Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Usta oyuncu Settar Tanrıöğen ile keyifli sohbet

        HT MAGAZİN/Arif HÜR

        Şu sıralar TRT ekranlarında yayınlanan ‘Baba Candır’ dizisinde Salih karakterini canlandıran usta oyuncu Settar Tanrıöğen ile çekimlerin yapıldığı Üsküdar’da buluştuk. Dizilere endüstriyel bir iş olarak baktığını söyleyen usta oyuncuyla keyifli bir sohbet yaptık.

        Şu sıralar ‘Baba Candır’ dizisiyle evlerimize konuk oluyorsunuz. Bu diziye dahil olmanızdaki temel etken neydi?

        Dizi olayına her zaman endüstriyel bir iş olarak bakıyorum. Hayat benden para istemediğinde de oyunculuğu yapmayı düşünmüyorum. ‘Baba Candır’ın da ekonomik tarafı bana uygun geldi. Açık konuşmak gerekirse para kazanmanın dışında dizi yapmanın hiçbir gerekçesi yok. Diziler, reklamlar izlensin diye yapılıyor. Yapılan işlerin uzaktan yakından sanatla alakası yok. Sanatsal çalışmadan söz edilemez. Oldum olası böyle düşünüyorum.

        Bugüne kadar şivelerinizle ön plana çıktınız ama burada şive yapmıyorsunuz... Şive yeteneği nereden geliyor?

        Bu yaşıma kadar çok turne yaptım, şiveleri yapabilmem yılların birikiminden kaynaklanıyor. Her daim insanların değişik konuşmaları ilgimi çekmiştir. Kulağımda da müziğe yatkınlık var. Diyalekt denen şey zaten harflerin değişikliğinden ziyade bir melodidir.

        ‘SINIRLARIMI BİLİYORUM’

        Bağlama çalma konusunda da bayağı başarılısınız...

        Aslında başarılıymışım gibi yapıyorum. Youtube’da binlerce tık almayı sevenlerimin teveccühü olarak niteliyorum. Bağlamayla çocukluğumdan beri oynaşıyorum. 1992’den beri bağlamayla kesintisiz haşır neşirim. Bugüne kadar bunu hiç ticarete dökeyim demedim. Müzisyen arkadaşlara ayıp olur. Sınırlarını bilmen lazım. İddialı değilim.

        Kocaeli’ne yerleştikten sonra hayatınız nasıl sürüyor?

        Evin işleri, hayvanlarımla ve bahçemle bolca vakit geçiriyorum. Sükûneti, dinginliği ve yeşilliği seviyorum. İstanbul’a yakın olduğu ve işe gidip gelme konusunda sıkıntı yaşamadığım için burada mutluyum.

        Piyasayı yakından takip edebiliyor musunuz?

        Dizileri takip etmiyorum. 2000’li yılların başından beri televizyon izlemiyorum. Doğru düzgün sinemaya da gitmiyorum. İçimden gelmiyor. Zaman zaman seçtiğim filmleri internet üzerinden izliyorum. En son ‘Birdman’ı izledim ve çok beğendim. Çalıştığım oyuncular ve yönetmenler dışında kimseyi de tanımıyorum.

        Sinemanın içinde olan biri olarak sinemanın şu anki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Türk sineması şu an çok iyi durumda, bunu ülke sınırları dışına çıktığınızda rahatlıkla görüyorsunuz. Tabii ticari kaygıyla çekilen filmleri bir kenara koyuyorum. Ticari kaygıyla çekilen filmlerde ben de çalışıyorum ama onlar sinema falan değil. Diziler gibi tüketim eşyası. Bir filmin kaliteli olması için bir derdi olması gerekiyor. Hayata dair bir konuyu tartışmaya açması gerekiyor.

        ‘SALDIRAY KARAKTERİ DUVARDA ASILI’

        ‘Bir Demet Tiyatro’da canlandırdığınız Saldıray karakteri ile hayatımıza girdiniz...

        Sitcom’un ilk örneklerinden bir tanesiydi. Bizim insanımızın kendisini bulduğu bir diziydi. Karikatür olmasına rağmen karakterler çok içten ve sıcaktı. Şimdi karikatürün de zemini kaydı. Bunun hâlâ hatırlanmasının nedenini karakterlerin yerli yerinde olmasına ve karakterlerinin inandırıcılığının olmasına bağlıyorum. O dönem takım ruhu vardı. Çaycıyı bile köşede bırakmazdık. Bir daha bu tarz bir proje de gelebilir, gelmez diyemem. Buna karşın son dönemde yapılan işlerin takım işi olmaları ihmal ediliyor. Herkeste bir “Ben bilirim” havası var. Saldıray karakterini hâlâ üzerimden atamadım. Karakterimi niye üzerimden atayım ki? Duvarda asılı duruyor. Karakterin üzerime yapıştığını düşünmüyorum.

        BURÇLAR

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa