Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargı Türkiye Barolar Birliği’nden İsrail’e suç duyurusu
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye Barolar Birliği (TBB) İsrail’in Gazze'de insanlığa karşı işlediği suçlarla ilgili olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne suç duyurusunda bulundu. TBB Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, İsrail hakkında yapılan başvuruyu düzenlediği basın toplantısıyla duyurdu. Şağkan, İsrail’in işlediği suçlara ilişkin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulunduklarını kaydetti.

        Türkiye Barolar Birliği’nin İsrail’in uluslararası ceza hukukuna ve insancıl hukuka aykırı davranışlarına karşı ilk andan itibaren en üst düzeyde tepkisini ortaya koyduğunu ifade eden Sağkan: “İsrail’in, Gazze’deki Filistinlilerin elektrik, su, gıda gibi temel ihtiyaçlara erişimini engelleyerek büyük çaplı bir kuşatma uygulamak suretiyle, ayrım gözetmeksizin Filistin halkının tamamına yönelik top yekûn bir imha harekâtı yürüttüğü tespitini ilk günden itibaren kamuoyuyla paylaştık. Sivillere, çocuklara yönelik saldırılar ile Hastanelerin ve Filistinli meslektaşlarımızın meslek örgütü olan Filistin Barolar Birliğinin bombalanması üzerine yaptığımız açıklamada başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Avrupa Birliği olmak üzere, uluslararası kurum ve kuruluşları acil inisiyatif üstlenmeye davet ettik.” diye konuştu.

        REKLAM

        Şağkan’ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

        “ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİNE YAPTIĞIMIZ BAŞVURU, POLİTİK BAŞVURU DEĞİLDİR”

        Bir kez daha önemle hatırlatmak isteriz ki, Uluslararası Ceza Mahkemesine yaptığımız başvuru, politik veya tarafgir bir başvuru değildir; uluslararası hukukun işlemesini, insan haklarının evrenselliğinin güvence altına alınmasını sağlamaya yönelik görevimizin bir parçasıdır. Bu görevimizi ulusal hukukumuz çerçevesinde yerine getirmekten hiçbir koşulda kaçınmadığımız gibi, uluslararası arenada da hukukun üstünlüğü ve insan hakları değerlerini savunmak için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmekten kaçınmayacağımız herkes tarafından bilinmelidir.

        Başvurumuzun esasa dair içeriğinin ilk kısmını sivil halk ile silahlı savaşçı ayrımı arasındaki farklılık oluşturmaktadır. Zira Roma Statüsü’nde ve Cenevre Sözleşmesi’nde korunan hukuki değer, sivil halkın her koşul altında korunmasıdır. Oysa İsrail hükümet ve ordu yetkilileri ve görevlilerinin fiilleri, sivil - asker ayrımı yapılmadığını ortaya koymaktadır.

        REKLAM

        “BAŞVURUMUZDA İSRAİLLİ YETKİLİLERİN NEFRET SÖYLEMİ VE SOYKIRIM KASTINA ÖZEL OLARAK DİKKAT ÇEKİYORUZ.”

        Başvurumuzda İsrailli yetkililerin nefret söylemi ve soykırım kastına özel olarak dikkat çekiyoruz. Birleşmiş Milletler Irkçılıkla Mücadele Komitesi, Filistinlilere yönelik nefret söylemine özellikle dikkat çekmektedir. Soykırım suçu, zaman aşımının işlemediği ve insanlığa karşı en büyük suçlardan biri olarak kabul edilmektedir. Uluslararası ceza yargılamaları pratiği, soykırım suçuyla ilgili olarak özel kastın varlığının aranmasını gerektirmektedir. Söz konusu içtihatta, devlet ve ordu yetkililerinin çeşitli ifadeleri, soykırım suçu için aranan özel kastın varlığına delil olarak kabul edilmiştir. Ruanda için kurulan ceza mahkemesi kararında da, eski Yugoslavya için kurulan ceza mahkemesi kararlarında da bu husus açıkça ortaya konmaktadır.

        REKLAM

        “İNSANLIK SUÇUNA İLİŞKİN KASTLARINI ORTAYA KOYANLAR CEZALANDIRILMALIDIR.”

        Söz konusu özel kastın, İsrail yetkililerinin çeşitli açıklamalarında mevcut olduğunu ileri sürerek, somut verilerle bu konuda soruşturma talep ediyoruz. İsrail Devlet Başkanı Yitzak Hertzog, Başbakan Benjamin Netanyahu, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Kültürel Miras Bakanı Amichai Eliyahu, İsrail Ordusu koordinatörlerinden General Ghassan Alian, ismi belirlenememiş bir ordu yetkilisi, Likud Partisi ve Parlamento üyesi Tally Gotliv, Meclis mensubu Ariek Kalnner, İsrail Savunma Güçleri sözcüsü Amiral Daniel Hagari ve Sınır Güvenliği Bakanı Ben Gvir Itamar; kamuoyuna yansıyacak şekilde, soykırım özel kastlarını açıkça ifade etmişlerdir. Bu açık özel kastın görmezden gelinmesi mümkün değildir. Delillerin kaybolması ihtimaline karşı, soruşturma derhal genişletilmeli ve bu en büyük insanlık suçuna ilişkin kastlarını ortaya koyanlar cezalandırılmalıdır.

        “TUTUKLAMA İÇİN ARANAN KOŞULLAR GERÇEKLEŞMİŞTİR”

        Gazze’de yaşananlara bakıldığında Roma Statüsü’nün soykırım suçunu düzenleyen 6. Maddesindeki fiillerin gerçekleştirildiği görülmekle birlikte sivillere, her yaştan çocuklara, hastanelere yönelik saldırılar savaş suçudur. Buna ilişkin hususlara dilekçemizde yer verilmiştir. İkinci olarak ise, bu suçların işlenmeye devam etmesinin önlenmesi için kişilerin tutuklanması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla tutuklama için aranan koşullar gerçekleşmiştir. Başta soykırım özel kastını ortaya koyan yetkililer olmak üzere, tarafımızca tespit imkanı olmayan ancak savcılık soruşturmasıyla ortaya çıkarılabilecek diğer yetkili ve görevlilerin tutuklanmaları için emir çıkarılması talep edilmektedir. Ayrıca hatırlatmak gerekir ki; Devlet başkanlarına tanınan bağışıklık insanların yaşam haklarını ihlal etmeleri ve soykırıma varan savaş suçları işlesin diye tanınmamıştır.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa