"Belki de para aldı gelinliklerin tanıtımı için"

OBEN BUDAK: Ben işlemeli, yerlere kadar uzanan gelinliğini çok sevdim. Cümleyi kurarken ne kadar saçma olduğunu düşünüyorum aslında, bir düğünde üç tane gelinlik var ve biz onları eleştiriyoruz. Ne gelinlik arzusuymuş hayaliymiş, üç gelinlikle anca dinmiş. Kadir Doğulu’nun düğününden sonra ünlülerimiz fazla kasmamaya, gerektiği gibi eğlenmeye başladı düğünlerde. Bunun güzel örneklerinden biriydi Burak ve Fahriye’nin düğünü. Koreografisine çalıştıkları belli olan danslarını anlamadım sadece.

İPEK DURKAL: Fahriye Evcen’in gelinlikleri düğün töreninden daha çok konuşuldu. İnsan düğününde neden üç farklı gelinlik modeli giyer? Bu nasıl bir gösteriş merakı? Belki de para aldı gelinliklerin tanıtımı için, aklıma başka bir şey gelmiyor...

ESİN ÖVET: Kına kıyafeti lise mezuniyet törenlerinde 16 yaşında kızların giydiği kıyafet gibiydi. Fahriye kına sonrası kötü bir gelinlik giyecek gibiydi ama neyse ki üç gelinlikle durumu kurtardı. Bence Fahriye hemen çocuk yapar.

KADİR KAYMAKÇI: ‘Star’ olmak zor; bakkala giderken bile kılığına kıyafetine dikkat edeceksin. Hele bir de moda konusunda ‘koleksiyon’ hazırlayacak kadar iddialıysan ‘üstüne başına’ daha da özen göstereceksin! Hele hayatının en özel gecesinde giydiğin gelinlik için kılı kırk yaracaksın...

Maalesef Fahriye Evcen’in düğünde giydiği gelinlik Neslihan Atagül’ün gelinliğinin kopyası olmuş! Burada gelinliği hazırlayan modacının da suçu var! Hadi Fahriye beğendi, peki modacı “Ya bu Neslihan’ın gelinliğinin aynısı. Şimdi beni kopyacılıkla suçlarlar” diye düşünmemiş mi!

BÜLENT İPEK: Gelinlik konusunda dünya ile yarışırız da bu kına veya nişan kıyafeti konusunda yerel ile evrensel çizgi arasında bocalıyoruz. Fahriye Evcen’in askılı kırmızı kına elbisesi iyi değilmiş, bindallısı harika olmuş.

Bizim nişan ve kına geceleri böyledir, kırmızı ve biraz frapan kıyafetler tercih edilir. Asıl mesele bir düğünde üç ayrı gelinlik giymek. Güzellikleri gölgeleyen bu anlamsız abartıya gerek yoktu. Ben Neslihan Atagül’ün gelinliğine pek benzetemedim.

‘Nikâh masasına doğru yol alıyorlar’

Magazin basınından kaçmak için yeniden ilişki yaşamaya başladığı Aslıhan Doğan’la Mikonos’a giden Arda Turan, yağmurdan kaçarken doluya tutuldu. Çiftin romantik karelerini yakalayan dünyaca ünlü bir magazin ajansı, fotoğrafları tüm dünyaya servis etti ve “Bizi bir ay içinde birlikte görürsünüz” diyen Aslıhan’ın iddiası fazlasıyla gerçek oldu. Aslıhan bu ikinci denemede Arda’yı nikâh masasına oturtabilecek mi sizce?

O.B.: Hedef nikâh masası mı orasını bilmiyorum ama bu ara her koldan sıkıştırılan Arda Turan için sığınacak bir liman bulmak çok önemli. Duygusal olarak çok net olabildiğini düşünmüyorum Arda’nın. Evlilik gibi ciddi bir kararı bu dönemde almaz bence.

İ.D.: Arda, Aslıhan’ı oturtabilecek mi acaba? Günün sonunda insan, kaba kuvveti bu kadar içselleştirebilen, adamlık filan sanan biriyle evlenecekse iki değil yedi kere düşünmeli...

E.Ö.: Bu ilişki nikâh masasına doğru yol alıyor. Benden söylemesi. Yakında çocuk haberi bile duyabiliriz. Aslıhan gayet istikrarlı bir şekilde Arda’nın kendisine dönmesini bekledi. Bu hikâyenin kazananı o. En azından sözünün eri olduğu gösterdi ve ne yaşandığını çok iyi analiz etti.

K.K.: Ben Arda ile Aslıhan’ın Mikonos fotoğraflarını sevdim. İki âşık tatilde etraftakilere aldırmadan eğleniyorlar, süper. Keşke ünlülerimiz ülke sınırları içinde de “Aman fotoğrafımızı çekerler” diye kasmayıp bu kadar rahat olabilse. Evlilik konusunda ise sanırım bana ‘malum’ oldu, Arda böyle bir sürpriz yapabilir gibi geliyor...

B.İ.: Burada benim dikkatimi milli takım uçağında gazetecinin boğazına sarılan Arda Turan’ın Mikonos’ta kendini görüntüleyen yabancı gazetecilere gülümseyerek poz vermesi çekti. Mesela aynı hoşgörüyü Bodrum’da ve Çeşme’de fotoğraflarını çeken muhabirlere gösterir miydi? Zaten Türk spor basını da onu İspanyol basını kadar ağır eleştirmedi hiçbir zaman. Evet Aslıhan’a bravo, sözünü tuttu ve Arda’yı yanına getirdi.

‘Ceceli her adımıyla hayranlarını şaşırtıyor!

Sürpriz aşklarıyla magazin gündemini uzun süredir meşgul eden Mustafa Ceceli ile Selin İmer’in, birlikte gittikleri ABD tatilinden İstanbul’a döndüğünden beri İmer’in eski sevgilisi Serdar Bilgili’ye ait otelde kaldığı ortaya çıktı. Çiftin bu tercihini nasıl yorumluyorsunuz?

O.B.: Selin eski sevgilisinin otelinde kalıyorsa hâlâ görüşüyor ve dostlar demektir. Yoksa koca İstanbul’da otel bulamıyor değil ya! Eski sevgililerin dost kalabilmesi bana hep sıcak bir tavır olarak gelmiştir ama buna Ceceli cephesinin ses çıkarmıyor olması hayli ilginç. Çünkü erkekleri rahatsız eden bir durumdur genelde.

İ.D.: Selin İmer, ‘Tanıdık yer, rahat ederim’ diye düşünmüş olabilir. Ya da Ceceli, Serdar Bilgili’ye nispet yapıyordur. Her ikisi de çok saçma değil mi?

E.Ö.: Güzel bir tercih olmuş tabii. Ama tabii bu konuşulmamıştır ve akla gelmemiştir. Ne Mustafa ne de Selin bunu hesaplamıştır ama yapacak bir şey yok. Talihsizlik olmuş. Sanki memlekette başka otel yokmuş gibi.

K.K.: Magazin basını için beş yıldızlı bir seçim olmuş!

B.İ.: Mustafa Ceceli’nin beni şaşırtması önemli değil de Selin İmer’le attığı her adımda hayranlarını şaşırtıyor. ‘Cecelistler’ her yeni haberde şoke oluyorlar. Belki de basın bu kadar peşlerindeyken güvenli bir yerde konaklamak istemişlerdir.

‘Bu ayrılık en çok Didem Şahin’i sevindirir’

İrem Derici-Lider Şahin çifti yollarını ayırdı. Birlikteliklerinin ilk dönemini ilişkilerini Şahin’in ailesine kabul ettirme uğraşıyla geçiren çift, daha sonra ailenin onayını almayı başarmıştı. Bir süredir evlilik yolunda addedilen Derici ve Şahin’in arası neden açıldı sizce? Bu ilişkiyi bitiren ne oldu?

O.B.: Annenin bu kadar baskın olduğu ailelerde olay bir yerden patlıyor. Oğullar malesef annelerin dolduruşuna kulak asmamaya çalışsalar da bir yerde şeytanlarına yeniliyorlar işte.

İ.D.: Yaklaşık bir ay önce bir sebepten aralarına soğukluk girdi, kimse kimseyi aramadı, ilişki de öyle kendi kendine bitti. Duyduğuma göre, horozunu yanına alan Didem Hanım bu ayrılıktan çok mutluymuş. Her ne kadar son zamanlarda İrem Derici ile mutluluk pozları verse de aslında içten içe İrem’i oğluna hiç yakıştıramadığını ve ayrılmalarını istedi- ğini biliyorduk.

E.Ö.: Hayırlısı olsun diyecek bir şey yok. Uzun süredir sıkıntılı günler yaşıyorlardı. Magazin dünyasında ilişki sürdürmek zor gerçekten. Hele ki İrem gibi her şeyi yüksek yaşayan biri için daha da zor

K.K.: Daha yeni Lider Şahin’in annesiyle İrem Derici’nin ne kadar iyi anlaştığı haberleri çıkmadı mı? Bu ünlülerin günü gününü tutmayan aşklarıyla başım dertte, ne yapsam bilmiyorum

B.İ.: Ben şaşırdım. Tavuk-horoz meselelerini çözdüler sanmıştım. Müstakbel gelin ve kaynana arasındaki tatlı bir şaka gibi geliyordu. Demek ki iş ciddiymiş ve ayrılığa neden olmuş. Bu ayrılığın sevineni Didem Şahin olmuştur. Kaybedeni ise anne sözünden çıkamayan Lider.

‘Galadan sonra yollarını ayırırlar!’

Murat Boz, ayrılıp barıştığı sevgilisi Aslı Enver’i, ailesinin Bodrum’daki yazlığına götürdü. Ziyaret sırasında anne Boz’un müstakbel gelinini mutlu etmek için elinden geleni yapması dikkat çekti. Çiftin ilişkisinin, yaşanan skandallardan sonra dikiş tutturabileceğine inanıyor musunuz?

O.B.: Çiftimiz yeniden beraber olmaya başladığı zaman da söylemiştim, bence Murat Boz kaybolan itibarını yeniden sağlamak için her türlü şirinliği deneyecektir. Aileyle yakalanma, yaklaşma haberi de bu planın bir parçası bence. Yeni filmleri piyasaya çıkana kadar çiçek-böcek ilişkisi sürer, film zamanı daha çok konuşulmak için ‘sürpriz’ bir ayrılık haberiyle karşı- laşabiliriz.

İ.D.: Ben inanıyorum çünkü ikisinin de birbirini ne kadar sevdiğini biliyorum. Anlaşamadıkları noktada çareyi ayrılıkta buluyor ama sonra ayrı kalmaya da dayanamıyorlar. Yakında evlenirler ve tüm bu gelgitleri de son bulur diye düşünüyorum.

E.Ö.: Murat Boz dua etsin o kadar kötü mevzudan sonra Aslı Enver affetti kendisini.

K.K.: Tutturur canım niye tutturmasın! İşin içinde sevgi varsa öyle bir dikiş tutturur ki hiç kimse sökemez... Yeter ki kendilerini bir arada tutan o dikişin iplerini saçma sapan nedenlerle örseleyip koparmasınlar...

B.İ.: Bence en kısa sürede sürpriz bir evlilik kararı almazlarsa bu ilişki dikiş tutmaz. Ticari yanı da var. Birlikte oynadıkları filmin devamını çekecekler. Biraz acımasız bir yorum olacak ama evlilik kararı almazlarsa en azından çekimler bitene kadar idare eder, galadan sonra yollarını ayırırlar.

‘Adını yaşatmak için vakfa ihtiyacı yok’

Süperstar Ajda Pekkan, vakıf kuracağını açıkladı ve “Ajda Pekkan ismini yaşatmak istiyorum. Vakıf kurmayı düşünüyorum. Çünkü Ajda Pekkan önemli bir isim. Kendini tek başına yaratmış bir insan” dedi. Süperstar’ın vakıf projesi ve kendi markasıyla ilgili sözleri hakkında neler düşünüyorsunuz? Ajda Pekkan isminin yaşaması için vakfa ihtiyacı var mı?

E.Ö.: Geç bile kaldı. Ajda Pekkan önemli bir karakterdir. Şov dünyasında başından geçenler her kadının üstesinden gelebileceği şeyler değil. 50 yıl Süperstar koltu- ğunda oturmak da hiç kolay değil.

İ.D.: Pek tabii var. İnsanları yaşatan, yaptıkları iyiliklerdir.

K.K.: Ajda Pekkan’ın adını yaşatmak için bu saatten sonra hiçbir şeye ihtiyacı yok! O artık pop müzik tarihimizin ölümsüz bir ismi! Elbette bir vakıf kurma düşüncesi güzel ama okuduğuma göre 12 yıldır düşünüyormuş! Bu kadar düşünmeye gerek yok, artık eyleme geçsin...

O.B.: Ben bu açıklamaları duyunca Ajda Hanım’ın kendini net olarak ifade edemediğini düşündüm. Adını yaşatmak için herhangi bir şeye ihtiyaç olmayan 2-3 kişiden biridir kendisi. Adını kullanarak hayır işlerine daha rahat yardımcı olabileceğini söylemeye çalışmış bence.

B.İ.: Evet markasını kendi başına yaratmış bir isim doğru. Miras bırakacak çocuğu olmadığı için mal varlıklarını bu şekilde değerlendirmek istiyor olabilir. Ajda Pekkan’ın ismini yaşatmak için çabalamasına gerek yok. Vakfı fırsat bulamamış yeni Ajda Pekkan’lara fırsat yaratmak için kuracaksa kurmalı.

‘Bodrum ve Çeşme ödenen paranın karşılığını vermiyor’

Tatil sezonunun başlamasının ardından Bodrum-Çeşme rekabeti de alevlendi, sosyal medyada fiyat karşılaştırmaları gırla gidiyor. Sizce hangi tatil beldesi ödenen paranın karşılığını verebiliyor?

E.Ö.: Alaçatı ve Bodrum pahalı, ucuz değil. Ama iki tatil beldesinin de sezonları çok kısa, o yüzden işletmeler kendini kurtarmaya çalışıyor ama bazı işletmeler gerçekten çok insafsız.

İ.D.: Ne Bodrum ne Çeşme. İkisi de ödenen paranın kar- şılığını vermiyor. İmkânı olan insanlar neden Yunan adalarını tercih ediyor? Çünkü oralarda bu yemeklerin çok daha lezzetlisini beşte biri fiyatına yiyorlar. 52 liraya makarna mı olur? Makarnanın paketi 1.90 TL. Bodrum’da eskiden bir Mimoza vardı kazık üzerine kazık çakan, şimdi her yer Mimoza olmuş... Ben o mekânlarda o paraları verip o yemekleri yiyebilmeyi ayrıcalık değil, büyük enayilik olarak görüyorum. Yiyenlere afiyet olsun!

K.K.: Bence iki tatil beldesi de ödenen paranın karşılığını vermiyor! Birbirinin aynı mönü- lere fırsat bu fırsat diye fahiş fiyatlar yerleştiriyorlar! Bu paralara İspanya’da, İtalya’da, Yunanistan’da tatil yapar, farklı bir ülke görür, bir iki deği- şik lezzet tadarsınız... Kalan paraya da lahmacunun kralını Antep’te yersiniz, üstelik uçakla gidiş-dönüş yol parası dahil...

O.B.: Vallahi ülkenin her yeri cennet de biraz pahalı bir cennet. Bodrum ya da Alaçatı’da bir hafta kalmak cesaret işi oldu artık. Millet bir evde 8-9 kişi kalmaya başladı; otel parası, yemek parası, plaj parası derken küçük bir servet harcı- yorsunuz.

B.İ.: Hem Bodrum’da hem Çeşme’deki fiyatları çok abartılı ve şişirilmiş buluyorum. Hizmet yarışından ziyade fiyat yarışı var gibi geliyor. Mekânlar ve turistik tesisler tanıtım gücünü kullanarak 3 ay boyunca Bodrum ve Çeşme’yi gündemde tutmayı başarıyor. Türkiye 7 bin 800 kilometrelik uzun bir kıyı şeridine sahip ama biz yıllardır Bodrum ve Çeşme’den başka sahil yokmuş gibi yapıyoruz.