Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema İlker Canikligil: Türk sinemasında artık otosansür var

        Yönetmenlik ve sinema eğitmenliği dışında ‘Olmaz Öyle Saçma Şey’ adında bir Youtube programı yapıyorsunuz. Bu proje nasıl başladı?

        Arkadaşım Sinan’ın babası Orhan Amca’ya küçükken “Şu şöyle olur mu? Bu böyle olur mu?” diye sorardık. O da bize “Olmaz öyle saçma şey” derdi. Bu uzun yıllardır aramızda dönen bir espriydi. Sonra programı yapmak fikri ortaya çıktığında çekici bir isim olsun diye ‘Olmaz Öyle Saçma Şey’ dedik ama genelde programın adı tam hatırlanmıyor. ‘Olmaz Öyle Şey’ diyenler oluyor mesela. Zor bir kombinasyon.

        “Ya İlker Hocam size Youtube programı yapalım. Arkada da iki kişi olsun, size de arada laf atsınlar” gibi bir program teklifi geldiğinde “Olmaz öyle saçma şey” dediniz mi?

        Program teklifi Veysi’den geldi, sadece formatı ben buldum. “Burası bir okul, biz de eğitim programı yapalım” diyorduk. Fakat eğitim videolarını kimse izlemek istemiyor. Bunu nasıl sulandırabiliriz derken bu format aklıma geldi. Kamera arkasında görünmeyen birinin olması, merak ettiriyor. Çok şanslıyız, Nazım gibi olağanüstü bir yetenek bizimle. Anlatan kişiden çok, soran kişinin top atması önemli. Doğal bir yetenek, süper top atıyor.

        REKLAM

        Nazım ve Veysi’den anladığım kadarıyla sizinle çalışmak zor...

        Aslında ben sektörde bağrış-çağrış hiç sevmem. Fakat bu okulda şunu gördüm ki bazen bağırıp çağırmak gerekiyor. Hakikaten ülke olarak garip bir durum var. Bir şeyin yapılmasını istiyorsan mutlaka başında durman lazım. Nazım’la Veysi bence çok yol kat ettiler. Çok mutluyum, teşekkür ederim.

        Youtube’da genel olarak linç psikolojisi var. Bu noktada nasıl bir savaş veriyorsunuz?

        Rasyonel olarak şunu biliyorsun; üzülmemem, kırılmamam lazım çünkü sonuçta üzmek için yapıyorlar. Ancak insan bununla başa çıkamıyor. Üzülüyorsun. Kişiselleştiriyorsun olayı. Bazen gülüyorsun, bazen sinirlendiğin oluyor. Çok sinirlenince cevap da veriyorum. Çünkü haksızlık oluyor. Bir şeyi eleştirebilirsin ama tamamen acıtmak için, kişiliğe saldırmak doğru değil.

        ‘İÇERİK ÖNEMLİ’

        “En iyi kamera elinizdeki kameradır” diyorsunuz. Samimiyetle mi söylüyorsunuz?

        En baştan beri bunu savunuyorum. Hollywood’a iş yapacaksanız tabii ki profesyonel bir şey alıyorsunuz. Esas aşağıda çığ gibi gelen bir nesil var ya, o neslin artık kamerayla işi yok. Elindeki telefon, bizim 10 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz bir seviyede çekiyor. Kamera bitti. İçerik artık önemli.

        REKLAM

        Türkiye’de ciddi bir dizi izleme potansiyeli var. Dizi sayıları arttığı gibi dizilerin süresi de çok uzadı. Sizce bu duyguyu öldürüyor mu?

        O teknik bir sorun. RTÜK tamamen bir saçmalık. Galiba ilk 30 dakika hiç reklam giremiyorsun. 45 dakikalık bir dizi yaptığın zaman bir kuşak reklam girebiliyorsun. O da yetmiyor. Sonuçta insanlar şunu anlamıyor. Bütün seyrettiğiniz şeyler bu da dahil, bedava değil ve bu verinin aktarılmasını birisinin karşılaması lazım. Bu Allah tarafından yapılan bir yayın değil. Reklamla yürüyor. Dolayısıyla ne yapıyorlar mecburen diziyi uzatıyorlar. RTÜK’ün suçu aslında, başka kimsenin değil.

        ‘HABABAM SINIFI HOŞ, SEYRET GEÇ’

        Bir videonuzda ‘Arzu Film’in temelde BKM ile aynı noktada olduğunu söylemişsiniz.

        Arzu Film acayip bir ekibin bir araya gelmesiyle olmuş bir şey. Ertem Eğilmez başta olmak üzere, Yavuz Turgul’lar, Sinan Çetin’ler, Tarık Akan’lar... Türk sinemasının kalbi bir anlamda. Fakat ticari bir mekanizma. İnsanlar onu kabul etmekte güçlük çekiyor. Hababam Sınıfı filmleri için herkes “Çok iyiydi” diyor mesela. Hoş filmlerdi ama dünyada kimse bakar mı, onu sormak lazım. Çok güzel, nostaljik değeri çok büyük. Bu arada Ertem Eğilmez çok okumuş, yazmış, akıllı bir adam olduğu için ve hatta Yavuz Turgul da yanında olduğu için mekaniği çok iyi biliyor. Seyrettirir kendini. Yine de baktığımızda skeçtir onlar. Kopya sekansı, sigara içme sekansı, maça kaçma sekansı... Bu, şu da demek değil; bu filmler çok kötü. Gerçek değeri neyse o. Hababam Sınıfı hoş, seyret geç. Bu arada, BKM bugün böyle bir şey yapıyor demiyorum. Şunu diyorum: Sen bir odak noktası olup sürekli film yaparsan ister istemez, orada bir mekanizma döndürmeye başlıyorsun ve kendi oyuncuların, kendi sinema salonların, kendi mevzuların, kendi yönetmenlerin olmaya başlıyor. Bu kötü bir şey değil, ama dünya Arzu Film’den daha büyük.

        REKLAM

        ‘TÜRK SİNEMASINDA ARTIK OTOSANSÜR VAR’

        Türk sinemasında sansür hep bir fısıltıyla ilerliyor. Gerçekten sansür hep var mıydı yoksa bir noktadan sonra o otosansüre mi evrildi?

        Filmlerin ahlaka mugayir olup olmadığını kontrol edenler vardı. Biliyorsun RTÜK şimdi Youtube için de geliyor. Sansür var Türkiye’de. İyi anlamda da var. Otosansür var. Artık bazı şeyleri söylemiyorsun, yapmıyorsun. Biz de kendi programımız için birkaç kere yaptık.

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa