Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargı Yargıtay'dan ceza hukukçusu Prof Dr. İzzet Özgenç hakkında suç duyurusu
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyeleri, yargıda ‘yetki krizi’ yaşanması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'a mektup yazan ceza hukukçusu Prof Dr. İzzet Özgenç hakkında suç duyurusunda bulundu.

        Ceza Hukukçusu Prof. Dr. İzzet Özgenç, Yargıtay'ın Hatay Milletvekili Can Atalay kararının ardından ortaya çıkan ve yargıda ‘yetki krizi’ olarak nitelendirilen durum sonrası sosyal medya hesabından dikkat çeken bir eleştirel paylaşım yapmıştı. Bir dönem hukuk danışmanlığını yaptığı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen Özgenç, “Hukuki danışmanlık çalışmaları çerçevesindeki yönlendirmeleri dolayısıyla mahcubiyetini gerektiren bir durumun olmadığı ortaya çıkmış bir kişi olarak, etrafınızı saran veya çevrenizde tuttuğunuz 'hukukçu' geçinen çakallar yüzünden, somut hukuki sorunlarla ilgili düşüncelerimi size zamanında arz etme ve yönlendirme kabiliyetim ortadan kalkmıştır" ifadelerini kullanmıştı.

        SUÇ DUYURUSU

        Özgenç’in bu değerlendirmelerinin ardından Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararına direnen Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nden yeni bir hamle geldi. Daire üyeleri, Özgenç hakkında "terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerini hedef gösterme" suçlamasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

        “DAİRE ÜYELERİNİ TERÖR ÖRGÜTLERİNE HEDEF GÖSTERDİ”

        Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin suç duyurusunda, Daire'nin son dönemde vermiş olduğu kararlar üzerine İzzet Özgenç tarafından üyeleri hedef gösteren, iftira ve hakaret içerikli paylaşımlar yaptığı öne sürüldü. Son olarak; ‘İzzet Özgenç Ceza Hukuku' isimli internet sitesinde 'Sayın Cumhurbaşkanı'na arz edilmek üzere, hazırlanmış olan bilgi notu' başlıklı bir yazı yayınlandığı anımsatıla dilekçede, “Söz konusu yazının incelenmesinde, yazı içeriğinin biz müştekilere yönelik iftira, hakaret içerdiği, terör örgütlerine açıkça hedef gösterir şekilde olduğu gibi cebir ve tehditle yargı görevini yapan bizleri ve adil yargılamayı etkilemeye yönelik teşebbüs içerdiği açıkça görülmektedir" ifadelerine yer verildi.

        “KENDİ HEZEYANLARI İLE…”

        Özgenç'in, Can Atalay dosyasının avukatı olmadığına dikkat çekilen dilekçede şu değerlendirmelere yer verildi: “Hangi yetki ve sıfatla kendisini görevli ve yetkili gördüğünü anlamadığımız bir şekilde, bizim kararımız üzerine kendince siyasi olarak güçlü ve yetkili gördüğü kişileri arama gereği hissederek onlarla toplantı yapmış, hiçbir somut bilgi ve belgeye dayanmadan kendi hezeyanları ile bize hakaret ve iftira ederek ilgililere şikayet ettiğini ifade etmiştir. Ancak üzülerek görmekteyiz ki, yazıda ismi geçen kişilerden bazıları tarafından, dairemizce verilen kararın hemen üzerine tahminimize göre de, kararımızın içeriğinde tam olarak vakıf olmadan şüphelinin yönlendirmesiyle heyetimizi suçlar nitelikte tweetler atılmıştır. Hatta şüpheli, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'u aradığını, dairemiz tarafından verilen onama kararının Meclis kürsüsünden şimdilik okunmamasını, kendisi tarafından hazırlandığını ifade ettiği yasal düzenleme yapılmadan şu aşamada Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmemesi gerektiğini söylediğini ifade etmiştir.”

        “BİZİ AÇIK HEDEF HALİNE GETİRDİ”

        Suç duyurusu dilekçesinde, Özgenç'in, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Can Atalay kararını birilerinin talimatıyla verdiği iddiası ve Yargıtay Başkanı Akarca'nın daire üyelerine baskı yaparak kararın geri alınmasını sağlaması gerektiğine önerisine ilişkin de değerlendirme yapıldı. Özgenç’in buz sözlerle haddini aştığı belirtilen dilekçede, “bir akademisyen olarak haddini aşmış, biz müştekilere yönelik iftirada bulunmuş, hakaret etmiş, özellikle kararı veren bizleri, karardan sonra sosyal medyada yazılan bir kısım yazı içeriklerine bakıldığında 'terör örgütü üyeleri ve sempatizanlarının hedefi haline' getirmiştir. Şüphelinin, özellikle kamuoyunca etkili olduğu düşünülen bir takım siyasi kişilikleri isim isim yazı içeriğinde paylaşarak onlar tarafından önemsendiğini, muhatap alındığını göstermek suretiyle yargı görevi yapan bizleri etkilemeye teşebbüs etmiş, üzerimizde siyasi baskı oluşturmak ve bu şekilde korkutacağını düşünerek hukukta yeri bulunmayan bir şekilde cebren kararımızı geri almamızı sağlamaya çalışarak adil yargılamayı da etkilemeye teşebbüs etmiş, akademik unvanı düşünüldüğünde sanki böyle bir şeyin olması mümkün olabileceğini düşünen birçok terör örgütü üyesi ve sempatizanı yönünden bizleri açık hedef haline getirmiştir."

        “YARGITAY'IN YÜKSEK MAHKEME OLDUĞUNU UNUTTU”

        Suç duyurusunda özetle şu değerlendirmelere yer verildi:

        “Hukuk devletinin korunmasından bahseden ve kendisini ceza hukukunda otorite olarak gören, profesör unvanı taşıyan şüphelinin, hukuk devletini ayaklar altına alarak Yargıtay'ın bir yüksek mahkeme, kararı veren bizlerin de yüksek yargıç olduğunu da unutarak, bilmediğimiz ancak tahmin ettiğimiz bir takım sebeplerden dolayı bize Cumhurbaşkanı tarafından emir verilmesini, siyasilerin zorlamasıyla kararın zorla geri alınmasını sağlamanın hukuk devletinin bir gereği olarak savunabilmiştir. Yazı da ismi geçen siyasi kişiliklerin, bu cüretkarlığı gösteren şüphelinin tavsiyelerini kale aldıklarını düşünmek bile istemediğimizi ifade etmek istiyoruz.”

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa