Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Başbakan Binali Yıldırım: Marmara, Ege, İç Anadolu entegre oluyor

        Başbakan Binali Yıldırım, cuma sabahı İstanbul’dan IST uçağıyla yola çıkıp Trabzon’a indi. Önce Zigana’da gidiş-geliş toplam 30 kilometreyi bulacak tünel inşaatına uğradı, temel atma törenine katıldı. Ardından Gümüşhane ve Bayburt mitinglerinde konuştu. Karayoluyla Erzurum’a geçip akşam Ankara’nın yolunu tuttu. Bu bölgede milyarlarca liralık altyapı yatırımlarının çoğu henüz inşaat aşamasında ama halkın gözünde, geleceğe dair ümit veren çok önemli projeler.

        Özellikle de Gümüşhane ve Bayburt’u Trabzon’a bağlayan, denize açılmalarını sağlayacak Zigana Tünelleri... Dönüş yolunda Başbakan’ın aklındaysa, ertesi gün temeli atılacak, dünya çapındaki Çanakkale 1915 Köprüsü vardı...

        - Yarın önemli bir temel atma töreni var; Çanakkale 1915 Köprüsü...

        Çanakkale Deniz Zaferi’nin 102’nci yıldönümünde temelini atıyoruz. Dünyada bu kadar uzun başka asma köprü yok, bir ilk olacak. 3 gidiş, 3 geliş. Bu bölgede çok rüzgâr var, mühendislik olarak çok zor bir proje. 2023’ten önce bitireceğiz. Yapımı dahil 16 yıl işletilecek, sonra devlete devredilecek.

        - Marmara Denizi çevresindeki dev yatırımlarla bir kompozisyon çıkıyor ortaya. Köprüler, havalimanları, tüneller, bağlantı yolları... Nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?

        Türkiye’nin geleceğini inşa ediyoruz. Cumhuriyet’in 100’üncü yılının hazırlık projeleri... 2023’te Türkiye altyapı sorunlarını çözmüş, demokrasisini güçlendirmiş, terörle mücadelesini tamamlamış; birliğini, beraberliğini, milletin kardeşliğini sağlamış, kalkınmayı bir noktaya getirmiş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşmış bir ülke olacak. Marmara, Ege, İç Anadolu; yani ekonominin, hayatın yarıdan fazlasının olduğu bu bölgeler birbiriyle entegre oluyor.

        - Bu entegrasyonun milli gelire etkisi olur mu?

        Çok büyük çarpan etkisi olacak. 20 bin, 25 bin dolar çok daha kolay yakalanacak. Türkiye bu yolları, havalimanlarını yapmasa 15 yılda ihracatını, milli gelirini 3 kat büyütemezdi. Üretiyorsun; yol, liman, havalimanı, iletişim yok! Nasıl satacaksın? Tüm bu projeler zaman ekonomisiyle ilgili. Zaman paranın önüne geçti. Bunun üçte birini yapmayan ülkeler, “Şunu, bunu yaptık” diye çıkıp bağırıyor. Tevazuya lüzum yok. Ama bunları konuşmuyoruz, maalesef ülkemize hiç faydası olmayan işlerle vakit kaybediyoruz. Anlamsız, moral bozucu, gelecek ümitlerini azaltan konuşmalara giriyoruz. Bakın, biz kampanyamızda hep heyecan, gelecek ümidi, güzel şeyler anlatıyoruz. Ama “Hayır” ekibi, “Evet çıkarsa memleket bölünecek, Türkiye dünyadan kopacak” diye korku pompalıyor.

        ‘AVRUPA ROTASINI ŞAŞIRMIŞ DURUMDA’

        - AB ile ilişkiler gerildi. AK Parti’nin ilk yıllarında AB destek veriyordu, neden bu noktaya gelindi? Ve nereye gidecek?

        Bugün olmuş bir şey değil, bir süreden beri böyle. 18 Mart 2016 Geri Kabul Anlaşması; vize muafiyeti, mültecilere yardım, bire bir göçmen değişimi gibi konuları içeren bir anlaşma vardı. 30 Haziran 2016’da yürürlüğe girecekti, maalesef girmedi. Diğer maddelerde de istenilenler yapılmadı. “Terörle Mücadele Kanunu’nu değiştirin” dediler, 72 madde öne sürdüler. Hemen tamamı yapıldı, ancak Terörle Mücadele Kanunu’nda kafaları karışık. DEAŞ’la, FETÖ’yle, PKK’yla mücadele eden bir ülkede teröristleri cesaretlendirecek bir değişiklik düşünülemez. İstemeleri doğru değil. İlişkilerde buradan başlayan bir bozulma var. 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki tutumları bu mesafeyi biraz daha açtı. “Darbecilere karşı çok sertsiniz” gibi abuk sabuk söylemlerle işi biraz daha olumsuz yöne taşıdılar. Geldiğimiz noktada, AB Türkiye’nin özgürlükler, demokrasi, insan hakları, fikir hürriyeti gibi konularda geri gittiğini iddia ediyor. Ama gerçek bu değil. Ne yaptıklarını görüyoruz. Bakanlarımızı ülkelerine sokmuyorlar. Vatandaşları bilgilendirecek, “Evet” kampanyası yönünde çalışacaklara yasak getiriyor, kendi medyalarında Türkçe “Hayır” kampanyası yapıyorlar. PKK’nın, FETÖ’nün bütün kaçakları boy boy resimler veriyor, propaganda yapıyor, hiçbir önlem yok. Tamamen çifte standart. “Avrupa değerleri” diyorlar, nedir bu değerler? Fikir beyan etmeye engel olmak mı? Bir bakanın kendi konsolosluğunu ziyaret etmesini, soydaşlarıyla buluşmasını engellemek mi? Avrupa rotasını şaşırmış durumda. Bir yandan yükselen ırkçılık, bir yandan yabancı düşmanlığı, özelinde Türk düşmanlığı... Avrupa’da seçim yılı olması nedeniyle de maalesef liderler, siyasiler gerekli tavrı koyamıyorlar.

