Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık İleri yaşta kilolu kadınlar risk altında

        Türkiye’de özellikle yaşı ilerlemiş, kilo sorunu olan kadınlarda daha fazla rastlanan dar kanal hastalığı eğer tedavi edilmezse hastalarda felç gibi geri dönüşü olmayan hasarlara yol açıyor. Kamuoyunda bilinenin aksine oldukça sık rastlanan dar kanal hastalığı, omurlar arasında bulunan disklerin, omurga eklemlerinin ve bağların yapısının zamanla bozulmasıyla meydana geliyor. Halk arasında bel kireçlenmesi olarak da bilinen bu hastalıkta özellikle yürüme ile birlikte şikayetler başlıyor. Bacak ve ayaklarda başlayan uyuşmalar, karıncalanmalar ve ağrı şikayetleri ile hastaların yolda dinlenmek zorunda bırakması ise dar kanal hastalığının en önemli belirtileri arasında bulunuyor.

        REKLAM

        İLERİ YAŞTA KİLOLU KADINLAR RİSK ALTINDA

        Dar kanal hastalığının boyun, bel ve sırtta olmak üzere omurganın üç farklı yerinde görülebileceğini belirten Prof. Dr. Erkan Kaptanoğlu, dar kanal hastalığı omurganın yaşlanması sonucu meydana geldiğinden genellikle ileri yaşlarda görüldüğünü ve özellikle kilo fazlası olan kadınlarda sık rastlandığına dikkat çekiyor. Belde görülen hastalığın belirtilerinin genelde bel fıtığı ile karıştırılabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Kaptanoğlu, bacak ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma ve yanma hissi,ağrı ve güçsüzlük şikayetleri olan hastaların doktora başvurmaları gerektiğinin altını çiziyor.

        ŞİKAYETİ OLMAYAN DAR KANAL HASTALARINA AMELİYAT ÖNERMİYORUZ

        Dar omurga kanalı rahatsızlığının, sessiz bir şekilde ilerleyerek ileri yaşlarda kendini gösterdiğini ve teşhisin doğru olarak konması gerektiğini belirten Prof. Dr. Kaptanoğlu; “Hastalarda bulgulara göre cerrahi ya da cerrahi olmayan tedaviler uygulanır. Bu aşamayı şu şekilde özetleyebiliriz, hasta şikayetleri sonrasında doktora başvurur, muayene olur ve daha sonra radyolojik tetkikler yaptırılır. Eğer MR, tomografi ve röntgen sonuçları da klinik bulguları destekliyorsa hastaya dar kanal teşhisi konur. Hastalığın geldiği aşamaya göre koruyucu tedavi ya da operasyona karar verilir. Aslında dar kanal hastalarının az bir kısmının ameliyata ihtiyacı vardır. Eğer hastada günlük yaşam kalitesini düşürecek belirtiler ile ağrı, sızı, uyuşma gibi şikayetler yoksa ve hastalarımız uzun mesafeler yürüyebiliyorsa bu hastalarımıza ameliyat yapmıyoruz. Bu durumda hastayı genellikle Fizik Tedavi ve Algoloji (ağrı) klinikleri ile birlikte değerlendiriyoruz” dedi.

        REKLAM

        MİKRO CERRAHİ YÖNETİMİYLE AMELİYAT MÜMKÜN

        Gelişen teknolojiyle birlikte dar kanal operasyonlarında farklı teknikler uygulandığını dile getiren Prof. Dr. Kaptanoğlu: “Klasik cerrahide genelde omurganın arka kısmı çıkarılarak rahatlatılır. Ancak bazı durumlarda omurganın kaymasını önlemek için vidalar da kullanılabilir. Son yıllarda dikkat çeken bir yöntem olan Mikrocerrahi ile yaptığımız ameliyatlarda omurgayı genellikle küçük bir açıklıktan rahatlatıyoruz. Mikrocerrahi yönteminde küçük bir cilt kesiğiyle, tek taraftan içeriye girilerek omurga kanalı genişletilerek sinirler rahatlatılıyor. Bu yöntemle ameliyat ettiğimiz hastalar iyileşme sürecini genellikle daha rahat atlatıyor. Ancak bu yöntem her dar kanal hastasına uygulanmıyor. Bunun için doktorun hastalığın durumuna göre karar vermesi gerekiyor” dedi.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa