Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Kılıçdaroğlu Habertürk'te CANLI YAYIN

        CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk'te Türkiye'nin Nabzı programının konuğu oldu.

        CHP lideri, Didem Arslan Yılmaz'ın moderatörlüğünde Ciner Medya Grup Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya, Vatan Gazetesi yazarı Reha Muhtar, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya, Star Gazetesi yazarı Nasuhi Güngör ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

        İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları:

        DAĞLICA SALDIRISI

        “Terörün insanlık suçu olduğunu herkes biliyor. Terörün olduğu bir yerde siz insan haklarından, demokrasiden de söz edemezsiniz. Olaya 8 asker penceresinden bakmayalım. Ondan önce de bazen bir askerimiz, bazen iki askerimiz şehit oluyordu. Şehit sayımız beşin üstüne çıkınca hep beraber sesimizi çıkarıyoruz. Biz son olaya bakıp o çerçevede çözüm üreten bir yaklaşım benimsememeliyiz.

        Dağlıca saldırısına gelince... 300 kişi olduğu söyleniyor. Nasıl oluyor da bunlar geliyor? Ağır silahlarla geliyor... Türkiye'nin teknolojik olarak bir skıntısı yok. Saldırı ile ilgili kamuoyunda ciddi soru işaretleri var.

        SORUMLU SİYASET KURUMU

        Türkiye'de bir terör var. Siyaset kurumu hep kolaycılığıa kaçtı: Askerler gitsinler savaşsınlar... İlk Eruh saldırısından sonra 'iki baldırı çıplak' edebiyatı ile başladık bu işe. Bir sorumlu arayacaksak o sorumlu siyaset kurumudur. CHP'nin de bir tarihi sorumluluğu var. Kendi çıkarlarımızı hiçbir zaman ülkenin çıkarları üstünde tutmadık. Dedik ki, parlamentoda bir araya gelelim. Parlamento dışında bir de eş zamanlı çalışacak akil adamlar heyeti olsun.

        BÜTÜN PARTİLERDE ÇÖZÜM İÇİN ÇABA GÖSTERENLER VAR

        Bu yöntem bilinen bir yöntem aslında. Anayasa Uzlaşma Komisyonu böyle yapıyor. Bütün partilerde bu sorunu çözmek için çaba harcayan pek çok insan var. Bizim aradığımız bir mutabakat komisyonu olacak. Kararlar oybirliğiyle çıkacak. Ortak paydamızı ne kadar genişletirsek sorunu o kadar kolay çözebiliriz. Kendi iç dinamiklerimizle çözmezsek dışarıdan birileri el atar. Oslo görüşmeleri meşru görüşmeler değil.”

        Sadece AK Parti ve CHP'nin değil, bütün partilerin bir araya gelmesi gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Bu sorun milli bir sorun. Psikolojik, sosyolojik, ekononik, politik pek çok yönü var. Çözümü bu karmaşık yapıyı bilerek üretmemiz gerekiyor. Biz masaya oturursak orada vereceğimiz fotoğraf Türkiye'de büyük bir iklim değişikliğine yol açacak” şeklinde konuştu.

        AK Parti ile yaptıkları görüşmenin kamuoyu üzerindeki etkisiyle ilgili soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Bu kadar büyük ilgi yaratacağını tahmin etmiyordum. Beklemediğimiz, olumlu sonuçlar doğurdu. Dışarıdan da pek çok büyükelçi bilgi alma ihtiyacı hissetti” dedi. Kılıçdaroğlu, şehit ailelerinin kendilerine “Bu sorunu çözün” dediğini belirterek, şöyle devam etti: “Ben onlara söz verdim. 'Söz Başbakan'a gideceğim' dedim. Gideceğiz de nasıl gideceğiz. Uzun uzun konuştuk. En iyisi 4 partinin bir araya gelebileceği bir iklim yaratabilir miyiz, diye düşündük. Uzun uzun tartıştık. Bir karar aldık. Gidişimizin, görüşmemizin temel nedeni bu. İçini özellikle boş bıraktık. Bir kötü alışkanlığımız var. Bir öneri götürdüğümüz zaman dayatma olarak kabul ediliyor. O nedenle boş götürelim. Bir araya geliyorsak, her partinin bu sorunu çözme konusunda önerileri vardır mutlaka. Akıl akıldan üstündür. Akil adamlar da katkı verirler. Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda da benzer bir yapı var”

        Kürtlerin toplumun pek çok kesimi gibi haklı talebi olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “Her talep demokrasi, özgürlükler çerçevesinde değerlendirilir” dedi.

        PKK'nın aldığı dış desteğe dikkat çeken Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın Obama ile görüşmesinde Suriye'nin konuşulduğunu PKK konusunun gündeme gelmediğini, gündeme geldiyse de ne konuşulduğunun bilinmediğini söyledi.

        Parlamentoda 4 siyasi partinin bir araya gelmesiyle ilgili umutlarını yitirmediklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Üç günde bir araya geleceğiz, çözeceğiz dersek olmaz. Önce buna uygun bir iklim yaratacağız, üslubumuzu yumuşatacağız. Toplumsal desteği sağlayacağız” dedi.

        Sorunun adının çok önemli olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Aynı cenazeye bakıyoruz” dedi.

        TBMM'nin sınırötesi operasyon yetkisini hükümete verdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanı Özel'in “Kandil'e girmek için ABD'yi ikna etmek gerekir” şeklinde basına yansıyan sözlerini eleştirerek, “TBMM'nin verdiği bir yetkiyi bir başka ülkenin onayına sunulması asla kabul edilemez” dedi.

        ABD'nin Türkiye'yi stratejik ortak olarak gördüğünü belirten Kılıçdaroğlu, “O zaman bu konuda ABD'nin bize detek vermesi lazım. ABD Devlet Başkanı PKK'yı terör örgütü olarak niteledi. O zaman son olaya bakalım 300 kişi geliyor. Kimsenin haberi yok. Olacak şey değil. İnsansız hava uçakları var mı ,var. Bu kadar insan geliyor, nasıl haberimiz yok? Tıpkı Uludere olayındaki yanıtsız sorular gibi bu da duruyor” diye konuştu.

        ÖCALAN NEDEN İMRALI'DA?

        Sorunun çözümünde siyaset kurumunun aktif olması gerektiğini yineleyen Kılıçdaroğlu, “Siyaset kurumu masaya oturacak. Riskse riski üstlenecek” dedi.

        Kılıçdaroğlu, Bülent Arınç'ın Öcalan'e ev hapsi ile ilgili açıklamalarının sorulması üzerine de, “Normalde Öcalan da bir mahkum. İçişleri Bakanlığı yapmış Mehmet Ağar Anadolu'da bir hapishanede kalıyor. Öcalan'ın da öyle bir hapishanede olması gerekiyor, bana sorarsanız. 'Bir komisyon oluşursa her türlü konu orada tartışılabilir, içerik tartışmasına girmeyeceğiz' dedik. Sadece Öcalan'ın hapsi değil ki, başka birçok sorun var. Bizim söylediğimiz şu: İçerik tartışmasına girersek bu proje ölür. Masada bir araya geleceğiz, oturacağız konuşacağız” dedi.

        Oslo görüşmelerinin meşru olmadığını, kamu görevlilerinin terör örgütü ile masaya oturmasının yanlış olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “Akil adamlar görüşebilir” dedi.

        Sorunun çözümünü Barzani'nin katkısına bağlamanın yanlış olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “Bölgesel yönetimin PKK ile çatışmaya gireceğini düşünmek hayal” dedi.

        KILIÇDAROĞLU'DAN CUMHURBAŞKANI TARİFİ

        Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı ile ilgili kararı ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili sorular üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

        “Cumhurbaşkanlığı yetkilerinin daha da kısıtlanması gerekir aslında. O makamın saygınlığı içinde birisinin seçilmesi lazım. Halk oyu ile seçildiği zaman, halka ne diyecek? Yol yapacak mı, köprü yapacak mı, hayır. Ne diyecek? 'Ben daha iyi rektör atarım' mı diyecek. O kadar yanlış ki bu olay. Sayın Cumhurbaşkanı arzu ederese Bakanlar Kurulu'nu yönetebilir. Diyelim ki cumhurbaşkanı daha yüksek bir oyla seçildi. 'Sayın Başbakan çekil kenara şöyle, ben Bakanlar Kurulu'na başkanlık yapacağım' derse... Çok sorun var. Anayasa değişiklikleri uzun uzun görüşülmesi gereken düzenlemelerdir. Biz tam tersini yaptık. Sayın Erdoğan çıktı, 'Halk seçecek' dedi. Bir baktık bir boşluk var, beş yıl mı, yedi yıl mı? Geçici madde koymayı unutmuşuz. Kanun çıkardılar. Anayasa Mahkemesi dedi ki, 7 yıl. İlk kez kanunla anayasa değiştirmiş oluyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin 'İkinci kez seçilebilir' demesini doğru buluyoruz. Ama 7 yıl diyerek kendini yasama organı yerine koyarak karar verdi”

        Erdoğan ve Gül arasında cumhurbaşkanlığı için bir çekişme olup olmayacağını bilmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, iki ismin “kader ortaklığını” hatırlattı.

        Kılıçdaroğlu, “Nasıl bir cumhurbaşkanı?” sorusunu da, “Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin önce kültürlü olmasını, iyi bir yabancı dil bilmesini, Tükiye'yi iyi temsil etmesini, entelektüel birikiminin olmasını, o entelektüel birikimin verdiği bir hoşgörü isteriz. İstediğimiz cumhurbaşkanı bu. Bu illa CHP'li olacak değil. Sıradan bir yurttaş da olabilir, akademisyen de olabilir. Böyle birisini aday göstereceğiz. Her parti bir aday gösterecektir. Ama ikinci turda iki aday kalacaktır. Halkımıza güveniyorum. Az önce söylediğimiz nitelikte birisinin cumhurbaşkanı olmasını isteyecektir. Bu bir kadın da olabilir. Niye bir kadın aday olmasın?” şeklinde yanıtladı.

        Cumhurbaşkanlığını halkın seçmesi kararına 367 kararının etkisi olup olmadığına yönelik soruyu, “Etkisi var, ama etki bu tepkiyi doğurmamalı” diye yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

        “Partilerin dar kulvarlarından cumhurbaşkanlarını çıkarmak zorundayız. Cumhurbaşkanı, kimliği itibarıyla farklı bir kişiliktir. Sayın Gül'ün iyi bir yabancı dili var, bu bağlamda eleştiri getirmiyoruz. AKP'nin getirdiği anayasaya aykırı olan yasaları onaylamasıyla ilgili eleştiriyoruz”

        CEZAEVLERİNİN DURUMU

        Son zamanlardaki yangınlarla gündeme gelen cezaevleriyle ilgili sorunların hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

        “Tutuklu sayısı çok fazla. Şanlıurfa Cezaevinde ölen 13 yurttaşımızın 12'si tutuklu. Bu, hukuk sistemimizin de ciddi yara almasına yol açıyor. Hapishanelerde yer yok. Mardin Cezaevinde 20 kişilik kadınlar koğuşunda 62 kadın kalıyor. Aynı hapishane 400 kişi kapasiteli iken 900'ün üzerinde kişi kalıyor. Pek çok cezaevinde böyle. Cezaevleri tıka basa dolu. Sayın Başbakan seçim vaadi olarak hapishane sözü vermişti. 10 yılda 59 binden 126 bine tutuklu sayısı neden çıktı? Niye bu sayı arttı? İzlenen ekonomik, sosyal politika... Neden insanlar hapse giriyorlar, bunu sormalıyız.”

        SEZARYEN HÜKÜMET POLİTİKALARI YÜZÜNDEN ARTTI

        Kılıçdaroğlu, kürtaj ve sezaryen tartışmalarıyla ilgili olarak da şöyle konuştu:

        “Kürtaj konusunda kadınların duyarlılığına hayranım. Tepkilerini koydular ve hükümet geri adım attı. Kürtajın çeşitli nedenleri olabilir, belli bir aydan sonra zaten doğru değil. Kadın ve doktor arasında tutmak lazım. Bunun kararını siyasetçinin vermemesi gerekiyor. Sezaryen son 10 yılda patladı. Neden oldu? İktidar suçluyor da, kendi izlediği politikanın sonucu. Performansa bağlarsanız, doktor ne diyor: Daha fazla doğum, daha fazla para. Siz politikanızla bunu teşvik ettiniz. Hem soruna kaynaklık edeceksiniz hem de şikayet edeceksiniz. Bu kadar sezaryen tabii ki yanlış, normal doğum varken. Avrupa'daki rakamlara bakın, bizdeki rakamlara bakın. Niçin önlem almak istiyorlar? Sosyal güvenlikte sağlık açıkları patladı. Kontrol edemiyorlar. Bir kısmını sınırlama getirerek kontrol etmek istiyorlar.”

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa