Her insan ayrıca bir beste!

Bir dram filmi... Şener Şen uzun zaman sonra Mazhar rolüyle izleyicilerin karşısına geçiyor. Sinemada müzik, kimi zaman filmleri bambaşka boyutlara taşıyabilecek güçte. Hele ki dram filmlerinde... Filmin yönetmeni Yavuz Turgul, film müzikleri için bir piyanistle çalıştı. O isim, daha önce albümler çıkarmış, kitaplar yazmış, film müziği yapmaya hep ilgi duyan Anjelika Akbar... Akbar’la film çıkmadan önce buluştuk, filmi ve müziklerini konuştuk. HT Cumartesi'nden Mete Aker'in röportajı...

Günleriniz nasıl geçiyor?

Vaktim müzikle geçiyor. Çoğu bestemi içimde yapıyorum. İlle bunun için piyanoya ya da başka bir enstrümana gerek yok. Her nerede olursam sürekli müzikle iç içeyim. Bir kafede otururken o sırada bir senfoni partisyonu besteleyebilirim. İnsanları incelemeyi çok seviyorum. Kalabalık yerlerde oluyorum, gözlem yapıyorum. Olumsuz etkilendiğim olaylar bile olsa ben o konuda yaptığım bestede genellikle sonunu iyiye getiririm. Yani majorla bitirmeye çalışıyorum...

İnsanları incelemek nasıl ilham veriyor size?

Diyorlar ya bir insan bir romandır; benim için her bir insan ayrıca da bir beste. Mimikler, konuşmalar, ses tonları... Hepsi o insanların zengin iç dünyalarını yansıtıyor.

Film müziklerine ilginiz malum...

En sevdiğim müzik besteleme alanlarından biri. Çok küçükken oluştu. Babam hem orkestra şefi hem de felsefe profesörüydü. Yoğun olarak edebiyatla da iç içe oldum. Küçüklüğümden beri filmleri seyrettiğim zaman onları müzik senaryosuna göre takip ederdim. Bu sahne olurken müzikte ne oluyor? O benim özel ilgi alanımdı. Konservatuvarda okurken Rusya’da birkaç tane müzik ustasıyla çalışırken onlardan aynı zamanda sinema müziği derslerini aldım. O müzik bestelemesinin psikolojisini inceleme fırsatım oldu. O da çok önemli bir şey. Bana dokunan bir senaryo gelsin yeter ki... Bu da her zaman olmuyor. Dokunmuyorsa da müzik yapmıyorum. Prensip olarak istemiyorum.

Bir filmin müziğini ‘Ben şöyle yapardım’ dediğiniz oluyor mu?

Avatar filminde daha etkileyici müzik bekliyordum. Filmden çıktığımda ‘Şurayı da şöyle yapsalardı’ diye az söylerim ama buna daha özenli yapılabilirdi dedim. Etnik kökenlerin kullanıldığı bir sahne etkileyiciydi. Fantastik atmosferinin içinde müzik çekti gerçekten. Onun dışında biraz fazla piyasa müziği gibi geldi. “Ben yapsaydım” dedim.

‘BURNU HAVADA ALGILANIYORUM’

Yol Ayrımı işi nasıl oldu?

Yavuz Bey bana senaryoyu vermeden önce de müziklerimi biliyormuş. Film için müzik bestelememi istediğinde arka planda çok derin bir araştırma yapmış. Bestelerimi neredeyse ezberlemiş. İlk görüşmede filmin içeriğini anlattı, çok etkilendim. “Durun, önce bir ağlayayım sonra konuşuruz” dedim. Konuştuğumuzda “Bak Anjelika, şu şu bestelerini örnek vereceğim” dedi. İnanamadım. Orkestrasyondan tutun her bir temanın kıvrımına kadar ezbere biliyordu bestelerimi.

Nasıl hazırlandınız?

Sinema ya da görsel çalıştığım zaman o bilgileri alıyorum, sonra bir yere atıyorum. Nereye attığımı sormayın ben de bilmiyorum. Çok güvenli bir yer. Çünkü orada tecrübelerim, bilgilerim, duygularım var. Çalışırken beraber belirlediğimiz bölümler vardı. Aslında çok fazla müzik istemiyordu Yavuz Bey. Onları böyle bir müzik adacıklarına dönüştürdü. Belli yerlerde müzik, bazı yerlerde sessizlik istedi. Defalarca bir araya geldik. Major minör tartışmaları yaptık. O karanlık istedi ben biraz daha aydınlık bazı sahnelerde.

Yavuz Turgul sizinle nasıl irtibata geçti?

Tanışıyorduk. Benden ortak arkadaşlarımız bile sakladı çalışmak istediğini. Onlarla konuşuyormuş. “Klasikçilerle çalışmak ve Anjelika Akbar’la çalışmak zor” diye bir algı var. Burnu havada algılanıyorum herhalde. Hiç de öyle değilim.

Müzikler, filmleri bambaşka noktalara çıkarabiliyor. Sizin böyle bir iddianız var mı?

Yok. Ben zaten hiçbir konuda iddiada bulunmam. Ben o filmin içeriğini algılarım. Mümkün olduğunca en derin şekilde oraya katılırım. Vurmalı kırmalı yabancı filmlerde birdenbire tango çalabiliyor. Bu kontrast o kadar etkileyici olabiliyor ki oraya dinamik bir müzik koysanız o kadar etkilenmez.

Film müziklerine devam etmek ister misiniz?

Tabii ki, ben her zaman açığım.Yeter ki hikâye bana dokunsun.

Sevdiğiniz besteciler?

Hans Zimmer 1 numara. Tarkovski’nin filmlerinde Bach’ın kullanımını seviyorum. Orijinal eseri kullanıyor ama hafif elektronik tınılarla destekliyor.

Film müzikleri dışında neler dinliyorsunuz?

Ağırlıklı olarak klasik müzik dinliyorum. Hem barok hem romantik hem modern klasik müziği dinliyorum. Folklor çok seviyorum. Çeşitli ülkelerin... Hint radyoları özel ilgi alanım.