleyemem. Bunun cevabı, konuğumuzun isteklerine, zevklerine göre değişiyor. Mesela otellerde konukların bir şişe şarapla karşılanması adettendir. Ama şarap içmeyen biri için bunun pek anlamı olmaz, değil mi? Dolayısıyla biz konuk ettiğimiz kişiye ‘özel’, onu mutlu edecek farklı şeyler keşfetmeye çaba harcıyor, böylesini tercih ediyoruz.”

        Belleği diri tutmak ve romantizm...

        Lüks mücevher markası Tiffany & Co., 2011’de duygularla lüksü buluşturan bir projeyi hayata geçirerek “What Makes Love True” (aşkı gerçek kılan ne) adlı bir site açtı. Kullanıcıların yaşadıkları romantik anları anlattıkları sitede, “Art of Romance” (aşk sanatı) bölümü de var. Dileyen eğlenceli, ateşli yahut dokunaklı deneyimlerini yazıyor. “Nerede evlenme teklif edilir, en iyi düğün mekanları hangileridir, düğünde konuklara ne ikram edilir” türünden soruları da cevaplanıyor.

        Başta oyuncu, şarkıcı Jane Birkin’den ilhamla üretilen Birkin ve Kelly olmak üzere şık çantalarıyla da tanınan moda devi Hermès, 100 yıl önce olduğu gibi el yapımı valizler üretmeyi sürdürüyor. Bir ürünün yapımı en az 48 saat sürüyor, çünkü istisnasız her şey hatta dikişler bile el yapımı oluyor.

        Louis Vuitton da çanta ve valizlerini yıllardır aynı titizliklikle, elde üstelik kişiye özel uygulamalarla tasarlıyor. Böylece geçmişin çoktan unutulmaya yüz tutan üretim usulleri canlı tutuluyor. Bu da kullanıcıları duygusal olarak iyi hissettiriyor, zira toplumsal hafızanın diri tutulmasına bir katkıları olduğunu hissediyorlar.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa