Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Güçler Dengesi Ve Kutupluluk Nedir?

        Güçler dengesi uluslararası sistemlerde devletler ya da devlet grupları arasındaki gücün dengelenmesini ifade eder. Uluslararası ilişkilerin anarşik yapısında devletler güvenliklerini, bütünlüklerini ve bağımsızlıklarını olası saldırı ve tehditlere karşı korumak için güçlerini rakiplerine yakınsamalıdır. Güç dengesi politikası bunu sağlamak için yapılan faaliyetleri kapsar. Bunun en bilinen metodu devletler arası kurulan ittifaklardır. İttifaklar ile devletler uluslararası sistemdeki güçler dengesini sabit tutmayı ve kendilerine yapılabilecek herhangi bir saldırıyı caydırmayı amaçlar. Güçler dengesi statik ve dinamik, yerel, bölgesel ve küresel, katı ve esnek olmak üzere farklı kategorilere ayrılır. Kavramın gelişimi 17. yüzyılda Avrupa'da gerçekleşmiştir. Uluslararası ilişkilerde güçler dengesinin devletler arası ilişkileri belirleyen bir ilke halini 1648 yılında imzalanan Vestfalya Antlaşması ile aldığı kabul edilir. Bu antlaşma ile ittifakların oluşması için gerekli olan devlet egemenliği ve bağımsızlığı uluslararası bir norm haline gelmiştir. Tarihçiler kuramın 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa'daki uluslararası ilişkiler sistemini anlamak için önemli olduğunu ortaya koymuştur. Diğer taraftan, pratik çok daha eskilere gitmektedir. Nitekim güçler dengesi siyaseti Antik Yunan'da ve 15. yüzyıl sonlarında İtalya'da şehir devletleri arasında yapılan ittifakları anlamak için de kullanılmaktadır. 1. Dünya Savaşı'nın ardından ortaya çıkan atmosferde güçler dengesi siyasetinin savaşın çıkmasında önemli rol oynadığı savunulmaya başlanmış ve kolektif güvenlik bakış açısı ön plana çıkarılmıştır. 2. Dünya Savaşı ardından realizmin yükselmesiyle beraber güçler dengesi kuramı tekrar önem kazanmış ve uluslararası ilişkileri niteleyen "evrensel bir ilke" haline gelmiştir. Güçler dengesinin uluslararası sistemin istikrarını koruduğu, küçük devletlerin bağımsızlıklarını savunmaları için yardımcı olduğu, caydırıcı özelliğiyle savaşı engellediği ve böylece uluslararası barışa katkı sağladığı savunulur. Diğer taraftan, devletlerin aralarındaki dengeyi sağlamak için savaştıkları ve dolayısıyla denge siyasetinin uluslararası barışı engellediği de düşünülmektedir. Ayrıca, barışı mekanik bir şekilde ele aldığı ve uluslararası toplum, değerler ve normlar gibi kavramları göz ardı ettiği için güçler dengesinin uluslararası ilişkileri sadece kısmen açıkladığını savunanlar da vardır. 

        Kutupluluk uluslararası sistemde belirli bir dönemde gücün devletler arası dağılımını ifade eder. Tek kutupluluk, iki kutupluluk ve çok kutupluluk olmak üzere üçe ayrılır. Tek kutupluluk tek bir devletin uluslararası sistemdeki askeri, ekonomik ve kültürel etkinin çoğuna sahip olduğu güç dağılımını tanımlar. 2. Dünya Savaşı'nın sonundan Soğuk Savaş'a kadarki dönem ABD liderliğinde şekillenen tek kutuplu uluslararası sisteme örnektir. İki kutupluluk iki devletin askeri, ekonomik ve kültürel etkiye sahip olduğu sistemi tanımlar. ABD ve Sovyet Rusya'nın süper güç olarak birbiri karşısında konumlandığı Soğuk Savaş Dönemi iki kutuplu sisteme örnek olarak verilebilir. Çok kutupluluk ise ikiden fazla devletin eşit askeri, ekonomik ve kültürel etkiye sahip olduğu güçler dağılımını ifade eder. Soğuk Savaş sonrası gelişen uluslararası sistem çok kutuplu sisteme örnektir. Bununla birlikte, günümüzün askeri anlamda tek kutuplu ama ekonomik anlamda çok kutuplu olduğunu savunan çalışmalar da vardır. Birçok çalışma farklı kutupluluk biçimlerinin uluslararası güçler dengesini ve savaş riskini ne şekilde etkilediğini incelemektedir. İki kutuplu uluslararası sistemde rakip güçler arası ilişki karşılıklı kuşku, düşmanlık ve rekabet ile şekillenir. Soğuk Savaş dönemi bu sürecin kültürel ve ideolojik bir şekilde de biçimlendiğini ortaya koymuştur. Sistem bir devletin kazanımının diğerinin kaybı olduğu sıfır-toplamlı oyun şeklindedir. Bu bağlamda, dinamik bir güçler dengesi siyaseti izlemek ve yapılan ittifakları farklılaştırmak görece daha zordur. Diğer taraftan, bu durumun uluslararası sistemde belirli bir istikrar sağladığı ve uluslararası barışa hizmet ettiği de uluslararası ilişkiler kuramlarının savunduğu bir olgudur. Çok kutuplu sistemlerde ise denge siyaseti daha esnek bir şekilde kurulabilir ve olası bir tehdide karşı devletlerin potansiyel cevapları daha fazla olabilir. İki taraflı ve çoklu anlaşmalar ile bölgesel ve küresel kurumsallaşma gerçekleştirilebilir. Bununla beraber, çok kutuplu sistemlerin iç ve dış çatışmaların daha fazla yaşanabileceği bir uluslararası ortam doğurduğu da savunulmaktadır. 

        YAZAR

        E. Fuat Keyman

        Yazı Boyutu
        Habertürk Anasayfa