Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan '400 milletvekili' açıklaması: Ben parti ismi vermiyorum

        NİHAL BENGİSU KARACA/ GAZETE HABERTÜRK

        1915’in 99’uncu yılında, yani geçen yıl güzel bir taziye mesajı yayınladınız. O taziye Türkiye’nin pozisyonunu çok değiştirdi. Türkiye bu yıl da o pozisyonu koruyacak mı?

        Söz konusu mesajda Osmanlı’nın kaybına yönelik, ecdadımızın kaybına yönelik bir taziye talebimiz de vardı. Bu yıl da, 24 Nisan’ın bir gün öncesinde “Dünya Barış Zirvesi”ni toplayacağız. Bu zirvede de mesajımız ağırlıklı olarak bu konulara yönelik olacak. Oradan herhangi bir sapmamız olmayacak.

        Ağrı Diyadin’de yaşananlar belki de çözüm süreci için bir kırılma noktası oldu. Çözüm sürecinde şu anda hangi noktadayız?

        Çözüm sürecini kronolojik olarak değerlendirmemizde fayda var. Demokratik açılımla başlandı. Ardından ikinci adım, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ydi. Üçüncüsü, taleplerle de oluşan bir çözüm süreci adımıydı. Çözüm süreciyle ilgili olarak şu anda birileri bu sürecin önünü kesmenin gayreti içerisine girdi. İşte bu 6-7-8 Ekim tarihlerindeki olaylar bu yöndeki en önemli ilk adımdı. Sebebi de belli. Yaklaşan bir seçim var. Vatandaşın rahatlıkla sandığa gitmesine mani olmak istiyorlar. Ağrı Diyadin’de görüyorsunuz, bunlarda yalan filan çok rahat, yani orada bizim askerimizi adeta operasyona çıkmış gibi göstermeye kalkıyorlar.

        Tam olarak hangi kısım yalan?

        Söyledikleri, A’dan Z’ye yalan. Alınan istihbaratlar üzerine bölgeye giden jandarma var, asker var. İstihbaratlar da neticede doğru çıkıyor, askerin, jandarmanın üzerine ateş açılınca, onlar da buna mukabelede bulunuyor. İlk etapta 4 askerimiz yaralanıyor, biri ağır olmak üzere. Onlardan da 5 ölü, 1 yaralı vardı. Dezenformasyon yapabilmek için “Yaralı askerlerini orada bıraktılar, onları da HDP’liler aldı” diyorlar. Hiç alakası yok. Kamera kayıtları var, ben bizzat izledim. Hakeza fotoğraflar var. Hepsini Silahlı Kuvvetler’den alıp gördüm. Bu şekilde yapılan kampanyalarla adeta 7 Haziran’a bir yatırım yapmanın gayreti içerisindeler. Ben inanıyorum ki halkımız kendi iradesine baskı uygulamaya, dayatmada bulunmaya kalkışanlara gereken cevabı verecektir.

        ‘BAŞKANLIK SİSTEMİ GEREKLİ, ÇÜNKÜ BU ŞEKİLDE PATİNAJ YAPMAYA MAHKÛMUZ’

        AK Parti’nin de seçim beyannamesi yayınlandı. İnceleme imkânınız oldu mu? Nasıl değerlendiriyorsunuz?Özellikle sizin başkanlık sistemi ve genel anlamda bir sistem değişikliği talebiniz var. Bu talebin yansıtılabildiğini düşünüyor musunuz?

        İncelediğim kadarıyla, benim Başbakanlık dönemimdeki 12 yıllık süreçte atılmış adımlarla ilgili olarak, adeta bir özet diyebileceğimiz şekilde bütün başlıklara yer verilmiş. Bundan sonraki sürece dönük olarak da atılacak adımlara yer verilmiş. Gayet olumlu. Başkanlık sistemi konusundaki hassasiyetim zaten biliniyor. Millet tarafından bu sistemin tartışılmasını istiyorum. Tartışılması, ideal bir konuma gelmesi, 7 Haziran seçimine bağlı.

        Akademisyenlerimizle, siyasetçilerimizle hep birlikte otururuz, bunların konuşmasını, görüşmesini, değerlendirmesini yaparız; nihayetinde de “En ideal olan sistem bu” diyebiliriz. Nitekim biz, Beştepe buluşmaları çerçevesinde akademisyenlerle toplantı yaptık. Sunumları dinliyor, kayda alıyoruz. “Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat doğar” anlayışıyla bir “hakikat güneşi” oluşuyor. Bu olduğu zaman da ben inanıyorum ki Türkiye, o beklediğimiz gerçek manadaki sıçrayışını yapacaktır.

        Başkanlık sisteminin çözebileceği en önemli sorun nedir?

        Şu anda inanın biz patinaj yapıyoruz. Bakın, belki bazıları farkında değil ama rakamlar bunu gösteriyor. Son 3 senedir ekonomik olarak bir patinajın içerisindeyiz. Kişi başına milli gelirimiz 10 bin doları aştı ve orada bir şeyler olmaya başladı. Niye? Çünkü, birileri adeta böyle gelip bileklerinize zincirli kulp takıyor, orada sizi olduğunuz yerde patinaja mahkûm ediyor. E şimdi burada eğer sistem rahat çalışırsa, karar alma süreci hızlanırsa ben inanıyorum ki 2023 hedeflerini yakalama yolunda çok daha süratli gideriz.

        Şu anda benim önüme gelen bazı bilgi notları var. Bazı işadamlarımız dert yanıyor. Niye? Adam yatırım yapacak ama kuvvetler ayrılığındaki kargaşadan dolayı yargı tarafından önü kesilmiş. 200, 250, 500 milyon dolarlık yatırımlardan bahsediyoruz. İşte hep söylüyorum, örnek olarak veriyorum. Somut olarak Galataport meselesi...

        Seçim arifesinde adeta şöyle bir kampanya başladı: “HDP barajı geçmeli, Erdoğan’ın başkanlık hayali bitmeli.” Buna bazı çevreler tarafından da destek veriliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Başkanlık, benimle ilgili değil, ülkeyle ilgili bir mesele. Dikkat ederseniz ben ne dedim: “400 milletvekili verin ve yeni Anayasa’yı parlamento kendisi yapsın.” Bazı partiler bundan rahatsız oluyor. Halbuki hiç rahatsız olmadan, “Cumhurbaşkanı kendi kanaatini söylüyor” diyebilirler. Ben parti ismi vermiyorum. Burada 367’ye ihtiyaç var. 367’nin biraz üstü de olabilir... O nedenle ben 400 olarak dile getiriyorum. Yeter ki yeni Anayasa’ya inanmış bir parlamento oluşsun. Derdimiz bu. Bu olmuyor. O zaman referandumu parlamentodan çıkarabilecek bir sayı olsun. Çünkü ben iki tane referandumu yaşamış bir iktidarın başıydım. Yine Cumhurbaşkanlığı meselesinde parlamento içinde Cumhurbaşkanı seçimini engellemek için ellerinden geleni yaptılar. Biz de o zaman bu işi millete götürmenin yolunu aradık. Ne oldu? Gittik millete o zaman, yüzde 69 verdi. Ardından ikincisi oldu. Yani, ilk referandumda demek ki bazı şeyleri eksik bırakmışız, yüzde 58’le de o referandumdan çıktık. Keşke şunları biz o zaman o paketin içerisine koymuş olsaydık, bugün hiç bunları tartışmıyor olurduk. Ama tabii bazı şeyler demek ki eksik olabiliyor.

        Tek başına iktidar olmak Türkiye’yi patinajdan kurtarmaya yetmiyor mu?

        Bizim bu seçime kadar hedefimiz (milli gelir) 15 bin doları yakalamaktı. Bunu yakalayamadık. Sistem sizi ciddi manada engelliyor. Bunun içinde faiz politikaları var, özellikle finans sektöründeki yaklaşım tarzları var. Bakıyorsunuz işte kredi olaylarında bankaların ciddi manada girişimcileri sıkıştırma süreçleri var. Şimdi onların bu tür adımları atarken karşısında dik durabilecek bir idari yapının olması lazım.

        "BENİM ÇALIŞMALARIM 7 HAZİRAN'A ENDEKSLİ DEĞİL, DEVAM ETTİRECEĞİM"

        Başkanlık sistemi olursa, kontrol mekanizmaları nasıl çalışacak? Kafanızdaki başkanlık modelinde nasıl bir Meclis düşünülüyor?

        Parlamento elbette denetler. Şu anda Amerika’da iki kamaralı bir yapı var. Orada 2 yılda bir değişen sistem olmamış olsa, Sayın Obama çok daha rahat sürecini devam ettirebilirdi. Ama ne oldu? 2 yılda bir yarısı değişiyor. Değişince de mesela Cumhuriyetçiler çoğunluğu elde edip Obama’yı karar çıkaramaz duruma getiriyor. Bu da istikrar ve güveni zaafa uğratır. Görüldüğü gibi oradaki sistemin de sıkıntıları var. Parlamentoda çoğunluk sizin yanınızda değilse, her zaman önünüze engeller gelebilir. Nitekim Türkiye’de parlamenter sistem olarak, bizim 330’u aşan milletvekiline sahip olduğumuz dönemler oldu. Peki rahat çalışabildik mi? Çalışamadık. Şu anda parlamentoda en düşük olunan dönem, 311-312... Bazı kanunların çıkarılması sırasında olanları gördük. Başkanlık sisteminde yasama, yürütme, yargı, bunlar tamamen birbirinden ayrılıyor. Bunlar tamamen birbirinden ayrıldığı için de denetim noktasında en ufak bir zaaf yok.

        Geçen hafta Genelkurmay Başkanlığı’nda askerin içindeki paralel yapıyla ilgili bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmadan size gelen herhangi bir bilgi var mı? YAŞ’a kadar bu soruşturmanın tamamlanabileceğini öngörüyor musunuz?

        Bunun bir takvimi olmaz. Ama bu bir şeyi gösterir. Genelkurmay bu konuda ne kadar hassas; bunu görüyoruz.

        Seçim sürecinde seyahat programınız var mı? Yoksa vardı da iptal edilmesi mi söz konusu?

        Benim çalışmalarım 7 Haziran’a endeksli değil. Çalışmalarımı devam ettireceğim. Toplu açılışlar yapıyoruz, gündemde olan konuları değerlendiriyoruz. Türkiye’nin değişik yerlerini dolaşacağım. 25-30 toplantı yaparım sanıyorum.

        Paralel yapının Kazakistan’da 32 okulunun eğitim verdiği söylendi bize. Bu konuda Nazarbayev’le aranızda bir görüşme geçti mi? Bu okulların devri, kapatılması gibi konular da gündeme geldi mi?

        Söz konusu okulların 28-29 tanesini Kazak devletine devretmişler. Devir olmuş ama burada yüzde 10-15 yine kendi öğretmenleri veya kendi görevlileri var. Geri kalanların Kazak öğretmenler oldukları, ancak Kazak öğretmenlerin de tabii onlarla muhabbeti olanlardan teşekkül ettiği ortada. Bunların tamamını kendisiyle paylaştım. “Tablo budur. Bunlar Kazak devletine okulları devretti diye sizi aldatmasınlar” dedim. Hazırladığımız detaylı bir bilgi notunu da ilettik. Meselenin takipçisiyiz..

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa