Bayram hazırlıkları başlasın!
Simit varsa börek yerine simit tüketilebilir. Burada dikkat edilecek şey hepsinin bir arada olmaması!
Güneş AKSÜS / GAZETE HABERTÜRK
Bayram yaklaşıyor. Ben hâlâ bayramlıkların alındığı ve o ayakkabıların başucumuzda bizimle beraber sabahı heyecanla beklediği günlerdeyim. Şimdi öyle olmasa da oğluma bu heyecanı yaşatmak için elimden geleni yapıyorum. Çünkü en güzel anılar bugünlerde yaşanıyor. Büyüklerin ve küçüklerin buluştuğu nadir anlardan değil mi bayramlar? Her hazırlığı ayrı heyecan, ayrı bir zahmet. Mutfak alışverişi de tam bir şölen! Her evde ayrı bir tat , ayrı bir lezzet. Benim sevdiğim kısmı kahvaltı! Ne keyiflidir uzun uzun sohbet dolu yapılan kahvaltılar... Hele kalabalık bir ailedeysen.
SEÇİMİNİZİ YAPIN
Peki hem bu keyfi sürüp hem de sağlıklı beslenmeyi sürdüremiyor muyuz? Yapabiliriz! Birini seç; kahvaltıda börek veya ekmek... Simit varsa börek yerine simit isteyebiliriz. Burada dikkat edeceğimiz şey hepsinin bir arada olmaması! “Sarma, dolma” yerim diyorsanız börekle aynı gün olmasın... İsterseniz onları ikinci güne bırakın. Ben dondurma alsam? Oldum olası o şuruplu tatlılar çok ağır geliyor bana ve bu bayramda herkes baklavalar, şekerparelerle donatıyor tabakları. Gelin şöyle bir anlaşma yapalım. Ya o kalburabastının porsiyonunu azaltıp yanına dondurma koyun ya da tatlı size kalsın bana direkt dondurmayı verin. Hafif, serin, lezzetli, bol sütlü bir seçenek istiyorum. Tabii dondurmamı seçerken, hijyenik şartlarda üretilmiş güvenilir markaları tercih ediyorum. Diyetlerde ara öğünlerde kullandığımız ceviz, badem, fındık gibi seçenekleri ara öğünlerden çıkaralım. Yerine zaten salatalardan, sebzelerden, yemeklerden bol zeytinyağı gelecek. Ben buraya yazsam da yemeği fazla kaçma ihtimali yüksek! O zaman aklımızdan çıkarmamamız gereken şey fırsat bulunca yürümek. Akşam yemekten sonra, ev halkına bir sorun. Mutlaka sizinle yürüyüşe çıkmak isteyen olacaktır.
SAĞLIK BAKANLIĞI'NDAN BEKLENEN HABER
Yıllardır çekmediğimiz kalmadı. Özellikle benim uzmanlığım olan beslenme konusunda her gün televizyonda bir başkası. Sanırım bu dertten bizim kadar mustarip olan çocuk doktorları da bıktılar söylenmekten. Geçen gün biri televizyonda, “Çocuklar illa ki Türk kahvesi içsin” demiş. Bana anlatanlara “Bunu kim dedi?” diyorum, “İşte o! İsmi lazım değil” diyorlar.
HALK SAĞLIĞI İÇİN ÖNEMLİ BİR ADIM
“O beslenme uzmanı değil, bilimsel olan böyle bir öneri de yok” diyorum. Bazen yetiyor, bazen yetmiyor. Çocuk doktoru, beslenme uzmanları, diyetisyenler dururken birisi çıkıp “Çocuklarınıza şunu yedirin, bunu yedirmeyin” diye anlatıyor! Çok utanarak gerçeği söylüyorum! Kim bağırıyor, yasaklıyor, azarlıyorsa o reytingi yaptığı için o seçiliyor.
Sağlık Bakanlığı’nın yeni uygulamasına göre artık televizyona çıkmadan uzmanlar önce bir taahhütname imzalamaya başladılar. Artık uzmanlar kendi uzmanlıkları dışında bilgi vermemeye, diğer meslek gruplarını aşağılamadan, alay etmeden konuşmaya ve yanlış bilgiler vermemeye söz verecekler. Bu güzel bir başlangıç. Umarım takibi olur ve insanları yanlış bilgilere boğan isimler artık yok olurlar. Bu uygulamayla halk sağlığı için çok önemli bir adım atıldı. Hayırlı olsun…
Bu kadar hayal olmasa keşke... Keşke olması gerektiği gibi hekimlerin, diyetisyenlerin, psikologların, gıda mühendislerinin kendi uzmanlıklarını yapabildikleri, ekip çalışmasını başarabildikleri günler gelse... Hangi meslek grubuna dokunsan başka dertler. Birbirimize ve birbirimizin mesleğine saygı duyduğumuz zaman daha çok şey başaracağız.
