Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Video 17 Ağustos deprem felaketinin üzerinden 19 yıl geçti... Acılar hâlâ taze

        17 Ağustos 1999 Marmara depremi, zamanın ilaç olmadığı bir yara açtı. 10 binlerce cana mal olan büyük felaketin 19'uncu yıl dönümünde acılar hâlâ ilk günkü kadar taze... Marmara depreminde yakınlarını kaybedenler, enkazlardan sağ çıkanlar bir kez daha, depremin merkez üssü olan Kocaeli'nin Gölcük ilçesindeki Kavaklı Sahili'ne dikilen deprem anıtının önünde buluştu. Emine Cebeci de o felaketin yakın tanıklarından biriydi. Cebeci, "19 yıl oldu ama bizim için dün olmuş gibi. Yaşadığımız asrın felaketiydi. Allah bir daha yaşatmasın. Oğlumla beraber enkaz altında kaldık. Oğlum benden daha iyiydi" dedi. Ancak Cebeci hastanede tedavi görürken bu kez oğlu kayıplara karıştı. Tıpkı o depremde kaybolan çok sayıda çocuk gibi Cebeci'nin oğlu da ortadan kaybolmuştu. Cebeci, "4 sene oğlumu bulabilmek için mahkemelerde dolaştım. Mezarları açtırdım. 4 yıl sonra oğlumun yerini buldum" dedi.

        Anma törenin yapıldığı Kavaklı Sahili, depremde en fazla can kaybının yaşandığı noktalardan biri oldu. Sıvılaşma nedeniyle binalar kelimenin tam anlamıyla sulara gömüldü. Yitip giden canlar için dualar edildi. Saatler 03:02'yi gösterirken ölenler anısına denize yüzlerce karanfil bırakıldı.

        FELAKETİ MERKEZİNDE YAŞAYANLAR ANLATTI

        17 Ağustos 1999'da meydana gelen deprem felaketinin merkez üssü Kocaeli, yıkımın da en büyük olduğu yerdi. Yerle bir olan kentte 9 bin 477 kişi yaşamını yitirdi. Yalı Mahallesi Muhtarı Nuran Zaim de, depremi Kocaeli'de yaşayanlardan biriydi. "Kavaklı'ya sahile indiğimde; inanın bir kıyamet gibiydi. İnsan sesleri, bağıranlar, kurtarın bizi, Allahım, kelime-i şehadet getirenler...  İnanın bana kıyamet kopuyor dedik. Kelime-i şehadet getirdim" dedi.  Dehşetin yaşandığı o dakikalarda, belki de binlerce kişi onunla aynı şeyi düşündü ve aklına geldikçe hissettikleri, aradan geçen 19 yıla rağmen değişmedi. Nuran Zaim, deprem felaketinde yaşadıklarını Habertürk'ten Caner Aktan'a şu sözlerle anlattı:

        "Küçük oğlum 3 yaşındaydı. Birlikte yatıyorduk yatak odasında, büyük oğlum da yeğenimle yan odada yatıyordu. Bir uğultu sesi duydum. Cadde kalabalık olduğu için önce anlamadım. Bir uğultuyla geldi. Ardından sallanmaya başladık. Sallandı, vurdu ve çevirdi. Çevirdiği zaman 6 dolaplı gardrop oğlumla benim üzerime devrildi."

        Nuran Zaim, çocuklarıyla birlikte kurtulmayı başardı ama, eşinden haber alamadı. Ta ki 9 gün sonrasına kadar... Zaim, "9 gün eşimin öldüğünü hissettirmediler bana. Kayınvalidem Arhavi'deydi, 9'uncu gün onunla beni telefonla konuşturdular. Annene ayağı kırık diyeceksin dediler, orada kalbime bir şey oldu" dedi. Nuran Zaim'in acıları hâlâ taze olsa da, bir şekilde yaşamını sürdürüyor. Yerle bir oluşunu gördüğü Yalı Mahallesi'nin muhtarlığını yapıyor. 

        Zaim gibi, Ufuk Koçak da depremi en korkunç haliyle yaşayanlardan. Koçak, "Benim göçük altında bekleyişim yaklaşık 3 gün sürdü. 3 gün sonra beni çıkardıkları zaman artık ayaklarım enkaz altında kaldığı için çok şey geçmişti artık benim için" dedi. Depremde bacaklarını kaybeden Koçak, daha sonra yeni bir hayat kurma kararı aldı. Dalış sporuna yöneldi. Önce eğitmen oldu, ardından şampiyon... Dünya engelliler serbest dalış rekorunu kırdı. Habertürk'ten Caner Aktan'a konuşan Koçak, "Yaşamı soludukça, tabiatı, doğayı soludukça insan biraz daha güçlü hissediyor kendini. Örneğin ne eksiğiniz varsa hayat size onu mutlaka verir, deniz örneğin. Denizde dalış yaptığım zaman ayaklarımı buluyorum suyun altında" dedi.

        BAKMADAN GEÇME

        Yazı Boyutu