Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Numan Kurtulmuş: Türkeş’in varlığı kutuplaşmış siyaset diline olumlu katkı yapar

        Bülent AYDEMİR / ANKARA

        Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun seçim hükümeti için milletvekillerine daveti, Tuğrul Türkeş'in daveti kabul etmesi, AK Parti kongresi ve 1 Kasım'da yapılacak seçimlere ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Bir grup gazeteciye konuşan Kurtulmuş, şu mesajları verdi:

        TUĞRUL TÜRKEŞ'İN TAVRI: Normal bir tavır. Kabul edenlere de etmeyenlere de kişisel kararlarından dolayı saygı duymak zorundayız. Keşke çağrılarımız karşılık bulsaydı, Parlamento'da alınmış kararla erken seçime gidilseydi. Anayasal zorunluluk çerçevesinde yürüyen bir süreç var. Sayın Başbakan, görevinin gereğini yerine getirmeye çalışıyor. Keşke teklif götürülenlerin hepsi kabul etseydi. Bu karar, Türkiye'yi bu olağanüstü süreçte, seçime gidilen dönemde rahatlatmış olurdu. Sayın Türkeş'in bu teklifi kabul etmiş olması erken seçim hükümetiyle seçime gidilmesi açısından doğru, olumlu bir adımdır. İnşallah Türkiye gönül huzuruyla güle oynaya bir seçime götürür. Türkiye'nin demokrasi hafızasına olumlu katkılar sunmuş olur.

        TÜRKEŞ'İN SİYASİ GELECEĞİ: Bundan sonrası Türkeş'in kendi kişisel tercihleridir. Siyasette var olacaksa bu da kendi kişisel tercihi olacak. MHP'nin kararıyla ihracı da kesinleşmiş oldu; MHP ile ilişkisi kalmadı. Siyasete devam edecekse karar kendisinindir.

        OLUMLU KATKI: Maalesef siyasetteki kutuplaşma kamplaşma dilinden kurtulamadığımız için siyasi partiler birbirlerini düşman telakki ediyor. Görüşleri zıt da olsa siyaset bir mücadele alanıdır, rekabet alanıdır; bir savaş alanı değildir. Ben en azından Türkeş isminin varlığının bu açıdan olumlu bir katkı olacağını düşünüyorum.

        NİÇİN SANDIĞA GİDİYORUZ: Niçin erken seçime gidiyoruz sorusunun cevabı çok basit; uzun dönemli, milleti tatmin edecek bir koalisyon kurulamadığı için. Bunun normal görülmesi lazım. Allahtan ki önümüzde bir süreç var ve hiçbir telaşa, belirsizliğe mahal olmadan süreç yürütülüyor.

        BAŞIMIZ ÜSTÜNE: 1 Kasım'da sandıktan ne sonuç çıkarsa başımızın üstünde yeri var. Ne sonuç çıkarsa çıksın bunu saygıyla karşılarız. AK Parti, 7 Haziran'a göre oylarını artıracaktır. Umut ederiz ki tek başına iktidar sonucu getirir. Toplumun belli kesimlerinde, önemli kesimlerinde gerçekten bir istikrar arayışını getirebilir.

        AZGIN NEHİR: AK Parti iktidarına baktığınız zaman adına ne derseniz deyin Çözüm Süreci, hak ve özgürlükler konusunda çok büyük mesafeler alındı. Azgın bir nehirden karşıya geçiyoruz. Yüzde 80'ini geçtik, yüzde 20'si kaldı. Birden hiçbir gerekçe ortada yokken, 20 Temmuz Suruç katliamıyla birlikte Türkiye yeni bir senaryoyla karşı karşıya kaldı. Çözüm sürecinde önemli mesafeler kat edilmişken, bütün bunları berhava eden, 3 terör örgütünü aynı anda devreye sokan bir düğmeye basıldı. Bizim hükümet olarak, devlet olarak arzu ettiğimiz bir durum değil. Çözüm sürecinde çok önemli adımlar, çok riskli ortamlarda, siyasi risk alınarak atılmış. Bunun mutlaka sonlandırılması lazım. Bu mücadele sürdürülürken, asla Doğu ve Güneydoğudaki vatandaşlarımızla terör örgütünü birbirine karıştırmayız.

        SEÇİM GÜVENLİĞİ: Özellikle seçimin güvenlik içinde yapılması önemlidir. Silahların, barutun olduğu yerde sağlıklı bir seçim yapılmaz. Kimsenin kılına zarar gelmesin istiyoruz. Terör baskısının olmadığı bir ortamda hükümetin kurulması gerekir.

        HDP'NİN VARLIĞI İMKÂN: Daha önce de söylemiştim. Bir eliyle halay çekerken, diğer elinde kalaşnikof, bomba olmaz. Burada HDP'nin varlığı, aslında siyasetin önündeki imkanlardan birisidir. HDP de örgütle arasına mesafe koyarak, terörle, bombayla arasına ciddi mesafe çekerek, sivil ve meşru bir aktör olarak Türk siyasetinde yer almalıdır. 90'lara geri dönüş asla olmayacaktır. Asla ekonomik kazanımlardan ve özgürlüklerden geri adım atmayacağız.

        FABRİKA AYARLARI: AK Parti kongresi, inşallah seçim kampanyasının da başlangıcı olacak. Ümit ediyorum ki 7 Haziran'da halkın bize verdiği mesajın anlaşıldığı, bu anlamda bir yenilenme ruhuyla AK Parti'nin fabrika ayarlarına döndüğü, ekonomik ve hukuki reformları tamamlama iradesini ortaya koyduğu, geniş kesimlerde ‘bu kadro geleceği kurabilir' mesajının çıktığı, geniş kesimlere yayıldığı bir kongre olacaktır. Partinin üslubuna, esasına, sloganlarına yansıyacaktır. Bu kongre abdestini tazelediği bir kongre olacaktır diye umut ediyorum.

        ANAHTAR: AK Parti, milletin diliyle iktidara geldi, millet bunu gördü destek verdi. Şimdi bizim devletin diliyle milleti yönetmememiz lazım. Anahtar budur. 13 yıl içerisinde çok önemli şeyler yapıldı ama bunlar yarım kaldı. Millet açısından da AK Parti açısından yarım kaldı. Şimdiye kadar olan süreç değişim süreci, 2023'e kadar olan süreç de dönüşüm süreci olmak zorunda. Kim iktidara gelirse gelsin, bütün bu demokratik müesseselerin çalıştığı, güçlü bir Türkiye var etmek mecburiyetindeyiz. Böyle bir parti etrafında coşkuyla kenetlenmesinin nedeni bu değişim ve reform talepleridir. Bizim kontrol etmemiz mümkün olmayan krizler dolayısıyla da maalesef Türkiye'deki bu reform ve değişim iradesi zayıfladı, geri plana düştü. Millet şimdi diyor ki buna sahip çıkın ve adımlarınızı atın. Bu kongre AK Parti'nin kurumsallaşmasına vesile olacak bir kongre olmalıdır, parti içindeki istişare süreçleri, karar süreçleri açısından. AK Parti'nin hiçbir mazereti olmaksızın bu reform ve dönüşüm taleplerini yerine getirme yükümlülüğü vardır. Ne sonuç çıkarsa çıksın Türkiye bu adımları atmaya mecbur yoksa daha büyük sorunlar olarak karşımıza çıkacaktır. Bu adımların tamamlanma mecburiyeti vardır, tek başına ya da koalisyonla.

        BAŞKANLIK SİSTEMİ

        Mayınlarla dolu bir konu. Bu sistem Türkiye'nin yeni ihtiyaçlarına karşılık vermiyor. Şu anda siyasette ismi geçen isimlerin hiçbiri 20, 30, 40 sene sonra belki hayatta olmayacak. Dolayısıyla biz fani isimler üzerinden Türkiye siyasetini, sistemi konuşmayacağız. Herkes fikrini söyleyecek. Türkiye bunu tartışmadığı sürece önündeki sistematik sorunları aşma iradesini ortaya koymadığı sürece herhangi bir sorun gelip Türkiye'nin önünü tıkayacaktır. Bunu ne Tayyip Erdoğan ismi üzerinde ne de AK Parti üzerinde konuşabiliriz.

        7 Haziran seçimlerinde başkanlık sistemi oylanmadı. Türkiye hep siyasi tarafı olmayan Cumhurbaşkanları tarafından yönetildi. Cumhurbaşkanlığı seçiminin mürekkepleri daha kurumamış. Halktan yüzde 52 oy almış bir isim var. AK Parti'nin kurucu lideri ve kuvvetli tesirleri olan bir siyasi şahsiyet. Cumhurbaşkanlığının gerektirdiği tarafsızlık içinde hareket ediyor. Bu kadar karizmatik bir siyasi kişiliğin, kendi kurduğu partiyle bugünden yarına ilişkisini kesmesi mümkün değil.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa