Habertürk
Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Habertürk TV

Mayo tasarımları, dünyaca ünlü Sex and the City dizisinde kullanılan sosyetik güzel Ivana Sert, Bloomberg HT'de 'Gülin Yıldırımkaya ile HT Gündem' programına konuk oldu. Sert, dün akşam yayınlanan programda Yıldırımkaya'nın sorularını yanıtladı. İşte Ivana Sert'in çalışmalarına, hayata bakış açısı ve planlarına dair yaptığı ilginç açıklamaları...

‘Sex and the City’ tescillemesinden sonra gerçek bir ikon olduğunuzu düşünüyor musunuz?

İkonluk çok büyük bir kelime ama kesinlikle başarılı bir iş oldu. Davet etmiştim, Patricia Field benim defileye geldi, mayoları gördü, hayran kaldı, aldı ve New York’a götürdü. Bu olmasaydı burada oturmayacaktım. Çok güzel bir çalışma yaptık.

Yani sizi buraya gelerek keşfettiler, ‘Sex and the City’ yolculuğu buradaki defileyle başladı…

Evet, Patricia Field benim defile için geldi, mayoları gördü, seçti, bir hafta içinde New York’a götürmüş. Bütün ekibin bunun için “tamam” demesi gerekiyordu. Bir ay içinde haber geldi. ‘Sex and the City’de, rejisör Marc kullanacaktı ve dizide en beğendiğim kişi olan Samantha giyecekti. Sonra Marakeş’teki sete gitmek, bütün oyuncularla çalışmak için. Bir hafta boyunca iyi zaman geçirdik ve aynı zamanda arkadaş olduk.

TASARIMA DEVAM ETMEK İSTİYORUM
Bir tane ‘Sex and the City’de filmde ve trailer’da kullanıldı. Filmin kapagında da Samantha bunu giyiyor, üzerinde de krem renkli bir pareo var. Bir tane de Ugly Betty giydi, toplam beş tane pareo var. Bakalım, daha da olacaktır.

Mutlaka, bundan sonra daha farklı teklifler de gelecektir. O sette bir hafta geçirmek çok önemli. Bütün kadınların rüyası, tırlar dolusu çok hoş kıyafetler, çok güzel yıldızlar… Sizi de görünce şaşırmışlardır eminim, bir tasarımcı olarak Türkiye’den bu kadar güzel bir kadın karşılarında… Orada neler yaşadınız, neler paylaştınız?

Zaten Patricia da onlarla konuşmuş, birkaç tane fotoğraf göstermiş, zaten kim geliyor biliyorlardı yani. Oraya geldiğim zaman rejisör ve oyuncularla çok yakın olduk. Mayoları beğenmişler, tasarımı beğenmişler. İlk defa böyle bir filmde anonim, kimsenin bilmediği bir isim geliyordu.

Belki bir oyunculuk teklifi de almış olabilirsiniz orada diye düşünmüştüm…

Kendimi o sektörde çok göremiyorum, tasarıma devam etmek istiyorum.

Peki filmin yıldızları nasıl? Sette çekimden sonra da çok şık, çok güzel kadınlar mı yoksa eşofmanları çekip rahat mı ediyorlar?

Çok rahatlar, kotlarla, ceketlerle, doğal, makyajsızlar… Zaten bütün gün topluklu ayakkabılarla sahnede oldukları için sonraki zamanlarda rahat olmak istiyorlar. Alışveriş yaptıkları zaman, bir yere gittikleri zaman hep çok rahat giyiniyorlar, spor tercih ediyorlar. Tabii bir yıldızın kendisini koruması lazım. Her zaman, herkese cana yakın olmaması gerekiyor. Zaten herkes bir şey almak istiyor o da kendini bir yere koyuyor ve devam ediyor.

Onlar dünyada trend belirliyorlar, bütün dünya diziyi izliyor, filmi öyle takip ettiler, ne giymişler, ne çıkarmışlar… Türkiye’de de siz aslında bir anlamda trend belirliyorsunuz, biz de sizin neler giydiğinizi takip ediyoruz, her gün magazin sayfalarında boy boy resimlerinizi görüyoruz. Tabii bunları çok eleştirenler de oluyor. Kimisi diyor ki “Çok şık, harika” hatta onu taklit edenler arkanızdan geliyor, bazıları da diyor ki “Bunlar ne tuhaf kıyafetler? Normalde kimsenin giymeyeceği kıyafetleri giyiyorlar” ve programın girişinde de bahsettiğim ikoncan ifadesi kullanılıyor. Öncelikle o ifadeyi sorayim. İkoncan kelimesi sizi mutlu mu ediyor yoksa sinirleniyor musunuz bu lafı duyunca?

İkoncan ne demek ben şu anda bilmiyorum. İkon tamam, can, ben cana yakın bir şey dedim kendi kendime, beni seviyorlar. Artık hiçbir problem yaşamıyorum bu ikoncanla. Ben şu anda sizinle konuşuyorum ve moda sektörüne girdiğim için ikoncan şu ana kadar bana kötü gelmedi.

Seviyorum ikoncanlığı da diyorsunuz…

Aslında bunun bir marka olduğunu on gün önce bir İkoncan Cafe açmışlar orada gördüm. Bu artık bir marka olacaktı. Ciddi bir iş oluyor ikoncanlık.

İkoncan diye tabir edilen bir tek siz değilsiniz. Eda Taşpınar var, Süreyya Yalçın keza öyle. Giydikleri çıkardıklar hep medyanın gündeminde. Siz kimleri beğeniyorsunuz? Onların giyim tarzlarını beğeniyor musunuz, siz de takip ediyor musunuz? Sizce kim şık Türkiye’de?

Herkeste başka bir tarz var. Herkesin başka bir hayat stili var, iş hayat var. Onun için Eda’nın bir şeyi oluyor, Süreyya’nın başka bir şeyi, ben kendim olmayı başarmaya çalışıyorum. Bu tasarımı ciddi bir noktaya götürdüm, şu anda yeni bir proje yapıyorum. Antalya Havalimanı’na bir mağaza açıyoruz, şu anda kürk ve deri tasarımı yapıyorum. Şu anda başka bir level’a geçtik. Mayoyu zaten hep yapıyorum ama bunlar da ciddi işler. Antalya’ya ne kadar Rus turist geldiğini biliyorsunuz.

Tabii bu gerçekten bir başarı. Siz manken olarak başladınız, ikoncandı derken, evliliğinizle gündemdeydiniz, çocuğunuz vs… Şimdi de gerçek bir iş kadınlığına soyunmuş durumdasınız… Bu ciddi de bir iş, zor ve rekabetin olduğu bir alan…

Ben sevmedim. İkoncanlıkla kadınlar, sadece güneşleniyor, alıverişe çıkıyor… Böyle boş kafalı bir insan olmak istemiyorum, zaten böyle biri değilim. O yüzden kendime bir şey söyledim: Sen bu işini ciddi yapacaksın ve artık medyaya çıkmayacaksın.

Eşiniz size karışmıyor ama yine medyadan öğrendiğimize göre siz ona karışıyormuşsunuz. Biraz dış görüntüsüne müdahaleleriniz olmuş, hatta saçını boyatmasını istemişsiniz. Siyaha boyatmış da saçları yanmış boyanırken, şimdi peruk takıyormuş diye yazıldı… Doğru mu bu olay?

Ne yazmışlar, ne yazmışlar? Ben çok güldüm o habere, Gürdal da güldü. Öyle bir şey yoktu tabii ki. Böyle bir şey olacaksa da profesyonel kuaföre götüreceğim, kendim boyamayacağım.

Şu an boyalı değil peruk da yok değil mi?

Yok yok kesinlikle yok. Zaten peruk olsa daha fazla saç olacaktı.

Kıyafetlere karışır mısınız peki? Şunu giy bunu giy. Hani tasarımcı gözüyle eşiniz de şık olsun diye katkı var mı?

Yani tabii ki söylüyorum. Uygulaması gerekiyor ama benim eşim şu an fiziğinden pek memnun değil. Onun için böyle çok değişik şeyler giyinmek istemiyor. Daha klasik tarzda giyiniyor.

Şişman mı buluyor kendisini?

Yani şişman değil ama biraz kilolu. Öyle diyeceğim.

Yani spor falan yaparsa, zayıflarsa o zaman daha farklı şeyler giydirebilirsiniz.

Yüzmeyi çok seviyor. İnşallah yazda geldiği için verecek kiloları.