Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı Afiş krizinin tüm boyutları

        İYİ Parti ve CHP arasında soğuk rüzgarlar estiği malum ancak önceki gün patlayan afiş krizi, işi bambaşka bir boyuta taşıdı.

        İYİP İstanbul, Ankara ve İzmir’de bastırdıkları afişlerin asılmasını CHP’li belediyelerin engellediğini iddia ediyor, Ekrem İmamoğlu böyle bir engellemede bulunmayacağını en iyi Akşener’in bileceğini söyledi, Mansur Yavaş ise çok ilginç bir şekilde bu konuya değinmedi.

        Peki nedir bu krizin perde arkası?

        İki gündür epey bir şey konuşuluyor, yazılıyor…

        Ben olayın gidişatını sürecin yürütülmesi aşamasında bulunan önemli kaynaklara sordum.

        İşin özeti şöyle:

        İYİ Parti seçim afişleri için 20 milyon civarında bir bedel karşılığı bir şirketle anlaşıyor. Daha önce de belediyelerle çalışan, tecrübeli bir şirket bu. Rakam da az buz değil.

        Her şey tamam, afiş materyalleri cumartesi gidiyor, 29 Ocak Pazartesi asılması üzerine plan yapılıyor.

        Cumartesi akşam şirketten partiye telefon gidiyor. “Belediye istemedi, biz bu afişleri asamayacağız” deniyor.

        Bunun üzerine İYİ Parti ‘ortada anlaşma var, nasıl olur? Bize yazılı bir gerekçe sunun’ diyor.

        Ancak şirket bu saate kadar herhangi bir yazılı gerekçe göndermiş değil. İYİ Partili kaynaklar parayı bu yazıyı yazdığımın ertesi günü (1 Şubat Perşembe) şirketin iade etmesini beklediklerini söylediler.

        İşin tuhafı bir reklam şirketi için küçük bir rakam değil bu, ‘bir pürüz var ama işi çözmeye çalışalım vs’ denmemiş, hatta bu aşamaya kadar yaptığı masrafları kesmeyi dahi talep etmemiş şirket.

        İYİ Parti kaynakları İBB’den telefon gittiği ve baskı yapıldığını söylüyorlar.

        Ekrem İmamoğlu bunu kesin bir dille reddetti ancak İYİP ikna olmuş değil.

        Deniyor ki: “Madem Sayın İmamoğlu’nun haberi yokmuş, haberi olduğu an ‘Öyle şey olur mu? Derhal asın afişleri, biz böyle bir engelleme yapmayız’ demesi gerekir, halbuki böyle bir talimat hala gitmedi, kaldı ki bu boyutta bir işten bir şirketin İBB Başkanı ya da yakın çevresinden habersiz vazgeçmesi imkansız. Neden vazgeçsin?”

        Öte yandan iş İstanbul ile sınırlı değil.

        Ankara ve İzmir boyutu da var fakat iş Ekrem İmamoğlu ve Meral Akşener tartışmasına döndü.

        Mansur Yavaş ve Tunç Soyer bu tartışmanın içinde neden yok?

        İlginç bir şekilde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş bu konuyu hiç üzerine alınmadı.

        Hatta dün Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş ile yaptığı basın toplantısında afişlerle ilgili soru dahi gelmedi.

        Benim bildiğim Ankara’da afiş asan iki özel firma bir de belediyenin çalıştığı firma var. Bu iki firmanın ikisi ile de ABB davalık. Diğer firmanın afişleri de sadece belediye ilanları, CHP dahil hiçbir partiden ilan yok.

        Ama İYİ Parti İstanbul’un dışında Ankara ve İzmir’i de işaret ediyor.

        Bu işte bir tuhaflık yok mu?

        İYİ Parti Ankara ve İzmir ile ilgili müdahalenin de İBB’den gittiğini düşünüyor. Öyle mi bilmiyorum, bu konuda elimde somut bir bilgi yok.

        Ancak İYİ parti ve İBB arasında çok katmanlı bir güç mücadelesinin yaşandığına dair her geçen gün emareler artıyor.

        Akşener-İmamoğlu ana-oğuldan iki azılı rakibe dönüştüler sanki…

        Belki burada biraz da İYİ Parti’nin ‘hür ve müstakil’ tercihinin arka planına bakmak gerekir…

        Partinin seçimlere yaklaşımı ne?

        Kendini muhalefetin karşısında mı iktidarın karşısında mı konumlandırıyor?

        Neden Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a alternatif aday çıkardı?

        Partinin içinden kaynaklara mayıs seçimlerinden itibaren yaşananları, parti içi tartışmaları ve önümüzdeki sürece Meral Akşener ve yakın çevresinin bakışını da sordum.

        ‘Hür ve müstakil’ olarak tanımladıkları yeni yol için çok net bir tabir kullanıyorlar: Üçüncü yol.

        ‘Ne Cumhur İttifakı, ne CHP, bu sıkışmışlığa karşı İYİ Parti’ diyorlar.

        Bu tutar mı? Sahada şu anda bir karşılığı var mı?

        Valla ben henüz böyle bir emare görmüyorum. Aksine oyları oldukça düştü seçimden sonra.

        Ancak son günlerde yaptırdıkları anketlerde bir yükseliş varmış. Hedefleri bu yerel seçimlerde Türkiye ortalaması olarak yüzde 8 bandını aşmak.

        Ordu, Nevşehir, Niğde ve Balıkesir de iddialılar mesela. İzmir’de CHP içinde yaşanan tartışmaların kendi adayları Ümit Özlale’ye puan kazandıracağına inanıyorlar.

        “Şayet yüzde 8’i aşarsak 2028 cumhurbaşkanlığı seçimlerini alırız” deniyor.

        İYİ Parti açısından hedef mart 2024 değil cumhurbaşkanlığı 2028 seçimleri.

        İmamoğlu ile gerilen ipler

        Ancak bu yerel seçimde mayısta ittifak ettikleri İmamoğlu ve Yavaş’a kaybettirirlerse seçmen onlara bunun hesabını sormaz mı?

        Açık söyleyeyim ben İYİ Parti’de sadece Kılıçdaroğlu’na değil Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a yönelik de ciddi bir tepki hatta belki de Kılıçdaroğlu’na olduğundan daha büyük bir tepki görüyorum.

        Meral Hanım seçim öncesi yaptığı çağrılar ve verdiği destekle Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a büyük kredi açtığını ancak karşılık görmediğini düşünüyor.

        Parti seçime giderken ‘Ekremciler-Mansurcular’ diye ikiye ayrılmıştı adeta. O nedenle parti içinde şu soru sorulur olmuş: Bu kimin partisi? Meral Akşener’in mi? Ekrem İmamoğlu’nun mu? Mansur Yavaş’ın mı?

        Zannediyorum Akşener biraz da bu duruma karşı ipleri eline alıp kurduğu partide yeniden lider olmak için bu yol ayrımına gitti.

        HDP ile kurulan iş birliği ittifaktan çok sert eleştirilerle ayrılmalarında elbette etken fakat en az onun kadar etkili olan partiyi İmamoğlu ve Yavaş etkisinden arındırmak.

        Mansur Yavaş’ın rahatsızlık yaratan iki demeci

        Bazı sembol çıkış ya da olaylar kopuşları tetikler.

        İYİ Parti’nin CHP’den kopuşu Kılıçdaroğlu’nun adaylık süreci boyunca adım adım bu noktaya geldi. Meral Akşener’in Kemal Bey’in adaylığını istemediği bir sır değil ancak seçimden sonra radikal şekilde CHP’ye bayrak açmaları ve İstanbul ve Ankara başta olmak üzere kendi adaylarını çıkarmalarında etkili olan çıkışlardan biri Mansur Yavaş’ın eylülde yaptığı "aday olacaksam CHP’den olurum, başka partiden değil, CHP Ankara’da güçlü bir parti" açıklaması.

        Diğeri ise Mansur Bey’in Meral Hanım’a Özgür Özel seçildikten sonra yaptığı ziyarette İYİ Parti desteğini istemek yerine doğrudan “yüzde 60 ile seçiliyorum” demiş olması.

        Bunlar İYİ Parti’de en hafif tabirle kırgınlık yaratmışa benziyor.

        Ekrem İmamoğlu’nun böyle doğrudan bir demeci yok. Ondan ziyade daha kapalı yöntemlerle İBB üzerinden İYİ Parti üzerinde etkin olmaya çalıştığı düşünülüyor.

        Benim gördüğüm şu: İYİP CHP’nin genel tavrından çok rahatsız. Kendilerine nobran yaklaşıldığı kanaati var.

        Kemal Kılıçdaroğlu’na Meral Akşener’in tepkisi malum ancak Özgür Özel ve yeni yönetim Kemal Bey’in adaylığının Meral Hanım’da yarattığı kızgınlığı gidermediği gibi partiler arasındaki ipleri iyice koparmış.

        Özetle: İYİ Parti ‘Ben artık tek başıma kendi ayaklarımın üzerinde durmak, rüştümü ispat etmek istiyorum’ diyor. Seçmene ‘ben iki kutuplu siyasette üçüncü yolum’ mesajı vermek istiyor.

        Hedef 2028 seçimlerinde Cumhur İttifakı adayının karşısına Meral Akşener’in çıkması.

        Bu durumda Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın kazanması mı yoksa Murat Kurum ve Turgut Altınok’un sandıktan çıkması mı İYİ Parti’nin hedefleri açısından daha elverişli?