Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Bebeğe boş yere kemoterapi

        Antalya'da 8 aylık Batuhan bebeğe önce domuz gribi, ardından çok nadir görülen bir kan hastalığı tanısı kondu. İki ay kemoterapi tedavisi uygulanan Batuhan bebeğin, hastaneye yattıktan üç ay sonra tatarcık isimli bir sinek tarafından ısırıldığı ortaya çıktı.

        Antalya'da 8 aylık Batuhan Aşar bebek, 3 ay önce yüksek ateş şikayetiyle Atatürk Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Domuz gribinden şüphelenilen bebeğe, 4 gün ilaç tedavisi uygulandı. Kesin teşhis konulamayan Batuhan bebek, bu kez Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Üniversite Hastanesi'nde yapılan tetkiklerin ardından Batuhan bebeğe bu kez çok nadir görülen bir kan hastalığı olan Hemofagositik Sendrom (HLH) teşhisi konuldu.

        İKİ AY KEMOTERAPİ GÖRDÜ

        Erken tanı konulmadığı taktirde kısa sürede ölümle sonuçlanan ve tek çaresi ilik nakli olan hastalık nedeniyle Batuhan bebeğe kemoterapi tedavisine başlandı. İki ay boyunca kemoterapi tedavisi gören Batuhan'ın laboratuvardan gelen biyopsi sonuçları, hem doktorları hem aileyi şoka uğrattı. Biyopsi sonuçlarına göre, Batuhan bebeğin HLH olmadığı, tatarcık isimli bir sinek tarafından ısırıldığı ortaya çıktı.

        TABURCU EDİLDİ

        Bir yandan hastalıktan kurtulmanın sevincini yaşayan Aşar ailesi, bir yandan da iki ay boyunca boş yere uygulanan kemoterapiye üzülürken, Batuhan bebeğe de böcek ısırmasıyla ilgili tedaviye başlandı. Hastanede bir hafta daha tedavi gören Batuhan bebek, önceki gün sağlıklı bir şekilde taburcu edildi.

        'DÜŞÜK DOZDA VERİLDİ'

        Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Hazar, belirtileri benzer olduğu için Hemofagositik Sendrom teşhisi konulduğunu ve bu nedenle kemoterapi tedavisi uygulandığını söyledi. Böcek ısırması anlaşıldıktan sonra kemoterapi tedavisinin kesildiğini ve böcek ısırmasıyla ilgili tedaviye başlandığını belirten Hazar, kemoterapinin yan etkileri olduğu ancak Batuhan'a düşük dozda verildiğini söyledi.

        HEMOFAGOSİTİK SENDROM NEDİR?

        Hemofagositik sendrom (HLH) antibiyotik tedavisine dirençli yüksek ateş, dalak büyüklüğü ve kan hücrelerindeki bozuklukla seyreden ölüm hızı yüksek bir hastalıktır. Yüksek ateş hastalığın ilk bulgularından olduğu için başlangıçta bu hastalar enfeksiyon hastalığı olarak algılanır. Bir süre sonra kan hücrelerinde eksikliğin tabloya eşlik etmesiyle hastalık daha dramatik hale dönüşür. Hastalığın ilerlemesi ile histiosit ve lenfosit adı verilen hücreler tüm doku ve organlara giderek onların işlevlerini bozar. Böylece bu hastalar; karaciğer yetmezliği, böbrek hastalığı, akciğer hastalığı, meninjit gibi çeşitli hastalık tanıları ile hekime başvururlar. Hastalık çok hızlı seyrettiği için özellikle ağır seyirli hastalar kısa süre içinde kaybedilir.

        HASTALIK KİMLERDE OLUR ?

        Hastalığın başlıca iki tipi vardır. Birincisi kalıtsal olan genetik HLH (ailevi), ikincisi sonradan olan ve bir hastalığa ikincil gelişen HLH'dir. Ailevi olan tipi, akraba evliliği yapan ailelerin çocuklarında daha fazla görülür. Bu aileler incelendiği zaman erken yaşta kaybedilen çocuk öyküsü bulunur. Genetik tip oldukça ağır seyreder, tanı geciktiğinde hastalar kısa sürede kaybedilir. Bu grupta hastalık erken çocukluk yaşında ortaya çıkar. Genetik HLH'li hastaların yüzde 80'ni iki yaş altında bu hastalığa yakalanırlar. Sonradan olan HLH enfeksiyonlara, kansere, zehirlenmelere, bazı hastalıklara özellikle bazı tip romatizmal hastalıklara, bağışıklık sistemi bozuklukları veya ilaçlara ikincil olarak her yaşta ortaya çıkabilir.

        TANI VE TEDAVİSİ

        Hemofagositik sendromun daha önceki yıllarda tanısını koymak zor olduğundan toplumda çok bilinen bir hastalık değildir. Hastaların bulguları birçok hastalığı taklit ettiği için genellikle tanı oldukça geç konulmaktadır. Hastalık çok hızlı seyrettiği için tanının çok erken konulması hayat kurtarıcıdır. Tanı konulur konulmaz kemoterapiye başlanır. Fakat kemoterapi kesin tedavi yöntemi değildir. Kemoterapi ile hastaların 5 yıllık yaşam süresi yüzde 5'in altındadır. Bu nedenle tanı konulduktan sonra en kısa süre içinde kemikiliği nakli için aile içi donör (verici) çalışmalarının başlatılması gerekmektedir. Kemik iliği nakli ile hastalıktan kurtulma şansı yüzde 65-70'leri bulmaktadır. Hastalığın ailevi şekillerinde gen mutasyonu bulunmuşsa doğum öncesi tanı yapılabilir.

        KEMOTERAPİDE OLASI YAN ETKİLER

        Kanser hücrelerinin normal hücrelere göre hızlı büyümesi ve çoğalması nedeniyle çoğu antikanser ilaç bu tür özellik taşıyan hücrelerin tahrip edilmesi için geliştirilmiştir. Ancak bazı normal hücrelerde de benzer özellikler bulunmakta, bu hücreler de kanser tedavisinden doğrudan etkilenmektedir. Bu etkilenmeler yan etkileri de doğurmaktadır.

        • Halsizlik-bitkinlik. En sık karşılaşılan yen etkidir.
        • Bulantı-kusma.
        • Ağrı. Sinir liflerini etkileyen kemoterapi ilaçlarının bazan ağrıya yol açtıkları bilinmektedir. - Bazı durumlarda da kemoterapi sırasında ortaya çıkan ağız yaraları, kas ağrıları benzer yakınmaları yaratmaktadır.
        • Saç kaybı
        • Kansızlık. Kemik iliğini baskılayan ilaçlar kansızlığa yol açabilmektedir.
        • Merkezi sinir sistemi (MSS) sorunları. Kemoterapi bilinç bulanıklıkları ve depresyon gibi sorunlara yol açabilmektedir.
        • Enfeksiyon. Kemoterapi süresince beden enfeksiyonlara daha açık hale gelebilmektedir.
        • Pıhtılaşma sorunları.
        • Kabızlık.
        • Kas ve sinir etkilenmeleri.
        • Cilt ve tırnak sorunları.
        • Böbrekler ve mesane ile ilişkili sorunlar.
        • Bedende sıvı hacminin artması.
        • Cinsel organlar üzerindeki etkiler.

        TATARCIK SİNEĞİ

        Tatarcık sinek türleri arasında bir canlıdır. Tatarcık sineğinin boyu 1-3 mm arasındadır. Tatarcık sineğinin vücudu tamamen tüylerle kaplıdır. Tatarcık sineğini diğer sineklerden ayıran özellik tüylü olmasıdır. Tatarcık sineğinin rengi donuk sarıdır. Tatarcık sineği evlerde köşelerde, karanlık yerlerde saklanır. Gündüzleri pasif olan tatarcık böceği gece aktif yaşar. Gece insanlar ve hayvanlar uyurken ısırır. Kan emerek yaşar. Tatarcık sineğinin ısırdığı bölgede kızarıklık, kaşıntı, kabarıklık görülür. Dışarıda hayvan ağıllarında, kümeste, lağım ve mağaralarda sıklıkla görülebilir.

        AHT - SONER ÖZCAN

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa