Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Hakan Ateş: "Kurun artması ille de kötü değildir" - İş-Yaşam Haberleri

        Tarım sektörünün enerji, bankacılık, denizcilik ve turizm sektörler gibi daha teknokrat daha bürokrat bir yapıyla yönetilip, yönlendirilmesi gerektiğini belirten Ateş, "Yanı başımızdaki Yunanistan'ın topladığı navlun gelirinin 4'te birine erişebilsek, Türkiye'nin cari açığında çok büyük düzelme olur." dedi.

        Ateş, çiftçilerin tefecilere verdiği aylık vade farkların yüzde 3'ler civarında olduğunu, bankaların tarım sektörü girmesiyle çiftçilere 5-6 aya kadar vade farksız, 6 ay üzerinde ise yıllık yüzde 8-9 seviyesinde maliyetlerle finansman sağladığını dile getirdi.

        "Tarımda milli misyon üstlenmiş bir bankayız"

        REKLAM

        Ateş, DenizBank'ın tarımda milli misyon üstlenmiş bir banka olduğunu belirterek, "2003 yılından bu yana tarıma özel, uzmanlaşmış ekiplerimiz ve yüzlerce ziraat mühendisimiz ile hizmetlerimizi Türkiye'nin dört köşesine taşıyor, yılda ortalama yüzde 46 büyümeyle tarımda Türkiye'nin lider özel bankası olmaya devam ediyoruz." dedi.

        Diğer yandan, tarıma özel dijital ürünlerle de bir bankadan beklenmeyecek atılımlar gerçekleştirdiklerini söyleyen Ateş, "Ancak bizim için en büyük gurur, söz konusu yapılanmayla Türkiye'de tarım bankacılığına daha fazla oyuncunun katılması için bir teşvik ortamı yaratmış, toplamda tarıma verilen desteğin büyümesine destek sunmuş olmak. Mayası tarımla yoğrulmuş toprakların evlatları olarak, çiftçimizin yüzünü güldürmeyi sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.

        Ateş, 16 yıl önce çiftçiyi tefecinin elinden kurtarmak üzere yola çıktıklarını ve bugün geldikleri noktada Türkiye'de tarımın ve çiftçinin bankası olarak anılmaktan gurur duyduklarını belirtti.

        2003 yılında tarımı ülkenin geleceği için kritik sektör olarak sahiplendiklerinde, çiftçinin sorunlarına odaklanan tek özel banka olduklarını anlatan Ateş, bugün 14 ayrı bankanın tarım bankacılığı hizmeti sunduğunu ve oluşturulan model sayesinde sektöre sağlanan toplam finansmanın 92 milyara ulaştığını söyledi.

        REKLAM

        Ateş, şöyle devam etti:

        "Yola çıktığımız günden bu yana 20 katın üzerinde artırdığımız, Türkiye'nin her köşesine hizmet götüren tarım şubelerimiz, yeri geldiğinde üreticinin tarlasına, bahçesine kadar ulaşmak üzere dijital araçlar ve teknolojiyi de dahil etmek suretiyle geliştirdiğimiz hizmet anlayışımız, 1 milyonu aşan çiftçi müşterimiz ve aralarında asırlık bankalar da bulunan kamu bankaları dahil edildiğinde yüzde 13 oranındaki pazar payımız ile Türkiye'de tarıma en çok kredi kullandıran, lider özel banka konumundayız.

        Tarım sadece kırsal alanda yaşayan vatandaşların geçimlerini sağladıkları bir kaynak değil, gelecek için stratejik bir sektör olarak ele alınmalı. 16 yıllık süre zarfında Türkiye'de tarımın finansmanını baştan aşağı değiştiren en önemli finansal inovasyon olarak öne çıkan Üretici Kart başta olmak üzere, üreticilerin gerçek sorunlarına çözüm getirmek hedefiyle hemen hemen tüm zirai ürüne özel bir bankacılık ürünü geliştirdik. Bugün tarımda adeta jenerik marka haline gelen Üretici Kart, 570 bin üreticimizin cebinde yer alıyor. Bu ürünün çevresine paydaşlarımızı, iş ortaklarımızı ve kampanyalarımızı eklediğimiz zaman, çiftçimiz, 'Sen beni tefecinin elinden kurtardın' diyor. Bu aslında iş yapış şekillerinde bir inovasyondur. Üretici Kart, tüketimi değil üretimi destekleyen bir kart olarak üreticimize can suyu veriyor."

        REKLAM

        Ateş, tohumun da milli bir mesele olduğunu, hayatın tohumdan başladığını ve bunun siyasetin üstünde stratejik bir mesele olduğunu vurguladı.

        "Dünyada tarımın başladığı topraklar üzerindeyiz"

        Hakan Ateş, toprak ve iklim yapısı, su kaynakları, bilgi düzeyi yüksek çiftçisi, genç nüfusu ve büyüyen ekonomisi ile Türkiye'nin tarım alanında taşıdığı yüksek potansiyele dikkati çekti.

        Bugün Türkiye'nin dünyanın 9. büyük tarım ekonomisi konumunda bulunduğunu anımsatan Ateş, incir, fındık, kayısı, ayva, kiraz, nar olmak üzere 6 ürünün üretiminde dünya lideri olunduğunu söyledi.

        Ateş, "3 ürünün üretiminde dünya ikincisiyiz. İlk 10 üreticisi içerisinde olduğumuz toplam 27 zirai ürün var. Dünyada tarımın başladığı topraklar üzerindeyiz. Bu bereketi bilgiyle, teknolojiyle ve genlerimizde olan imece kültürü ile beslersek dünyanın en önemli tarım ülkesi olmak için aşılamayacak sorun bulunmuyor. Bu sene ülkemizin pek çok noktasında gerçekleştirdiğimiz ve üreticilerimizin yoğun ilgi gösterdiği Tarım Zirveleri'nde de altını çizdiğim bir konu vardı. Yurt dışında deniz, kum, güneş üçlemesine tarım ve gastronomi de eklemeyi başaran ülkeler var artık. Kelimenin tam anlamıyla mutfak ihraç ediyorlar. Örneğin İspanya bunu başardı, biz de aynı başarıyı göstermeliyiz." ifadelerini kullandı.

        REKLAM

        "Nefes kredilerinde ilişki kazandık"

        Toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ateş, kredi büyümelerine ilişkin olarak, "Bankacılık sektörünün toplam kredi büyümesi yılbaşından bu yana yüzde 4 seviyesinde. DenizBank olarak kredi büyümemiz yüzde 6. Bunun ağırlıklı kısmı tarım, KOBİ, KGF ve Nefes kredileridir." dedi.

        Nefes-2 kredilerinde iki kamu bankasından sonra 3. en büyük kredi ikraz eden banka olduklarını söyleyen Ateş, "Nefes-2 kredisinde müşterilerimizin yüzde 80'i yenidir. Tabii burada yeni bir ilişki kazanıyoruz. İşin artısı bu. Fedakarlık yapıyoruz, burada bir zarar var. Yüzde 9,90 ile ilk krediyi verdik. İkinci krediyi (Nefes-2) yüzde 11,80 ile kredi kullandırdık. Ama mevduat yüzde 15 ile toplanıyor... Nefes-1 kredisinden 50 milyon lira düzeyinde potansiyel zarar ettik. Faizden zarar ettik. Ama ilişki kazandık. Tarım kredilerinde NPL rasyomuz yüzde 4 civarında. Varlık yönetim şirketlerine 1 liralık problemli tarım kredisi satmadık ve satmama niyetimiz var. Kredilerimizin yüzde 95'ini teminatsız veriyoruz." ifadelerini kullandı.

        REKLAM

        " Kur artışı tamamen kötüdür diye düşünmemek lazım"

        Hakan Ateş, son dönemdeki kredi yapılandırma talepleri ve döviz kurlarındaki sert dalgalanmalara ilişkin soru üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

        "Döviz kurunun ciddi bir hareketi oldu. TL'nin belli bir değer kaybı son yıllara sari realize oldu. Kurun artması ille de kötü değildir. Tahmin edilemez bir volatiliteden bahsetmiyorum. Biz dış ticaret açığı veren bir ülkeyiz. 55 milyar dolar civarında cari açığımız. Böyle bir ülkede iç talep ile dış talebi dengelemezseniz bunun sonu hüsran olur. Ömür boyu cari açık fonlanamaz. Biz bir noktada mutlaka dış talebi de canlandırıp, iç taleple dengelemek zorundasınız. 55 milyar doları sıfır yapmamız lazım. Burada en önemli kalem enerjidir. Türkiye'nin enerji kompozisyonunda yüzde 31'dir kömür. Bunun yüzde 14'ü yerli yüzde 17'si ithaldir. Bu oran tamamı yerli kömür olmak üzere ABD'de yüzde 40, Almanya'da yüzde 45, Polonya'da yüzde 83 ve Yunanistan'da yüzde 55'tir. Halbuki Anadolu'nun omurgası kömürdür. Biz enerji kompozisyonumuzdaki kömürün tamamını yerliye dönüştürsek cari açığımızda ciddi azalma olur. Bunun yanı sıra güneş, rüzgar enerjisini de eklerseniz cari açığı ciddi azaltırız. Sanayiyi de unutmamalıyız. Cari açık bir şekilde fonlanıyor. Bu yıl için ihracatta 170 milyar dolarlar konuşuluyor. Kur artışı tamamen kötüdür diye düşünmemek lazım. Malımızın değerinin dünyada da ederi fiyatlarla işlem görmesini sağlamamız lazım.

        REKLAM

        Bankalarda, kamuda ve hane halkında döviz pozisyon açığı bulunmuyor. Hane halkında altın hariç 140 milyar dolar, altın dahil 200 milyon civarında döviz pozisyon fazlası vardır. Bunların önemli bir bölümü de firma sahibidir. 215 milyar dolar civarında özel sektörün döviz açığı vardır. Kısa vadede DTH'ları artıda. Uzun tarafa baktığımızda kurun hızlı artışından kümülatif bilanço olarak negatif etkilenir, kur farkı zararı olarak. Bu bir realite. Türkiye böyle dönemler yaşamıştır. Enflasyonu düşüreceksiniz, faizi düşüreceksiniz ki Türk lirası sadece mevduat yapılan bir para birimi olmaktan çıkıp, yatırım yapılabilir, kredi alınabilir bir para birimi haline gelebilsin."

        Ateş, kur artışlarından etkilenen taraf olduklarını belirterek, "Kurdaki stabilizasyonun sağlanması önemli. Kurun düşüklüğü, alçaklığı bir meseledir. Stabil olması başka bir meseledir. Kurun öngörülebilmesi çok daha önemli. Gelişmekte olan ülke para birimlerinde yılbaşından bu yana bir değer kaybı oldu. Seçimlerin ardından bazı belirsizliklerin süratle ortadan kalkacağını bir döneme girileceğini düşünüyorum. Bu stabilizasyonu sağlayacak. Merkez Bankası'nın elinde veri seti hepimizden fazla. TL aşırı değerli midir yoksa aşırı değersiz midir ona göre faiz kararlarını verecektir ve vermeye devam edecektir." değerlendirmelerinde bulundu.

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa