Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Galatasaray Galatasaray - Osmanlıspor yazar yorumları - Galatasaray Haberleri

        GALATASARAY'IN PENALTISINI ES GEÇTİ | BÜLENT YAVUZ

        G.Saray evinde ağırladığı Osmanlı’yı 2-0’la geçerek maç fazlasıyla 3. sıraya yükseldi. Hakem Ali Palabıyık’ın bu kolay ve pozisyonu az olan maça kritik kararları damga vurdu. 43. dakikada Osmanlı’dan Ndiaye ceza alanı içerisinde Sneijder’ın net bir şekilde ayağına basıyor. Hakem çok yakın olmasına rağmen ‘devam’ dedi. Tartışmasız net bir penaltıydı. G.Saraylılar itiraz etse de karar değişmedi. Bu pozisyonun dışında dakikalar 55’i gösterirken Bruma bire bir pozisyonda gole giderken rakibini ekarte etti. Ancak Palabıyık kanaatimce yanlış değerlendirerek Osmanlı lehine faul verdi. Bana göre burada kesinlikle faul yoktu. Bunun dışında yardımcıların da 1-2 yanlışı oldu. G.Saray 2-0 kazanınca herkes hissesine düşene razı oldu.

        GELİŞİNE VURUŞ USTASI | HALİL ÖZER

        Hayat hep böyle olsa... Stres yok, sıkıntı yok, baskı yok, şampiyonluk derdi yok, rakip yok.

        Ama olmuyor işte. Bütün lig boyunca böyle maçları ya en başta ya da en sonda oynarsın.

        Biraz Sneijder, biraz Sinan Gümüş, biraz Selçuk ve tabi ki tam bir Muslera yetiyor da artıyor bile.

        Osmanlı neredeyse geçen yılın haziran ayında başladı sezona. Ya bu durumu kaldıramamışlar ya da hatalı çalıştırılmışlar. Hiç hesaplamamışlar. Hepsi tükenmişlik sendromu yaşıyor. Direnç hiç yok.

        O yüzden rahat oynadı Galatasaray. İstediğini yaptı. Hiç sıkıntı çekmedi. İstediği gibi kontrol etti. Göbek, kanat her yerden denedi. Sneijder çok güzel bir gol attı. Tam bir “gelişine vuruş” ustası.

        Sinan’ın golü ondan daha güzeldi. Aslında beni hayrete düşürdü. Ben Sinan Gümüş’ten umudunu kesenlerden birisiyim. Ama dün attığı gol gerçekten çok kaliteydi. Sinan bu golleri bir sezon içine yayabilse zaten bugün Galatasaray’ın en değişmez oyuncusu olabilirdi. Ama bu gole rağmen Sinan Gümüş bana çok fazla umut vermiyor.

        Burada önemli bir nokta var. Tudor futbolcularına istediklerini yavaş yavaş yaptırmaya başladı. Bu açıkça görülüyor. Zaten sezonun bundan sonraki haftaları hem Tudor hem de futbolcular için bir test. O yüzden gitmemek için ellerinden geleni yapacaklar. Ancak hoca, öncelikle yıldız oyuncuların idaresinde daha dikkatli olmalı. Tamam, Sneijder tecrübesi ile bunu kaldırabilir. Ama Bruma gibi genç oyuncuların takımdan kopması çok kolay olabilir.

        Tabii ki gelecek sezon için Galatasaray’ın çok köklü çalışmalar yapması lazım. O kadar çok takviye lazım ki, yönetim işin içinden nasıl çıkacak, gerçekten büyük soru işareti. Şimdi savunmaya bakıyorsunuz. Hepsi toz şeker gibi! Hemen dağılıyorlar. Dünkü geri dörtlünün biri bile gelecek sezon ilk on birde oynayabilecek durumda değil. Oynarlarsa yine hüsran garanti olur.

        İşte o yüzden dün yine Muslera kahraman oldu. Bu kadar kolay ve rahat maçta bile yine Muslera’ya çok iş düştü ve çok kritik toplar çıkardı.

        Ancak asıl tehlike çok başka. Şu anda Galatasaray’da da bir ‘Fenerbahçeleşme’ durumu var. Galatasaray yönetiminin ve özellikle Dursun Başkan’ın bunu iyi anlaması lazım. Heyecanını kaybetmiş seyirci çok büyük yaradır. Toparlamak zor olur. O yüzden bu krizi çözmeli Galatasaray. Yoksa seneye daha büyük sıkıntılar yaşar. Yani acil olarak seyirciyle barışılmalı.

        MUSTAFA REŞİT AKÇAY:

        Ben sezon içinde takımı bırakıp giden hocalara biraz fazla kafayı takıyorum. Atmaya gelince mangalda kül bırakmıyorlar. Osmanlı gibi ligin en iyi takımını limon gibi sıkıp bıraktı gitti. Bana göre Hamza Hoca’nın hiç suçu yok.

        HAKEMLER:

        Arkadaş bu sene Galatasaray’a penaltı vermemekte niye bu kadar direniyorsunuz! Düdüğün mü eskir? Her hafta bir tane. Dün de Sneijder’ın pozisyonu net penaltıydı.

        TUDOR VE HAMZAOĞLU | ERHAN TELLİ

        Maç başlarken yedek kulübelerine gözüm takılıyor şöyle bir...

        Bir yanda ‘Galatasaray’ı şampiyon yapsın’ diye Karabük’ten getirilen İgor Tudor...

        Diğer yanda ise Galatasaray’a bir sezonda 3 kupa kazandırıp, 4. yıldızla tarihe geçtikten sonra gönderilen Hamza Hamzaoğlu...

        “Hangisi daha çok Galatasaray kulübesinde bulunmayı hak ediyor?” diye sorsalar, hiç düşünmeden “Hamzaoğlu” derim ama, hep söylendiği gibi... ‘Futbolun adaleti yok’ işte! Çünkü azıcık adaleti olsa, ne bu yönetimin yaptığı transfer hatalarını koruyup kollamaktan başka bir hatası olmayan Hamza Hamzaoğlu gönderilirdi, ne de Karabük’te üç maç kazandı diye İgor Tudor Galatasaray’a hoca yapılırdı!

        Sahaya bakıyorum, takım neredeyse Hamza Hamzaoğlu’nun takımı... Yapılan saçma sapan transferleri ve harcanan milyonlarca Euro’yu saymazsanız (ki saymalısınız), Hamza Hamzaoğlu ile üç kupa kazanan takımdan tam 6 oyuncu, Osmanlıspor’a karşı Galatasaray’ın yine ilk 11’inde. Hatta kiralıktan dönen Bruma’yı da sayarsanız, o dönemden tam 7 oyuncu aynen duruyor.

        Peki ne değişmiş o günden bu güne Galatasaray’da?

        Sadece gelen giden hocalar...

        Ha bir de beceremeyip istifa edip giden büyük futbol yöneticileri! Tabii Galatasaray Galatasaray olmaktan çıkmış artık. Şampiyon olup, nerede ne kadar kupa varsa kazanan o takım gitmiş, yerine hedefini lig üçüncülüğü olarak belirleyip, fazladan iki hafta daha tatil yapmayı planlayan bir takım gelmiş.

        Yoksa, bakmayın siz Sneijder’ın neredeyse koca bir sezon boyunca yattıktan sonra attığı bu gollere...

        Bakmayın siz gönderileceklerini anlayınca, sahada koşup oynar gibi yapanlara... Bakmayın siz şampiyonluk, ikincilik, hatta üçüncülük gidince 3’lü savunmadan 4’lüye dönen, Sneijder’ı, Bruma’yı kesmekten vazgeçen, bir anda Sinan Gümüş’ü hatırlayan İgor Tudor’a...

        Hepsinin ayrı ayrı bir hesabı var çünkü...

        Bana sorarsanız, bu saatten sonra hepsi kendileri için oynuyor!

        Kimi kulübede tiyatro yapıyor, kimi sahada idare ediyor...

        Herkes bu basit maçları kazanarak güçlenmeye, yerini sağlamlaştırmaya ve gelecek sezonda da Galatasaray’da kalmaya çalışıyor.

        Ne yazık ki bu büyük aldatmaca içerisinde, olan yine Galatasaray’a ve taraftarına oluyor...

        Muslera olmasa...

        Galatasaraylılar’ın özellikle son yıllarda en çok kullandığı iki kelime bu olsa gerek... Gerçekten de Muslera olmasa, her şey daha berbat bir hal alabilirdi. Bu sezon birçok maçta ön plana çıkmış olması ise, aslında durumun vehametindendi!

        Bir de oynasa...

        Sneijder’ın son üç haftadır neredeyse yürüye yürüye oynayarak attığı gollerle durumu buysa, bir de oynasa neler yapacak gerisini siz düşünün artık. Ama ne demişler ‘At sahibine göre kişner’... Yıldızın varsa, yıldızını yönetecek bir yönetimin de, hocanın da olması gerekir.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa