TÜSİAD bunlara cevap versin!

Kaş yapayım derken, göz çıkarmak bu olsa gerek! Patronlara "yaranayım" derken, onları "ateş altına atmak"!

Sevgili dostlar, "İmralı'dan ateşkes dilenenler" yazımda belirttim, yine yazacağım; "Ne süslü salonlarda konuya psikolojik rahatlama ve siyasi rant için çözüm arar gibi görünen TÜSİAD, ne de kim tarafından 'ortaya atıldığı' ve kullanma ömrü dolunca 'paketlenip içeri' tıkılan Apo; gerçekten o bölgede yaşayıp olanların sıkıntısını içinde hisseden kardeşlerimizin 'temsilcisi' olamazlar!" Süreç gelişiyor... Daha da gelişecek... Hükümet konu hakkında "inisiyatif alacak" diye "patronlarını öne çıkarıp Hükümetin adımlarına ortak etmeye" çalışan gazeteci kardeşlerimiz, lütfen ve "bu gerçeği" bir zahmet "anlasınlar" ve sağlıklı bir "ilerleme" için gölge etmesinler! Bu sefer "birilerine" bu işten "ekmek" çıkarmasınlar!

O gazetecileri bir kenara bıraktım... Bu noktada Türkiye'de "iş dünyasını en üst düzeyde temsil ettiğini iddia eden" TÜSİAD'a soruyorum ve cevap bekliyorum: 30.000 Türk-Kürt vatandaşımızın ölümüne sebep olan "bölücü başıyla" açılım yapmak adına görüşme yoluna girdiniz mi? Bunu yazan gazetecinin "ilk yazdığı mı" yoksa sonra çevirip "son yazdığı mı" doğru?

Sevgili dostlar, TÜSİAD'ın "bugün ortaya çıkan" durumu kadar, konu hakkındaki geçmişi de oldukça sakıncalı "detaylar" ile dolu!

Bunlardan bazılarını örnek vereyim ve sizler de "aslında TÜSİAD'ın" konuya ne kadar "samimiyetsiz" ve "havaya göre" değişen bir yapıda baktığını görün! Tekrar ediyorum; "oradaki insanlarımız üzerinden" siyaset yapılmasına, rant sağlanmasına karşı olduğum için bunları yazıyorum!

Geçmişte yapılanlara gelince...

Bugün "çok iyi bilinen" bir iş adamımız, TÜSİAD'ın "ABD'de temaslarda" bulunan "ismi" olmasına rağmen, aşağıda anlatacaklarım yaşanınca, TÜSİAD'ı terk etti ve istifa etti! Adını yazmıyorum, onu korumak adına!

Sevgili dostlar, TÜSİAD'ın bugün "Hükümetin açılımına ortak olma" sevdasıyla attığı adımların geçmişteki "versiyonlarına" gelince...

Değişen bir şey yok; bugün "Hükümetin önüne geçilmek"

isteniyor, 2001 yılında konu hakkında "AB ile

yarışılıyordu"!

Ve o dönemde "istifaları" getiren "Alternatif Coğrafya Kitabı" adlı çalışma geldi... Bakın o çalışmada neler vardı?

■ Kitap aslında hazırlanmadı, çoğu Fransızca bir belgeden tercüme edildi.

■ Olaylara "içinden" değil tamamen "Avrupalı" gibi bakan bir anlayış ile yazıldı.

■ Daha o günlerde kitapta "Kıbrıs Adası", Türk Devletinin politikalarına aykırı olarak, AB'ye katılmayı bekleyen "tek bir devlet" olarak gösterildi!

■ Kitabın bazı sayfalarında İstanbul'un önünde "Konstantinopolis" ifadesi yer aldı! Bir kere olsa hata diyelim ama birden fazlaydı!

■ İnanmayacaksınız ama kitapta Türkiye için şu ifade kullanıldı; "Batı Blokunun Savaştaki Militan Üyesi"! Şaka değil!

■ Su sorunu ile ilgili "karikatürlerde" Türkiye "Ortadoğu'da" sorun çıkaran olarak "çizildi"!

■ Türkiye'nin güneydoğusu, yapılan özel haritalarda "ayrılıkçı ayaklanmaların çıktığı yerler" olarak gösterildi! Türkiye içinde "hakkını aramak isteyen" kardeşlerimize en büyük haksızlık yapıldı!

■ Kuzey Irak, özellikle Türkiye'ye sınır çizgisi "Kürt Özerk Bölgesi" olarak gösterildi! O günlerde Türk Devletinin politikaları bu tutuma tamamen tersti!

Sevgili dostlar, kitaptan daha fazla "detay" yazabilirim ama yazmayacağım! Uzatmaya hiç gerek yok! Ana fikir belli!

Bugün "Hükümet açılım yapıyor, biz geri kalmayalım" mantığı içinde birileri de adım atar gibi yapıyor! Bu birileri, içinde asla "hissetmediği" Kürt denklemi için daha başlarken "Apo'nun avukatı" gibi anlamsız bir adım atan TÜSİAD! Bu güzelim derneğin geçmişte "attığı adımlar" da çok farklı değil, detaylarını sizlere aktardım...

Şimdi Türk halkı ve o bölgedeki "sıkıntıları" içinde hisseden "Kürt kökenli" kardeşlerimiz adına TÜSİAD'ın bu "detaylar" hakkında bir açıklama yapmasını bekliyorum...

Senin "çizgin nedir" TÜSİAD? Anlat, bizlerde bilelim! Normalde "kanarya sevenler derneğinden" hukuki "statü olarak" farkın olmamasına rağmen "Halkın seçtiği Hükümetlere posta koyma" hakkını ve en önemli "toplumsal dinamiklere" el atma "yetkini" nereden alıyorsun? Anlat, biz de bilelim! Özür dilerim unuttum; senin paran var!