Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Fiskos Kadir Kaymakçı: İyi magazine ihtiyaç var

        HT MASA ekibi bu hafta, SHOW TV’de fırtınalar estiren Seda Sayan’ı, Catherine Deneuve’un “Erkekler kur yapabilir” çıkışını, Altın Küre Ödül Töreni’nin yankılarını, usta oyuncu Münir Özkul’un vefatını, Serdar Ortaç’ın Ebru Gündeş’e yaptığı barış çağrısını, Mustafa Uslu’nın Akademi üyelerine dava açacak olmasını ve ebeveynlerinin boşanmasının Aleyna Tilki’yi nasıl etkileyeceğini masaya yatırdı.

        "KUR YAPMAK TACİZ DEĞİLDİR"

        HOLLYWOOD’U sarsan taciz skandalı kadınların cinsel şiddete karşı başkaldırısına dönüşürken, Fransız oyuncu Catherine Deneuve liderliğinde 100 Fransız kadın, erkeklerin kadınlara kur yapmakta serbest olması gerektiğini savunan bir mektup yayınladı. Mektubu, başta Hale Soygazi, Hülya Koçyiğit ve Derya Uluğ olmak üzere pek çok sanatçımız yorumladı. Bu konuda siz neler söylersiniz?

        REKLAM

        ESİN ÖVET: Taciz mevzusu sadece Türkiye’nin değil dünyanın kanayan yarası. Ancak Catherine Deneuve’un şuursuz olduğuna inanmıyorum. Bu mektubun bir başka alt metni vardır. Onu öğrenmek gerek. Taciz ve kur arasında dağlar kadar fark var. Önce onu çözmemiz gerekiyor bence.

        OBEN BUDAK: Mektupta “Tecavüz suçtur ama ancak birini ısrarla baştan çıkarmaya çalışmak, kur yapmak suç değildir” diyor ki bu doğru. Modern insan yapısı bu farkı anlayabilecek kadar aydınlanmış olmalı. Fakat herkesin bu modern yapıya uyması beklenemez. Türkiye’de mesela böyle bir açıklamanın yapılması akıllara bile getirilmemeli. Flört etmeyi dayak atmakla karıştı- ranlar çıkabilir.

        BÜLENT İPEK: Fransa’da başlatılan kampanyaya karşı değilim ama Catherine Deneuve gibi de düşünmüyorum. Kadına kur yapmak taciz değildir. Kur yapmayı, flörtü taciz sınıfına sokmak, taciz ve tecavüzlere karşı oluş- turulan toplumsal mücadeleyi ve hassasiyeti yaralar, sulandırır. Olumsuz cevaba rağmen kura devam etmekse tacize girer. Bu ayrım iyi yapılmalı.

        KADİR KAYMAKÇI: Harvey Weinstein türü aşağılık ‘tacizciler’ flörtü öldürdü. Bir kafede, restoranda, yolda bir kadınla yanlış anlar diye göz göze gelmeye çekiniyor erkekler... Bu açıdan Catherine Deneuve ve 100 Fransız kadı- nın ‘Cinsel taciz iddiaları cadı avına dönüştü’ çıkışı haklı bence. Bir erkek beğendiği kadına ya da bir kadın beğendiği erkeğe güzel şeyler söylediğinde tacizci mi oluveriyor hemen! Flörtle taciz arasındaki çizgiyi iyi çizmek lazım.

        REKLAM

        İPEK DURKAL: Benim bu konuda tavrım çok net. Tacizin her türlüsüne karşıyım.

        REŞAT BALCIOĞLU: Taciz, kadına karşı psikolojik bir şiddet eylemidir. Kendisini beğenilen ve arzu edilen biri olarak görmek istemeyen bir kadın var mıdır? Bence yoktur. Ama bu konu dünyada medenice konuşuluyor. Erkekler, kadınlara kur yapıp şımartabilir ama taciz kesinlikle olmamalı. Kadınlar da erkekleri taciz edemez. Zorla güzellik olmaz.

        "ÖDÜLÜ BİLEĞİNİN HAKKIYLA ALDI"

        YÖNETMENLİĞİNİ Fatih Akın’ın üstlendiği ‘In the Fade’ (Paramparça) Altın Küre’de ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ ödülüne layık görüldü. Törende Angelina Jolie, Nicole Kidman ve daha pek çok yıldızın sinema sektöründeki cinsiyet eşitsizliğini protesto etmek amacıyla giydikleri siyah kostümler oldukça ses getirdi. Altın Küre gecesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

        E.Ö.: Almanya adına bir Türk’ün yarışması ve kazanması tabii ki güzel. Ama keşke Fatih Akın bir Türk gibi Türkiye adına yarışsa böyle yarışmalarda. Onun keyfi daha da güzel olacaktır. Kadınların duruşuna gelince, geç bile kalındı. Daha çok seslerini çıkarmalılar. İnşallah bizim ülkemizde de bir an önce kadınlar ayağa kalkar.

        REKLAM

        O.B.: Amerika’da bir hareket başlatıldı mı sonuç alana kadar devam ediliyor. Belki de bu tip protestoların orada daha güçlü algılanmasının en önemli nedeni bu. Olaya girişenler çok güçlü kadınlar, bence ipin ucunu bırakmazlar.

        B.İ.: Fatih Akın’ın ödülüne sevindim. Almanya adına yarışması ödül almasına sevinmemizi engellemesin. “Canım ve güzel ülkeme” cümlesi kurmadı diye Fatih Akın’ın bizden biri olduğuyla ilgili şüphe olmasın. Bizi burada yaşayan birçok sinemacıdan daha iyi tanıyor ve sinemasında bunu yansıtıyor, hem de tüm dünyaya.

        K.K.: Doğrusu sinema dünyasındaki birçok kişi beklemiyordu ama Fatih Akın’ın ödülü büyük başarıdır. Umarım Oscar’da da aynı sürprizi tekrarlar. Ünlü kadın sanatçıların siyah kıyafet protestosu bir farkındalık yaratması açısından önemli. Ben bizim sanatçılarımızın bu konularda sessiz kalmalarını anlamıyorum. Herhalde bizim ülkemizde böyle taciz olayları hiç yaşanmıyor, ne güzel!

        İ.D.: Fatih Akın’ın bu noktaya bileğinin hakkıyla geldiğini bildiğim için 2 kat sevindim. Türkiye’nin Akın’a hiç katkısı olmadı ama Akın’ın Türkiye’ye çok katkısı oldu. Kendisini tebrik ederim. Yıldızların siyah giyme protestosunu da çok sevdim. Bakın biz bile konuşuyoruz onları. Ama bir şeylerin değişmesi için işe yarar mı? Hiç sanmam.

        R.B.: Tüm kadınların ortak karar alarak siyah giyinmeleri tabii ki işe yarayacak. Altın Küre Ödülleri’ni dünyada 1 milyar insan izliyor. Farkındalık fazlasıyla yaratıldı. Keşke ülkemizde de en azından yılda 1 kez tecavüze uğrayanlar, kasten öldürülenler için eylemler yapabilsek. Fatih Akın’a gelecek olursak, hem sinemamız hem de kendisi adına önemli bir ödül aldı. Fazlasıyla hak etti.

        "SEDA SAYAN TAM BİR MAGAZİN FENOMENİ"

        SHOW TV’de yeni formatıyla yayına geçen Seda Sayan, magazin dünyasına yeni bir soluk getirdi. Ekranlarda magazinin yeniden yükselişini nasıl yorumluyorsunuz?

        E.Ö.: Evet gerçekten hızlı giriş yaptı. Her gün, her dakika Seda Sayan ve konukları hakkında konuşuyoruz, konuşuluyor. Bu iyi bir şey. Devam etsin, böyle gitsin.

        O.B.: Demet Akalın’ın konuk olduğu bölümü izledim de, programının bir saniyesinin bile boş geçmesine izin vermiyor, profesyonelliğine bayılıyorum. Magazin konusuna gelince, geçtiğimiz 10 senede magazinin ilgileneceği kadar ünlü çıkmadı, şimdi şimdi yeni starlar oluşuyor. Bu da magazini besliyor tabii.

        B.İ.: Seda Sayan’la ekranda günlük magazin haberciliğine yeni bir canlılık geldi. Çünkü ekip kurdu ve magazin içeriği üretiyor. Oysa yıllardan beri sabah programları, 2 eski şöhret ya da gazeteciyle oturup içerik üretmeden gazetelerin günlük magazin eklerinden besleniyor. “Öyle değil de böyle de” diye yayınlanmış haberler üzerinden laf ebeliğiyle saat dolduruyorlar.

        K.K.: Bir magazin ekinde, magazinin yükselişine kötü diyecek halimiz yok herhalde. En “Magazinle alakam yok!” diyenin bile saatlerce magazin konuştuğuna tanık oldum ben. O yüzden nicelikle birlikte nitelikte de bir parça yükseliş olursa, magazin tadından yenmez bir şey. İyi magazine her zaman ihtiyaç var.

        İ.D.: Normalleşmeye başladığımızın göstergesi bence. Ayrıca Seda Sayan bu işin piri. Bakın daha ilk günden gündeme oturdu. Her programı da ses getirdi.

        R.B.: Seda Sayan tam bir magazin fenomeni. Kısa sürede magazin camiasına renk kattı. İlk hafta performansı çok başarı- lıydı. İbrahim Tatlıses röportajı ve programa aldığı konuklarıyla, haftanın magazin gündemini belirledi. Günümüzde artık ekrana çıkamayacak ses sanatçıları, Seda Sayan’a teşekkür etmeli. Artık her türlü sanatçının kendi sesini duyurabileceği bir platform var.

        "AİLEDEN BİRİNİ KAYBETTİK"

        93 yaşında hayatını kaybeden Münir Özkul’u geçtiğimiz hafta son yolculuğuna uğurladık. Sanat camiasından pek çok ismin Özkul’u son yolculuğunda yalnız bırakması oldukça dikkat çekti. Neler söylersiniz?

        E.Ö.: Aileden birini kaybettik. Münir Özkul herkesin hayatına dokunmuş bir isim. Onunla birlikte sanki bir devir de yok olmuş gibi geliyor bana.

        O.B.: Cenazeye gitmek özel bir şey, tanımakla da alakalı sanki. Münir Usta 2000’lerin başından beri bir yapımda yer almadı. Bu yüzden yeni starlardan onunla çalışma şerefine erişmiş olan bir kişi yoktur zaten. Bu yüzden cenazesine gitmemeleri beni pek şaşırtmadı.

        B.İ.: Normalde ünlü cenazelerinin ardından hep yapılan ‘vefasızlık’ haberlerini sıkıcı buluyorum. Ama toplumun bu kadar ortak değeri olan nadir sanatçı- lardan Münir Özkul’un cenazesinde genç kuşaktan neredeyse kimseyi görememek beni biraz tedirgin etti. Herkesin mi seti vardı, herkes mi şehir dışındaydı?

        İ.D.: Cenazeye katılmamış olsalar da arkasından mutlaka bir Fatiha okumuşlardır. Gönül isterdi ki Münir Özkul da Tarık Akan gibi binlerce kişi tarafından uğurlansın ama olmadı...

        K.K.: Kimseyi “Birinin cenazesine niye gitmedin?” diye eleştirecek değilim.

        R.B.: Münir Özkul hayattayken, hangi sanatçının onun evine ziyarete gittiğini bilemeyiz. İnsanları cenazeye geldi veya gelmedi diye sınıflandırmak yanlış. Ortada tek bir gerçek var: Türk sineması bir duayeni kaybetti.

        "EBRU GÜNDEŞ, SERDAR'I KUCAKLAYARAK KARŞILAR"

        SERDAR Ortaç, basın aracılığıyla eski dostu Ebru Gündeş için “Bugün çağırsa koşarak giderim. Ben sana ne yaptım? Gözünü seveyim, senden özür dilerim derim” diyerek barış çağrısında bulundu. Reza Zarrab’ın tutuklandığı dönemde Ortaç, Gündeş’e destek olmadığı için araları açılan ikili barışabilir mi?

        ESİN ÖVET: Serdar Ortaç çok kişinin kalbini kırdı. Toparlaması zaman alacak. En zorlanacağı kişi de Ebru Gündeş olacaktır. Ancak Gündeş bu aralar zor günler geçiriyor, “Gel dostum” diyebilir. Bu kadar sıkıntılı bir dönemde olmasaydı eğer “Asla barışmaz” derdim ama şu ara hiç belli olmaz.

        OBEN BUDAK: Serdar Ortaç “Ben sana ne yaptım?” diye soruyor ama arkadaşını yalnız bırakmış. Sonuçta yaşanan her ne olursa olsun dostluk başka bir şey. Temelleri güçlüyse bir affetme olur.

        BÜLENT İPEK: Küslüğe neden olan Zarrab konusu çok boyut değiştirdi. Gündeş’in bu yüzden inat edeceğini hiç sanmam. Ortaç, medya üzerinden selam yollayacağına bir buket çiçekle yalıya gitse, Ebru onu kucaklayarak karşılar.

        KADİR KAYMAKÇI: 2 eski dostun arasına girilmez. Bugün küserler, yarın barışırlar. Sanki daha önce de böyle küslük haberleri çıkmış sonra hiçbir şey olmamış gibi bir araya gelmişlerdi diye hatırlıyorum.

        İPEK DURKAL: Barışma yılı değil mi bu? Kesin barışırlar. Eskisi gibi yakın olurlar mı onu bilemem ama 3 günlük ömür kinle, küslükle geçmiyor.

        REŞAT BALCIOĞLU: Serdar Ortaç haklı çıkmış, niye özür dilesin? Ebru Gündeş’in özür dilemesi lazım. Zarrab gözaltında olduğu dönemde Gündeş, Ortaç’a küsmüş ancak gelin görün ki Zarrab şu sıralar Türkiye aleyhine tanıklık yapıyor. Serdar dik dur, eğilme!

        "HAFTANIN EN MATRAK HABERİYDİ"

        TÜRKİYE’NİN Oscar aday adayı ‘Ayla’nın yapımcısı Mustafa Uslu, Akademi üyelerine filmi izlemeden değerlendirme yaptıkları gerekçesiyle dava açmaya hazırlanıyor. Siyasi bir oyuna kurban gittiğimizi düşünen Uslu’nun bu çıkışı sizi şaşırttı mı?

        K.K.: Mustafa Uslu, Akademi’ye “Gişe rekoru kıran filmimi ‘yeterince’ izlemediniz” diye dava açma öyküsünü film yaparsa, ‘Ayla’yla ulaşamadığı Oscar’a uzanabilir! Adı da ‘Ayla V Oscar’ olsun, en azından ‘En İyi Komedi’ dalında Altın Küre garantidir bence! Mustafa Bey’in bu destansı mücadelesinin ZAZ ekibinin Top Secret’inden beri en absürd komedi filmi olacağına eminim.

        B.İ.: Mehmet Çalışkan’ın Oscar’a dava haberi haftanın en matrak haberiydi. Haber güzeldi ama davanın sonucunun güzel olacağına inancım hiç yok. Zaten Mustafa Uslu gibi akıllı bir yapımcı da bunun farkındadır. Belki akademi üyelerinin filmleri izlemeden oy kullandığını, lobilerin etkisiyle oyların yönlendiği gerçeğini gündeme taşımaktır amacı.

        O.B.: Bu kadar iyi bir film, kendi yapımcısının elinde oyuncak oldu. Yeni çıkan popçular gibi davranı- yor bence, haber olabilmek için suni gündem oluşturuyor. Oturup Fatih Akın’ın filmini izlerse belki Amerikan Akademi sisteminin filmlerde ne gibi kriterler aradığını fark edebilir.

        "ALEYNA, GAYET BİLİNÇLİ BİR KIZ"

        ALEYNA Tilki’nin anne-babası (Havva Öztel-Mehmet Tilki), sürpriz bir kararla boşandı. Bu boşanma Tilki’nin özel yaşantısını ve kariyerini ne yönde etkiler?

        E.Ö.: Aleyna Tilki’nin kariyeri bundan sonra hiçbir şeyle etkilenmez. Çünkü Aleyna öyle bir hedefe kilitlenmiş gidiyor ki artık hiç kimse tutamaz.

        O.B.: Aleyna’nın yaşındaki gençlerin çoğunun temel sorunu anne-baba ayrılıkları. Günümüzde çoğu ebeveyn, çocukları belirli bir yaşa gelene kadar ilişkilerini sürdürebiliyor maalesef. Aleyna gayet bilinçli bir kız, bu konuyu da anlayacaktır.

        İ.D.: Bir kız çocuğu, yaşı kaç olursa olsun ebeveylerinin ayrılığından etkilenecektir, aksi mümkün değil. Umarım çok hasar bırakmaz.

        K.K.: Bu boşanmanın Aleyna’nın yükselişiyle bir alakası var mı merak ediyorum doğrusu! Acaba kızlarının bir anda ‘ünlü’ olması anne-babasının psikolojisini bozmuş olabilir mi? Herhalde ayrılık kararı alırken kızlarının durumunu da düşünmüşlerdir...

        R.B.: İnsanlar boşanabilir, bu gayet normal. Aleyna kocaman kız oldu. Her şeyin farkında. Zaten ebeveynler boşanmadan önce kızlarının fikrini almıştır. 40 yaşındaki ablalarına laf yetiştirecek kadar büyüyen Aleyna, bu boşanmayı mı kaldıramayacak?

        BURÇLAR

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa