İstanbul Modern'de küçük yaşta mimarlığa adım atıyorlar

Mimari yapı çocuklara göre ev, yuva, kapalı alan, oyun yeri, aile, dünya, güven gibi birçok tanımı barındıran bir yer. Çocuklarda ilk mekân algısı bebeklik döneminde kendi bedenleriyle başlıyor. Çocuğun fiziksel becerileri ve çevresiyle kurduğu ilişki arttıkça mekân algısı gelişiyor. Çocuklukta kurulan bu bağ, gelecekte yaşadığımız alanlarla ilişkimizi daha da sağlamlaştırıyor. İstanbul Modern’in 5-12 yaş arası çocuklar için düzenlediği “Müzedeki Mimarlar” programı da bu doğrultuda çocuklara yaşam alanlarıyla bağ kurmayı sağlıyor. HT Cumartesi'nden Ekin Türkantos'un haberi...

Paris’teki Centre Pompidou işbirliğiyle Keşif Alanı programı kapsamında düzenlenen eğitim, dünyaca ünlü mimarlar Renzo Piano ve Richard Rogers’ın birlikte tasarladığı Centre Pompidou’nun müze mimarisi konusundaki yaklaşımlarından ilham alıyor. Atölye çalışması, yaşam alanlarının tasarlanması ve çocukların büyük ölçekli yapılarla ilişki kurmasını ele alıyor. Programa çocuklar aileleriyle ya da öğretmenleriyle katılabiliyor. Mimarlığın ne olduğunu, bir yapının nasıl oluşturulduğunu eğitmenle tartışıyor ve mimarların tasarımlarını inceliyorlar... Çocuklarla birlikte bu serüvene konuk oluyoruz. Atölyenin konukları Firuzağa İlkokulu ikinci sınıf öğrencileri... Seslerin yükseldiği eğitim salonuna vardığımızda çocuklar kendilerine verilen büyük ölçekli malzemeleri inceliyor ve birbirleriyle ne yapabilecekleri üzerine konuşuyorlar. Renkli tüpleri birbirinin içine geçirmeye çalışırken heyecanlılar. Ancak bugüne kadar kullanmaya alışık oldukları hiçbir şeye de benzetemiyorlar ellerindeki materyali. Özellikle de oyuncaklarına...

Eğitime katılan çocuklardan 8 yaşındaki Ahmet Eren Bağcı, elindeki materyallerle insanlara yardımcı olabilecek bir hastane yapmayı kafasına koymuş. Babası da mimar olduğu için bu programı çok sevdiğini söylüyor. Arkadaşlarını hastane yapmaları konusunda ikna etmeye çalışan Bağcı’ya 7 yaşındaki Rüzgar Muratoğlu yardım ediyor. O ise otel yapmak istiyor. Çünkü tatile gitmek için otellerin iyi bir yer olduğunu düşünüyor. Kızlar ise daha meraklı. 8 yaşındaki Beren Yılmaz, “Borularla bir şeyler yapmamızı istediler. Ben anlamaya çalıştım, arkadaşlarımla bir şeyler yapmaya çalışacağım. İlerde öğretmen ya da doktor olmak istiyorum. Bir okul ya da hastane yapabilirim” diyor. Şimdiden hemşire olmayı kafasına koymuş olan 8 yaşındaki Merve Aydın ise mimari bir yapı denildiğinde aklına önce ev geldiğini söylüyor. Atölye kapsamında içi süslü bir ev yapmak istiyor. Çatısı camdan olacak, böylece gökyüzüne bakıp rahatça bulutları izleyebilecekmiş..

‘Dokunarak öğrenmek fayda sağlıyor’

İstanbul Modern Eğitim ve Sosyal Projeler Direktörü Neslihan Varol, çocuklara her yıl farklı bir deneyim alanı sunmak istediklerini anlatıyor: “Müzeler dokunmanın yasak olduğu alanlar. Öyle de olması gerekiyor ancak çocuklar için gelişim dönemlerinde dokunarak öğrenmek büyük fayda sağlıyor. Keşif alanı projesiyle yaptıkları mimariyle tüm dünyayı etkileyen mimarların ortaya koyduğu mimari anlayışı çocuklarla değerlendiriyor ve onları mimarlık alanında düşünmeye davet ediyoruz.”

Programda çocuklar alışık olmadıkları formda kendileri için özel tasarlanan renkli tüplerle hayallerindeki yapıyı oluşturuyor. Varol’a göre bu oyuncak sanat malzemesi çocuklarda “Her türlü malzemeyle bir şey tasarlayabilirim” fikri veriyor. Aynı zamanda iyi bir mimaride yaşama anlayışını geliştiriyor. Okuldaki eğitimle yaşam boyu sürdürülen eğitimin pekişmesi gerektiğini savunan Varol, çocukların metaforik, çağrısımsal becerilerini geliştirmek istedikleri için kullandıkları boruların renklerini de buna göre seçtiklerini söylüyor. Mavi havayı, yeşil suyu, kırmızı bir mekânda insan deneyimine açık olan mekânı temsil ediyor.