Türkiye - Finlandiya maçının yazar yorumları

A Milli Takımımız, 2018 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri I Grubu beşinci maçında Antalya'da Finlandiya'yı 2-0 yendi.

Elemelerdeki ilk maçında deplasmanda Hırvatistan ile 1-1, ikinci haftada sahasında Ukrayna ile 2-2 berabere kalan milliler, üçüncü hafta mücadelesinde deplasmanda İzlanda'ya 2-0 yenildi. Gruptaki ilk galibiyetini 4. haftada Antalya'da yapılan maçta Kosova'ya karşı 2-0'lık skorla elde eden ay-yıldızlı ekip, 5. haftada, 1 puanla grup sonuncusu Finlandiya ile karşı karşıya geldi.

Mücadeleye etkili başlayan A Milli Takım, Cenk Tosun'un 9 ve 13. dakikadaki golleriyle 2-0 öne geçti. İlk yarıyı bu skorla önde tamamlayan milliler, ikinci yarıda farkı açamasa da kalesini gole kapatarak, maçtan 2-0 galip ayrıldı.

Bu skorla gruptaki ikinci galibiyetini elde eden ay-yıldızlı ekip, puanını 8'e yükseltti, Finlandiya ise 1 puanda kaldı.

HTSPOR yazarlarıTürkiye - Finlandiya maçını yorumladı:

SONUNA KADAR! | ATİLLA TÜRKER

Cenk’in golleriyle nasıl bir nefes aldık biliyor musunuz! Derin derin... Her gol sonrası “Oh bee” dedik.

Şu bir gerçek: Katı savunma anlayışındaki böylesine rakipler karşısında sonuca gitmek her zaman çok zordur.

Zoru kolaya çevirdik dün.

Dünkü oyun için fazla söze gerek yok. Gollerle birlikte mücadeleyi rölantiye aldık. Top çevirdik. “Bize bu yeter” dedik. Biraz da rehavete düştük. Rakibimizin direğe çarpan bir vuruşuyla da irkildik!

Dün elbette ki ya yenecektik, ya da yenecektik! Başka yolu yoktu. Bu doğrultuda tamamen golü düşünen bir kadro ile sahada yer aldık. Ön bölgede Yunus takviyeli ayaklarımızla rakip savunmayı hataya zorladık.

Bu ofansif anlayış semeresini çabuk verdi.

Belli bir çizgide oynadık. Biraz daha zorlasaydık fark açılırdı. Yeterli gördük.

Kimse şimdi kalkıp da “Finlandiya’nın gücü nedir ki” demesin. Bu Finlandiya değil mi, grubun favorisi olarak gözüken rakiplere karşı sonuna kadar direnen... İnim inim inleten. Zor boyun eğen!

O bakımdan böylesine kritik maçlarda alınan her galibiyet çok büyük önem taşır.

Enseyi karartmaktan artık vazgeçelim. Tamam, ülke futbolu adına çok büyük sıkıntılarımız var. Tamam, altyapının A’sı bile bizde yok. Tamam, yıldızlarımız sık sık gözden kayboluyor! Fakat şu gerçekleri de görelim: Biz bu gruptan zor da olsa çıkabilecek durumdayız. Bu güce sahibiz. Mevcut kadromuzla bunu başarabiliriz.

Ortada alabileceğimiz 15 puan daha bulunuyor. Rakiplerimizin gücü 3 aşağı 5 yukarı aynı! Niye hepsini yenmeyelim. Niye hepsini tek tek geçmeyelim. İç saha avantajımızı da unutmayalım.

Bu iş hesap kitap işi... 11 Haziran’daki Kosova maçında alacağımız 3 puanın ardından potanın tam anlamıyla içinde olacağız.

Eğri oturalım, doğru konuşalım. Bizim bu kadro, çok büyük savaşlara girdi. Çok büyük yaralar aldı. İçten ve dıştan vuruldu. Hatalar yapıldı. Bu hatalar geç de olsa görüldü. Yaralar hafif hafif sarıldı. Barış sağlandı.

Yarınlara daha ümitli bakmamız için pek çok neden var. Yeter ki milli bünyedeki huzur hiç bozulmasın. Yeter ki saçma sapan kavgalar hiç yapılmasın. Yeter ki ufak menfaatler uğruna büyük olaylar yaşanmasın.

Bu milli takım, bizim milli takımımız. Geçmişte ne zorlukları aştık! Ne büyük başarılara imza attık! Hatalardan ve kavgalardan artık ders çıkartalım. Artık sadece ve sadece önümüze bakalım.

Tekrar önemle hatırlatalım: Başardıklarımız, başaracaklarımızın teminatıdır!

KOLAY OLDU | İBRAHİM YILDIZ

Baştan sona kontrolü bizde olan maçı rahat kazandık. Oyuncularımızın özgüveni ve kazanma arzusu yüksekti. Ayağa iyi toplar yaptık. Kontrollü oynadık. Gollerin ardından rakibi daha fazla riske zorladık. Savunma kurgusu ve kenarlardan atağa çıkma taktiğimiz tuttu. İkinci yarının bazı bölümlerinde topla daha çok oynayan Finlandiya’ya pozisyon vermedik.

Finlandiya, grupta iddiası olmayan bir takım. Tipik bir İskandinav ekibi. Bırakın dünya çapında, Avrupa’da yıldız oyuncu yoksunu bir ülke. Futbol biraz amatör, biraz profesyonel bir spor dalı. Bugüne dek aldıkları sonuçlar ortada…

Ne var ki, bugüne dek oynadığımız maçlarda hiç üstünlük elde edememişiz. Kısaca bize ters gelen bir ekip. Sert savunması var ve fizik gücü yüksek bir takım. Bireysel beceri desen sıfır. Tek özellikleri makine dişlisi gibi hatasız oluşları. Bu kez şanssızlığımızı yendik. İki güzel golle galip gelmeyi başardık.

Dün akşam Antalya’da oynadığımız maçın önemi büyüktü. Mutlak galibiyet olmazsa olmazdı. Grupta bugüne dek oynadığımız 4 maçta 5 puan toplayabilmiştik. Yine zayıf bir ekip olan Kosova galibiyeti, aldığımız tek 3 puandı. Dün olduğu gibi, bundan sonraki karşılaşmalarda da puan kaybına tahammülü olmayan mücadeleler bizi bekliyor.

Antalya, milli maçlar için en iyi atmosfere sahip şehirlerimizin başında geliyor. Dün de tribünleri dolduran sporseverler tüm coşkularını gösterdiler. Takım için ciddi bir moral desteği gösterdiler.

Zor gibi gözüken maç, arka arkaya gelen gollerle sıkıntısız geçti. Ofans ağırlıklı bir kadro ve taktik, Fin ekibinin direncini bozdu. Gerçi disiplin anlayışlarından hiç uzaklaşmadılar. Ancak ayağa kısa paslar oyuncularımızın üstünlüğüydü. İlk golün hazırlanışı tam bir derslikti. Yunus-İsmail paslaşmasıyla başlayan, ardından gelen ortayı Olcay’ın Cenk’e bırakmasıyla kazanılan gol hızlı ve şaşırtıcı oldu.

Her iki bekimiz İsmail ve Gökhan birer hücum oyuncusu gibiydiler. Çok sık ileriye çıkıp rakibe baskı kurdular. Takımın atak gücünü yükselttiler. Zaten teknik olarak iyi olan Türkiye, fizik gücü ile oynayan rakibini zaman zaman sıkıntıya soktu. Oyunun tamamında üstünlüğü elinde tutan oyuncularımız, biraz daha hızlı ve dikkatli olabilseler gol sayısını arttırabilirlerdi. Hiç pozisyon vermedik diyebiliriz. Finlandiya’nın sadece direkten dönen bir şutu vardı.

CENK GERÇEK GOLCÜ

İlk golde oyunu ve topu takibi müthişti. Kaleciden önce ayağını uzatarak golü attı. İkinci gol ise tam istediği bir pozisyondu. Kalabalık arasında iyi sıçradı. Topu kimsenin uzanamayacağı köşeye bıraktı. Bir golcünün yapacağı işleri eksiksiz yaptı.

ARDA ETKİSİZDİ

Barcelona’nın yıldızı, gurur duyduğumuz kaptandan doğal olarak çok şey bekliyoruz. Dün iki güzel hareket dışında oyunda ağırlığını hissettiremedi. Yıldız olunca beklenti yüksek oluyor.