Star Wars Son Jedi'nin önemli iki karakteri anlatıyor

Tüm dünyada merakla beklenen yeni Star Wars filmi Son Jedi gösterime girdi. Vizyona çıktığı hafta itibarıyla fanatiklerden kritiklere serinin takipçileri de ilk yorumları paylaşmaya başladı. Filmi, Akmerkez Cinemapink’in yayılmaya olanak veren koltuklarında izledim... Rian Johnson’ın yönettiği “Star Wars Son Jedi” filminin öne çıkan karakterlerinden Finn’i canlandıran John Boyega ve serinin ilk önemli kötü kadın karakteri Yüzbaşı Phasma ile karşımıza çıkan Gwendoline Christie’nin film hakkında anlattıklarına da kulak kabartarak Star Wars evrenine dalıyoruz... HT Pazar'dan Selin Özavcı Tokçabalaban'ın haberi...

YENİ NESİL KAHRAMANLAR

Hayatın anlamını yeniden kazanması gereken Usta Jedi Luke Skywalker, gücü tükenmek üzere olan Direniş’i ayağa kaldırmaya uğraşan General Leia, bir önceki filmde oğlu tarafından öldürülen Han Solo, hatta ustalar ustası Yoda... Kısacası Star Wars serisinin tüm bilinen karakterleri Son Jedi’da o ya da bu şekilde izleyiciye selam çakıyor. Öte taraftan, filmin ana temasında hep bir değişim, eski olanla vedalaşma, düzenin bir kere daha yeniden kurulması gibi dönemeçler çıkıyor karşımıza... Ancak serinin Disney’e geçmesinden sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı halihazırda sıklıkla yapılan bir tartışma: Karşıt iki tarafta konumlanan Kaylo Ren ve Rey; Direniş içindeki fevri tavırlarıyla yeni Han Solo izlenimi yaratan ama günün sonunda eğitimli bir asker olarak yönetimi Leia’dan devralacak gibi görünen Poe; karanlık tarafta sıradan bir Stormtrooper iken yeni filmde ana kahraman olarak alkışladığımız Finn ve yeni bir karakter Rose... Her iki tarafta da koltuklar yeni nesle aktarılıyor.

Kaylo Ren ve Rey’in kurduğu zihinsel bağ, iki tarafın savaşı anlatılırken filmin en etkileyici sahneleri olarak dikkat çekiyor. Karşı karşıya gelişleri en az bu iki karakter kadar etkili olan diğer bir ikiliyse sıradan bir stormtrooper iken Direniş’in ihtiyacı olan heyecanlı, dirençli ve cesur bir karaktere evrilen Finn ve serinin ilk önemli kötü kadın karakteri Yüzbaşı Phasma.

‘FINN’DE YARIM KALMIŞ BAZI ŞEYLER VAR’

Finn’i canlandıran John Boyega, karakterinin arayış halini şöyle anlatıyor: “Finn, ‘Güç Uyanıyor’ filminde çıktı. Bu hikâyede yerinin daha çok farkında. Önceki olaylardan daha çok etkilenmiş, aynı enerjiyi geri getiriyor ve ‘Son Jedi’a katıyor. Ama aynı zamanda, nereye ait olduğu konusunda hâlâ kafası karışık. Her ne kadar şimdi daha olgun, daha savaşçı olsa da karakter gelişimi açısından hâlâ bazı yarım kalmış şeyler var...” Boyega, senaryoyu okuduktan sonra, yönetmen Rian Johnson ile oturup bu yeni hikâyedeki yeni fikirleri konuşmuş. Bu fikirlerden biri, Finn’in nereye ait olduğunu bilmemesi... Hikâyeyi zakice zorlaştıran bu fikir, mevcut bilmeceye iyi bir ilave olmuş. Zira Finn’i canladıran oyuncuya göre “Finn artık başka bir karakter...”

FİLMİN KÖTÜ KADINI YÜZBAŞI PHASMA

Yüzbaşı Phasma ise şaşaalı kostümü, havalı rütbesiyle Finn’den o kadar nefret ediyor ki, izleyici olarak bu nefretin altında sadece taraf değiştirmekten öte bir hikâye olması gerektiğini düşünmemek mümkün değil. Star Wars evreninin bu ilk önemli kötü kadın karakteri Yüzbaşı Phasma’yı canlandıran Gwendoline Christie, “Bu karakterin kim olduğu, nereden geldiği ve en çok da neden böyle davrandığı çok ilgimi çekti” diyor. Gerçekten de bir karakter nasıl bu kadar sert, hırslı, hedefe kilitlenmiş davranır, diye düşünmeden edemiyor insan. Christie bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Finn’e karşı olan bu soğuk nefret, hoşlanmamak veya kızgınlık değil, inanılmaz güçlü ve köklü bir intikam hissi...” Öte yandan “Bu kadının böyle davranmasının sebebi belki de korku” diye de düşünüyorsunuz. Korkuyor, çünkü nefret ettikleri onu konfor alanından çıkarıp kendini sorgulamasına neden oluyor... Christie, canlandırdığı karakterin Finn’e olan intikam hissinin kaynağını epey düşünmüş: “Bence Finn sınırlarından kurtulup olmak istediği kişi olduğu için. O özgür, asi. Böyle bir özgürlük Yüzbaşı Phasma’yı korkutuyor...” Zira Phasma sert biri. Her şey kesin ve belirgin. Duygusallık, özgürlük ve yaratıcılığa karşı büyük bir korkusu var...

Filmin genelinin sosyal adaletsizlik ve haksızlıklarla dolu dünya düzenine yaptığı göndermeler konusunda da fikirlerini belirtiyor oyuncu: “Bence, Güç Uyanıyor uzun zaman sonra istediğimiz dönüşü yaşattı. Hepimiz bu hikâyeyi yeniden yaşamak ve yenilenmek istedik. Artık hikâyenin ilerlediğini hissediyorum. Doğamız hakkında daha fazla şey anlatıyor artık. Ahlaki ve siyasi açıdan etrafımızdaki dünyanın yansıması gibi. Ama o kadar zalim değil. Güzel ve sihirli. Daha zengin hissettiriyor.” Gerçekten de bu filmle birlikte hikâye oturmaya başlıyor. Bu yeni karakterler hakkında daha fazla şey biliyoruz artık. Hayatları değişirken büyümelerini izliyoruz.