Hollanda Başbakanı İTÜ'yü seçti

İstanbul Teknik Üniversitesi tarihinde ilk kez Hollanda Başbakanı Mark Rutte ve Dış Ticaret ve Tarım Bakanı Henk Bleker’ı ağırladı.

Hollanda’nın önde gelen AR-GE, sağlık, trafik güvenliği, tarım-gıda işleme ve temiz teknoloji konularında uzmanlaşmış firmalarından oluşan bir heyet , 7 Kasım Çarşamba günü İTÜ’yü ziyaret etti.

İTÜ’lü öğretim üyeleri, mezunları, öğrencileri, İTÜ Arı Teknokent temsilcileri ve Hollanda’nın önde gelen şirketleriyle birlikte, Türkiye ve Hollanda arasındaki ilişkilerin tamamlayıcı yönleri ve gelecek vizyonu düzenlenen seminerde tartışıldı.

Mark Rutte, “Türkiye ekonomisi en hızlı ilerleyen ekonomilerden biri, neredeyse Çin kadar hızlı ilerleyen bir ekonomisi var. 400 yıldır fikir alışverişinde bulunuyoruz. İki ülke olarak bugünde burada bulunmamızın nedeni ticari ilişkilerimizi daha ileri taşımak” dedi. Başbakan Rutte konuşmasında Türk üniversitelilerinden mezunlara ilk işlerini Hollanda da bulabilecekleri konusunda çağrıda bulundu.

Rektör Prof. Dr. Mehmet Karaca, İTÜ inovasyona destek veren bir üniversite Erasmus ” Işığı verirseniz karanlık kendi kendine yok olacaktır.” diyor. Işık inovasyondur. Hollanda ve Türkiye Üniversiteleri arasındaki ilişkiyi biz, Hollandalı girişimcileri Teknokent’lerimize davet ederek sürdürmek istiyoruz.” diye konuştu.

Seminer sonunda günün anısına Rektör Prof.Dr. Mehmet Karaca tarafından Başbakan Mark Rutt’ye İTÜ plaketi verildi.

Türkiye ve Hollanda arasındaki ilişkiler bundan tam 400 yıl öncesine dayanıyor. Osmanlı Devleti 400 yıl önce Hollanda vatandaşlarına, Osmanlı topraklarında seyahat izni vermiş ve padişahın imzaladığı fermanla ticaret yapmalarına imkan tanımıştır. 1612 yılı bu bağlamda iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin başlangıç yılı kabul ediliyor.

Türk yatırımcılar Hollanda’da başta bankacılık olmak üzere birçok sektörde faaliyet göstermektedirler. Daha da önemlisi Hollanda’da Türk kökenli 390.000 vatandaşın yaşıyor olması ve Türkiye’de sayıları giderek artan Hollanda vatandaşlarının varlığıdır. Türkiye’nin gelecek vaat eden ekonomisi, giderek önem kazanan stratejik konumu ve küresel güç merkezinin batıdan doğuya doğru kayması, iki ülke arasındaki ilişkileri daha cazip bir hale getiriyor