        - Bu konuda farklı görüşler var: Biri, “Türkiye AB’den kopmak istiyor”. İkincisi, “AB Türkiye’yi kendi iradesiyle ipleri koparsın diye tuzağa düşürmek istiyor”. Sizce hangisi doğru?

        Türkiye AB’ye girmiş mi ki ipleri koparmak istesin? Üç nesil geçti. İlk nesil gurbetçiler, yok oldu gitti. İkinci nesil geri döndü, üçüncü nesil oralara yerleşti... Biz hâlâ AB’ye üye olacağız. Bizden çok çok sonra başlayan bütün ülkeleri aldılar. Alınan ülkeler Türkiye’den iyi durumda mı? İspanya’yı, Yunanistan’ı, İtalya’yı aldıkları zaman, bizim durumumuz onlardan kötü değildi. Kıbrıs Rum Kesimi’ni alacaksın, Türkiye’ye naz yapacaksın. Sonra da “Kıbrıs sorununu çözelim” diyeceksin. Nasıl olacak? AB’nin zihninin arkasında daima Türkiye’yi kapıda oyalamak var. Bugüne böyle geldik. Gümrük Birliği’ne girdik, bir sürü sorumluluk üstlendik. Şimdi güncellenecek. Ona da itirazımız yok. Hizmet, sanayi, tarım sektörü de buna dahil olacak, genişleyecek.

        - Burada sorun çıkarabilirler mi?

        Prensip olarak “Biz Gümrük Birliği’nin güncellenmesine varız” diyorlar, itiraz etmediler. Ama son gelişmelerden sonra fikir değiştirirler mi bilemem.

        ‘KAMUOYUNUN AB’YE GÜVENİ DİBE VURDU’

        - AB ile işler ters giderse, ekonomik etkileri ne olur?

        İlişkileri bozalım diye gayret göstermiyoruz. AB’ye diyoruz ki, “Bize dürüst davranın, çifte standart yapmayın”. AB diyor ki, “Hiç sorgulamadan, şart öne sürmeden her şeyi kabul ederseniz, üyeliğinizi düşünürüz”. AB bizi tuzağa düşürmeye, ipleri koparmamızı sağlamaya çalışıyorsa, kaybedecek neyimiz var? Ne kazanıyoruz ki kaybedelim? Biz ne yapıyorsak, demokrasimizin standardını yükseltmek, ülkemizin zenginleşmesi, refahı için... 15 yıldır altyapı yatırımlarını yapıyoruz, sağlıkta AB’den geri tarafımız yok. Sonunda AB üyeliği diyelim ki oldu. “Haydi giriyoruz” diye girecek değiliz, yine millete soracağız. Şu an AB’nin ikircikli tutumundan dolayı Türk kamuoyunun AB’ye güveni dibe vurmuş durumda. Önce bunu düzeltmemiz lazım.

        ‘BÖYLE RAPOR OLUR MU?’

        - Venedik Komisyonu’nun Cumhurbaşkanlığı sistemine eleştirileri sonrası, “Evet” çıkması halinde AB’nin müzakereleri askıya alabileceği yorumları bile yapılıyor. Düşünceniz nedir?

        Venedik Komisyonu PKK’lıların, FETÖ’cülerin ağzıyla bir rapor yazdı. Ne yani; biz yönetim sistemimizi, Anayasa’mızı değiştirmeye karar veremeyeceğiz, AB’nin telkinleriyle karar vereceğiz öyle mi? Türkiye bağımsız bir ülkedir, kendi kararlarını kendi verir. Bu verdiği kararları da milletinin onayına sunar. Bunlar ortadayken, halk oylamasını etkilemeye yönelik; hatta ileri götürüp “Erteleyin, yapmayın, bu sistem tek adam sistemidir” gibi muhalefetin söylemlerini rapora koymuşlar. Böyle rapor olur mu? Tamamen siyaset yapıyorlar. İnsanımız bunu dayatma olarak algılar, cevabını 16 Nisan’da verir. Ondan sonra şöyle böyle yapacaklarmış; yapsınlar! Tehditlerle Türkiye’yi kimse dize getiremez. AB gelecek vizyonunu gözden geçirmeli. AB içinde olanlar da mutsuz. Halkın yüzde 58’i, birlikte olmaktan mutsuz olduğunu ifade ediyor. Ne diyorlar? “Bizim hürriyetlerimiz kısıtlandı, ülkemizin bazı konularda karar verme kabiliyeti ortadan kalktı.” İngiltere çıkıyor, belki onları başkaları da izleyecek.

        Selçuk TEPELİ / GAZETE HABERTÜRK

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa