Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Erdoğan 'Rubicon'u geçemezse' biter!

        Süreç işliyor, görünürde "bilek güreşi de" kızışıyor...

        Peki işin "özü" öyle mi?

        "Seçkinler iktidarlarına" ekonomik kriz sonrası "alternatif" olarak doğan AK Parti iktidarı, "iktidar seçkini" olup "yerleşik düzenle" barışacak mı, yoksa "başlattığı kavgaya" devam edip "ya hep ya hiçe mi" oynayacak?

        Son günlerde "yaşananlardan" aldığım sinyaller "sistemle barışma" veya "tam olarak kontrol edemediği sisteme biat etme" eğiliminin arttığı yönünde! Umarım yanılıyorumdur!

        ***

        Sevgili dostlar, bu tespitler sonrası gelelim "Rubicon'u geçebilecek mi" analizine...

        Rubicon'u geçmek, "Sezar olmak" ile "özdeşleşmiş" bir deyim. Her "Sezar adayının önüne" hayatının "en kritik" döneminde "Rubicon" çıkar...

        Peki nedir bu "Rubicon"?

        Bu noktada tarihi detaylara birlikte bakalım...

        Julius Caesar, MÖ 100 yılında Roma'da doğdu...

        Tarihe damgasını vurdu... De bello Çivili (Sivil Savaş) adlı eseri kaleme aldı ve tarihe vurduğu damgayı kendisi "miras" bırakmayı denedi...

        MÖ 49 yılında "kendisi için çok önemli" bir karar verdi ve attığı adım "Rubicon'u geçmek" olarak günümüze kadar geldi.

        "Rubicon'u geçmek" kalıbına gelince...

        Caesar, tahtı önünde bulmadı. Kendi yolunu çizdi ve yükselen bir grafik eşliğinde Roma'nın önemli pozisyonlarında bulundu.

        "Konsül Yardımcısı, Yüksek Belediye Görevlisi, Başrahip, Konsül, Ordu Komutanı", Caesar'ın işgal ettiği makamlardı.

        Bu yükseliş sırasında da yalnız değildi. Roma'nın "en büyük sermayelerinden" birine sahip olan Crassus ve en güçlü komutanlarından olan Pompeius ile gizli ve açık "ittifaklar" kurdu.

        Kurdu ama "MÖ 49 yılında artık Rubicon kıyısındaydı ve karar aşamasındaydı"...

        Caesar, Rubicon'u geçip emrindeki lejyonlar ile Roma toprağına ayak basarsa "içeride çok büyük bir çatışma" başlamış olacaktı... Tereddüt bile etmedi ve o güne kadar olan bütün kalıpları "hiçe sayarak" Rubicon'u geçti!

        ***

        Sevgili dostlar, bütün liderler Sezar olabilir miyim "duygu ve düşüncesini" taşır!

        Sezar olmak, ülkesi için "güç gösterebilmek" adına "olumlu", ilk bakışta demokrasiye zarar verme adına ise "olumsuz" algılanabilir. Burada asıl soru ortaya çıkar; yerleşik demokrasi oyunu gerçek bir demokrasi midir?

        Erdoğan için de aynı durum geçerli... İçeride ve dışarıda kendince "yerleşik" ilan ettikleriyle "sürekli" çatışmak istiyor ama "Rubicon'u geçip geçmemeye de bir türlü" karar veremiyor.

        işin daha da kötüsü, son günlerde özellikle seçim yaklaşırken "anketlerde düşen oylar" gerçeği, eminim Erdoğan'ı daha fazla düşündürüyor. Geri adım sinyalleri sıklaşıyor; IMF ile anlaşma yaz bitmeden olacak açıklaması geliyor, ardından "Halkın vergisini tahsil edeceğiz" denerek "hakkında işlem yapılan" medya grubundan özür dilercesine, kararlar değiştiriliyor! Yüzyılın "arınması" denilen Ergenekon operasyonu "tavsıyor", hatta savcıların "tasfiyesi" gündeme geliyor. İçerideki "yerleşikler" ile "sıcak temaslar" kuruluyor! Sezar adayı, Rubicon kıyısına kadar doludizgin geliyor, sonra "suda ayaklarını" yıkayarak vakit geçiriyor.

        Peki Başbakan neden Rubicon'u geçemiyor?

        Neden geçemediğini veya "geri adımların" bir siyasi manevra olup olmadığını şimdilik bilemeyiz. Fakat bildiğim bir şey var; kim "yerleşik düzene" savaş açar ve Rubicon kıyısına kadar gelip "geri dönerse"; ne halk, ne de teslim "oldukları" ona hayat hakkı verir!

        ***

        Bugünden itibaren "strateji" değiştirip "sistemle uyumlu" olma rolünü benimseyen bir AK Parti, iddia ediyorum; ilk seçimde "yok olur" gider!

        Daha açık yazayım; benim gibi "siyasi görüşü" son derece farklı Türk vatandaşlarının bile ilk defa "heyecanlandığı", ilk defa "Acaba yerleşik çember kırılabilecek mi" sorusunu sorduğu bir "ortamı" yaratıp sonrasında geri adım atarsanız; Türk halkı sizi affetmez!

        Sayın Erdoğan, size sesleniyorum; elde ettiğiniz gücü "ülke adına" kullanın! Ve asla sizi "yanlış yöne" sokmalarına, kandırmalarına, şimdilik seçime kadar "idare edelim" stratejisini kabul ettirmelerine izin vermeyin!

        Bunları "sizinle her anlamda aynı çizgide olduğum" için yazmadım. Hatta dediğim gibi "belki de tamamen farklıyız". Siyaseten "ortak noktamız" bile yok belki!

        Bunları, ülkemi çok "sevdiğim" için, "yerleşik düzeni" ve "kurulan tuzakları" gördüğüm için yazdım.

        Birinin bu ülke adına "Sezar" olması ve birilerine "Ne oluyor?" demesi lazım...

        Rubicon'u "geçip geçemeyeceğinizi" henüz bilmiyorum ama ülkem adına "başladığınız yoldan gitmenizi" istiyorum... "Bir gün Rubicon'u geçebilecek biri, bu ülkeyi prangalarından" kurtarabilecek. Bu "Siz" olun veya "Denedim ama olmadı" diyerek, tarihin tozlu sayfalarında yerinizi alın!

        ***

        Kararınızı verirken bence şunu asla unutmayın: Bugün "uyumlu olduğunuz sistem bileşenleri, size asla hayat hakkı vermeyecekler"! Yarın "bir koalisyonun ortağı olduğunuzda" ve "hükümet kurma kabiliyetiniz" diğer ortağa endekslendiğinde "size yönelecek ağır saldırılarda" anarsınız beni... O gün geldiğinde şunu da asla unutmayın: Halk, kenarına gelmesine rağmen Rubicon'u geçemeyen "Sezar adaylarına" bir fırsat daha vermez.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa