Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Siyaseti bırakıyor mu?

        B.PAMİR : İyi akşamlar Söz Sende’ye hoş geldiniz.Bugün yanımda değerli bir konuğum var Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu.Hoşgeldiniz efendim.

        M.BAŞESGİĞLU : Teşekkür ederim.Hoşbulduk.

        B.PAMİR : Siz lisanslı futbolcuysunuz değil mi?

        M.BAŞESGİOĞLU : Evet lisanslı futbolcuyum.Uzun yıllar çok futbol oynadım.

        B.PAMİR : Hangi görevde?

        M.BAŞESGİOĞLU : Valla değişik.İlk önce defansta başladım sonra orta saha sonra forvet oynadım.

        B.PAMİR : Peki nereden? Aslında Türk erkeklerine bu sorulmaz değil mi? Her erkeğin içinde bu vardır ama size ailede bir merak mı? Nereden gelen bir merak bu?

        M.BAŞESGİOĞLU : Ailemde öyle çok profesyonel anlamda spor yapan kimse yoktu. Ama bizim yetiştiğimiz dönemlerde spor bilhassa futbol çok egemendi.Çocuklar o zamanın Fenerbahçe,Beşiktaş,Galatasaray veyahutta Milli Takım'ın futbolcularının isimlerini ezbere bilirlerdi.Sadece bizim milli takımımızın değil Brezilya'yıda mesela ezbere bilirlerdi.Felek sporu talih orta diye başlayan tekerlemeler vardı.

        B.PAMİR : Tekerlemeler vardı değil mi?

        M.BAŞESGİOĞLU : Ki iletişim ve medya bu kadar yaygın değildi..Yani özellikle görsellik bu kadar yaygın değil sadece radyodan o zamanın gençlerine bir iletişim vardı. Ama lokal olarak mahalli takımlar ..

        B.PAMİR : Sizde çok düşkündünüz değil mi?

        M.BAŞESGİOĞLU : Düşkündük, düşkündük dolayısıyla öyle bir şeyimiz oldu uzun yıllar oynadım. Antrenörlük yaptım. Amatör klübümüz vardı çalışırdık.Üniversite yıllarında oynadım.İstanbul Üniversitesi'nde üniversite takımında oynadım.

        B.PAMİR :Merak ediyorum. Niye oraya doğru bir kariyer olmadı. Yani aslında birşey hazırladık sizi tanıtan ama size sormak istiyorum. Tabiki siyaset ağır bastı anladığım kadarıyla da. Nasıl olduda futboldan bu kadar uzaklaşıldı?

        M.BAŞESGİOĞLU :Bu aslında Türk sporunu en temel sorusu.Yani kitabın ortasından bir soru bu.Niye spora devam etmediniz? Evet siyasetten önce istikbal kaygısı vardı.Yani üniversitede okuyabilmek için sporu bir anlamda geri bırakmanız gerekiyordu.Ya üniversiteye devam edecektiniz veyahutta spora devam edecektiniz. O günün şartları içerisinde sporun bu kadar garantisi yoktu.Şu an ki çocuklar çok şanslı. Tesisler bu kadar güzel değildi.Bu kadar çok klüp yoktu. Alt yapı olayı yoktu. Şansınız çok azdı.Şimdi ki çocukları ben çok şanslı buluyorum. Sonra sadece futbol değil.Basketbolda da, voleybolda da diğer branşlardada Türkiyede..

        B.PAMİR :Siz voleybol da oyndadınız.

        M.BAŞESGİOĞLU : Voleybol da oynadım.

        B.PAMİR : Hatta orada da iddialıydınız diye hatırlıyorum değil mi?

        M.BAŞESGİOĞLU : Evet voleybol da oynadım.Yani ben atletizm de yaptım. Koştum.Yarışmalarada katıldım.Elverdiğince sporun bütün branşlarında kendimi denedim.

        B.PAMİR : Peki bugün dönüp baktığınızda eğer maddi imkanlar el verse futbolda devam eder miydiniz?

        M.BAŞESGİOĞLU :Şimdi açıkcası ben mütevaziliği bir kenara bırakırsam futboldan ekmek yiyebilecek bir kabiliyetim, potansiyelim vardı. Bunu hakikaten bugün bile futboldan anlayanlar, zaman zaman oynuyoruz meclis takımında filanda oynuyoruz. Yani bu bir kabiliyet, yetenek yani bunu uzmanları bilirler bugünün şartları içinde ben gerçekten birinci lig takımlarında futbol oynayabilecek bir kabiliyetim vardı. Ama istikbal endişesi bizi bizi futbolda durmamızı gerektirdi.Üniversiteye devam ettim.Ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirerek başka bir alanda devam ettim. Ama yine futboldan kopmadan. Spordan kopmadan böyle devam ettik.

        B.PAMİR : Hakikaten siz çok önemli bakanlıklar yaptınız. Özellikle 28 Şubat İçişleri bakanlığı ateşten gömlekti herhalde diye düşünüyorum.

        M.BAŞESGİOĞLU : Çok zor bir dönemdi. 28 Şubatta İçişleri Bakanı olmak hakikaten zordu. Benimde ilk bakanlık deneyimimdi. 41 yaşında filandım o zaman. Çok uzun olduğu için siyasi yaşantımız biraz böyle mesafeler açık oluyor. Ama şunu söyleyeyim ben 13 ay içişleri bakanlığı yaptım. Bunu hakkıyla yaptığıma inanıyorum. Bugün kendi kendimi sorguladığım zaman gerçekten o günün şartları içinde böyle bir rüzgara kapılıp bir sürü tahribat yapmakta mümkündü.

        B.PAMİR : Evet herkes hesaplaşmaya girişti o devirde değil mi?

        M.BAŞESGİOĞLU : Belli bir kampın adamı olmak gibi, hiçbirşeye girmedim. Bildiğim neyse onu yaptım. Ve bugün geldiğim noktada gerçekten belli bir taraf olarak ayırmak pek doğru değil ama her iki kesimde benim yapmış olduğum o görev pozisyonunun hakkını tesli ediyolar.

        B.PAMİR : O yüzden uzlaşmacı tavır dedik bizde.

        M.BAŞESGİOĞLU : Doğru bildikleriniz yaparsanız konjon ktüre göre davranmazsanız üç sene,beş sene, on sene sonra o işin haklı olduğunu, sizin haklı olduğunuzu herkes teslim ediyor. Yani 28 Şubatrta biz yeraltı dünyasına karşı çok büyük bir savaş verdik . Türkiyede organize suç örgütü kalmadı. Teröre çok önemli darbeler vuruldu. Bunun dışında toplumsal uzlaşma açısından işte cami eylemleri oluyordu, diğer eylemler oluyordu. Ama 13 ay sonunda belli bir noktaya geldik. O toz duman yerli yerine oturdu.

        B.PAMİR : Hiç keşke dediğiniz bölümler var mı kendinize dair?

        M.BAŞESGİOĞLU : İç işleri bakanlığıyla ilgili mi?

        B.PAMİR : İç işleri bakanlığıyla sizin kendinizle alakalı. Hani hep hesaplaşmalara girişiyor insanlar diyoruz ya dönemsel hani sizin keşkeleriniz var mı?

        M.BAŞESGİOĞLU :Yok. Ben yani öyle pişmalık duyduğum siyasi hayatımda genele baktığımda pişmanlık duyduğum veyahutta şunu şöyle yapsaydım dediğim, kaçırdığım bir fırsat yok. Daha doğrusu siyasetin birazda kaderle ilgili olduğuna inanıyorum.

        B.PAMİR : Gerçekten mi?

        M.BAŞESGİOĞLU :Ben başlangıçta hiç siyaseti düşünen biri değildim.

        B.PAMİR :Evet.Yani..

        M.BAŞESGİOĞLU :Belki o bölümde anlatılmıştır size. 1987 yılında ben Anavatan Partisi il ikinci başkanıydım .Hiç adaylığı düşünmüyordum. Aday olmadım. Listeler açıklandı. İki üç gün seçim gezisi oldu. Sonra Anayasa Mahkemesi genel seçimleri iptal etti. Seçim yirmi gün geriye kaldı. Kastamonuda ön seçim yapılacak dendi. Delegelerden tabandan büyük bir istek, arzu neden aday olmuyorsun, olmuyorsun? Baktık k;i bu dalganın önünde durmak mümkün değil. Ben avukatlık yapıyordum avukatlığı da çok seviyordum. Doyamadığım işlerden biri belki avukatlıktır.

        -MURAT BAŞESGİOĞLU SİYASETİ BIRAKIYOR MU?-

        B.PAMİR : Hep içinizde kalan birşeyler var yani.

        M.BAŞESGİOĞLU : Sekiz yıllık serbest avukatlık yaptım. O doyamadığım bir meslek arzusudur. Şimdi küçük oğlum avukat oldu inşallah siyasetten emekli olursak onunla beraber..

        B.PAMİR : Nereye gidiyorsunuz, nereye? Öyle var mı bir emeklilik fikri falan?

        M.BAŞESGİOĞLU :Uzun oldu epeyce yani Türk siyasetinin şartlarına göre 21 yıla dayandık. Ama şunu açıkça söyleyeyim bu 21 yıl hakikaten benim ayakta durabildiğim yıkılmadığım, yanımızda olan karşımızda olan herkesin bizim hakkımızı teslim ettiği..

        B.PAMİR :Hakikaten sanki son durak bu bakanlık gibi konuşuyorsununuz . Öyle midir gerçekten?

        M.BAŞESGİOĞLU :Uzun oldu diyorum ben yani artık çünkü siyaset özel hayata zaman ayırmaya imkan vermeyen böyle biraz sert, disiplinli bir meslek. Yani kendisine rakip istemiyor.

        B.PAMİR :Sadece bunlardan ötürümü yoksa siz bu 21 yılda o kadar çok şey gördünüz ki, 28 Şubat’ı falanda yaşayan bir isimsiniz hani ben bu filmi daha önce görmüştüm şeylerini, tekrar tekrar gördüğünüz için mi yoksa bu bıkkınlık? Biraz bıkkın gibi hissettim.

        M.BAŞESGİOĞLU : Şimdi açık konuşmak lazım Türkiyede siyaset çok zor bir iştir. Yani yıpratıcı bir şeydir. Malesef Türkiyede belli standartların altında yapılıyor ne yazıkki. Onun için Türkiyede siyasette aykta kalabilmek düşündüğünüz doğruları anlatabilmek zor bir iş. Malesef birbirimiz dinleme, anlama, hoşgörü konusunda çok cimriyiz. Yani kafadan birisi bir şey söylediği zaman bunun bize ters geldiği konusunda bir ön yargımız var. Türk siyaseti bu ön yargılarını yıkamadığı sürece makulde buluşması uzlaşmasıda malesef zor oluyor. Sistem sanki çatışma üzerine kurulmuş. Uzlaşma hep ikinci planda.

        B.PAMİR :Hala daha öyle baksanıza gündemimize.

        M.BAŞESGİOĞLU :Malesef, malesef. Ama bu çok sağlıklı bir gelişme değil. Bundan üretim çıkmaz. Bundan topluma, toplumun geleceğine yönelik, yeni nesillere üretebileceğimiz projeler çıkmaz. Hızla Türk siyasetinin bu gergin ortamdan kurtulması lazım, ortak akıl dediğimiz şeyde buluşması lazım.

        B.PAMİR : Peki size çok uzun dedirten bunlar mı birazcık

        M.BAŞESGİOĞLU : Yani hakikaten insan yoruluyor. Yani çok özverili bir hayat. Çok dikkat etmeniz lazım bütün gözler üzerinizde yani bazen sade vatandaş olmayı o kadar özlüyorsunuz ki.

        B.PAMİR : En çok neyi özlediniz?

        M.BAŞESGİOĞLU : Kızılay’a çıkıp dolaşmayı. Bütün nazarlardan uzak rahat dolaşabilmeyi, sinemaya gidebilmeyi, tiyatroya gidebilmeyi, pazara gidip alışveriş yapmayı insanın biraz da kendi özgürlük..

        B.PAMİR : Ama biliyorsunuz sonuçta yani bu görevi bırakıp, siyaseti bıraksanız bile öyle yine..

        M.BAŞESGİOĞLU : Artık benim geriye dönüş şansım yok. Ben emekli de olsam siyasetin emeklisi de olsam dediğiniz çok doğru bir sürü tanıdıklarım var...

        B.PAMİR : Bir de sevilen hakikaten sevilen bir simasınız dolayısı ile, demin dediğiniz her kesimden kucaklanan bir simasınız dolayısı ile sizin pek rahat nefes almanız mümkün değil diye düşünüyorum.

        M.BAŞESGİOĞLU : Çok dostumuz var çok tanıdığımız var ama dediğimiz gibi artık öyle geriye dönüp sessiz sakin bir hayat yaşama imkanımız yok. Bizim yok.

        B.PAMİR : Peki sizin gibi deneyimli politikacılar kendi partilerinde olsun daha çok dostlarınız var başka partilerden muhtemelen. Hani bir dakika ya bu kadar kavga gürültü geçmişte yaramadı şimdi de yaramaz demiyor musunuz mesela?

        M.BAŞESGİOĞLU : Mutlaka bunlar söyleniyor. Söylenmesi gerekn platformlarda bunlar söyleniyor.

        B.PAMİR : Yani zamanında ANAP ile DYP arasında yaşanandı şimdi de CHP ile AK PARTİ arasında yaşanıyor.

        M.BAŞESGİOĞLU : Bunlar mutlkaka söyleniyor ama işte siyasetin çok hızlı bir volume var bizim Türkiye’de. Yani böyle çok tartışmaların yaşanması gerekiyor. Bazen bunu taban öyle isteniyor deniliyor ama yani...

        B.PAMİR : Doğru mudur taban ister mi bunu ?

        M.BAŞESGİOĞLU : Ben buna inanmıyorum. Türk toplumu böyle kavgacı, ayrışmacı bir politikayı benimsemez, tasvip etmez. Toplumumuz her zaman makul de buluşan bir toplumdur. Yani Türk siyasetinden beklenen iktidar olsun muhalefet olsun yani pozitif geleceğe dönük projeler üretmesi herkesin paylaşabileceği, herkesin anlayabileceği pozitif projeler üretmesi. Yoksa yani negatif ve yahutta olumsuz muhalefetle hem kendi siyasal görüşüne, partisine ve Türkiye’ye faydalı olmak pek mümkün değil. Keşke bu noktaya bizim siyasetimiz gelebilse.Tamam iktidar bir şey yapar eksik yapar onun doğrusunu toplumun önüne koymak iktidara da bu yönde yardımcı olmak da siyasetin bir artısıdır. O partiye de puan kazandıracak bir şeydir ama maalesef bizim demokrasiye ilk geçtiğimiz yıllardan itibaren bizim siyasetimiz böyle olumsuz bir kurgu üzerine kurulmuş. Yani siyah ve beyaz ikilemi üzerine kurulmuş .

        B.PAMİR : Ortası yok değil mi?

        M.BAŞESGİOĞLU : Onun mirası hala devam ediyor. Gerçi eskiye nazaran biraz yumuşadı siyasetimiz. Şu günlerde ki tartışmalara siz bakmayın .

        B.PAMİR : Başbakanın söylemlerini bile görüyorsunuz yani değil mi? Sayın Deniz Baykal’ın, Sayın Erdoğan’ın söylemleri çok sert hakikaten.

        M.BAŞESGİOĞLU : O zaman zaman yükseliyor ama yani işte 50-60-70 -12 Eylül siyasetine baktığınız zaman yine Türk siyasetinin belli bir standarta...

        B.PAMİR : Kısmen daha yumuşak diyorsunuz..

        M.BAŞESGİOĞLU : İnşallah temennimiz daha böyle ülke meselesi etrafında birleşebilen bir siyaset anlayışı Türkiye’ye hakim olsun.

        B.PAMİR : Peki tabi konumuz spor dedik nerelere geldik. Biz şimdi size bir süprizimiz var. Spor alanında önemli isimlere size soru sormalarını söyledik. O sorulara bir bakalım isterseniz beraber sonra siz cevaplarsınız diye düşünüyorum.

        M.BAŞESGİOĞLU : Eminim çok zor sorular gelecek

        B.PAMİR : Fena değil sorular. Bayağı güzel sorular sormuşlar. Ne diyorsunuz efendim önce stadlar ile ilgili biliyorsunuz sayın Denizli’nin de sorusu oldu ?

        M.BAŞESGİOĞLU : Öncelikle çok teşekkür ederim. Her biri Türk sporuna değerli katkıları olan spor adamları. Halen oynayanlar var, hocalarımız var. Onlar bizim zenginliklerimiz. Tabii spor çok geniş sorunlarımızdan ..İsterseniz genelden gidip böyle özele doğru da inmeye çalışalım.Ne yapmaya çalışıyoruz?yapmak istediğimiz şu ,bir kere sporun insan sağlığı açısından,toplum eğitimi açısından öenmini yaygınlaştırmamız lazım.Maalesef bu anlamda biraz geriyiz.spor kültürünün yaygınlaşması konusunda sorunlarımız var.Bu konuda hem coğrafi olarak hem de nüfus komposizyonumuza göre herkesin spor yapması gerek bir kültürü yaygınlaştırmamız lazım.

        B.PAMİR : Bir de spor eşittir futbol gibi bir şey var galiba değil mi Türkiye’de?

        M.BAŞESGİOĞLU : Bu maalesef doğru olmasa da Türkiye’de bir realite. Çok baskın çok egemen. Futbol değişmeyen bir imparatorluk diye ifade ediyorlar ama buna rağmen yeni branşlarında ivme kazandığını görüyoruz. Mesela basketbol. Ki çocuklarımız çok başarılı oldu 2009 Avrupa şampiyonasına katılacaklar. Voleybol, geleneksel sporlarımız ama hala futbol ekonomisiyle, diğer yan ürünleri ile hala birinciliğini devam ettiriyor. Bütün dünyada da en azından birçok ülkede bu şekilde. Şimdi bu performans sporları tabi bir de yani sağlık için eğitim için sporu okullardan başlamak üzere topluma..

        B.PAMİR : Gündelik hayata sokmak değil mi?

        M.BAŞESGİOĞLU : Yaygınlaştırmamız lazım buna ihtiyaçımız var. Bunun için tabii tesisler son derece önemli. Tesisler olmazsa insanları nerede yürüteceksiniz, nerede koşturacaksınız?

        B.PAMİR : Evet bir soruda alt yapı ile alakalı ..

        M.BAŞESGİOĞLU : Evet çocuklar nerede spor yapacak? Bunda da maalesef yeterince tesisleşme konusunda açığımızı kapattığımızı söyleyemiyoruz yani uçakta giderken şehirlerimize baktığımız zaman futbol sahalarını, yeşil sahaların çok az olduğunu görüyoruz. Onun içinde şu anda spor alanı olarak ayrılmış bir santimetrekareyi bile biz büyük bir mücadele içerisindeyiz. Yerel yönetimlere bunun hassasiyetini anlatıyoruz. Çünkü bu alanları kaybettiğiniz zaman bir daha geri dönüşü mümkün değil, yapılaşmaya gittiği zaman. Bu son derece önemli. Stadyumlar la iligili bir soru var. Evet yani artık günümüzde modern çağdaş, insanların bir konfor içerisinde müsabaka izleyebileceği stadlara ihtiyaç var. Dünya sporu buna doğru gidiyor.Ve çok fonksiyonlu stadlar.Şu anda işte Fenerbahçe stadı bu standartalar uygun bir stadımız. Galatasaray’a yeni bir satd yapılıyor. Antalya'da bir stadımız var. Bunlarla birlikte Konya'da, Gaziantep'te,Kayseri'de özellikle Süper Lig takımlarının bulunduğu illerimizde bu stad yenileme prıjemiz var. Biz mevcut stadlarımızı veriyoruz. Arsamızı veriyoruz onun karşılığında tesis yapılıyor ve o şehre yeni bir çok fonksiyonlu stadlar yapılıyor. Bunlar çok fazla paraya mal olan stadlar. Bunların işletmesi son derece önemli. Yılda düşünün onbeş yirmi gün bilemediniz otuz gün sadece maç oynanan ve yılın 300 günü boş atıl kapasite olan bir işletmeye kimse para yatırmaz. Ve bu ülke kaynakları açısından da son derece ekonomik olmayan bir yatırım. Onun için stadlarımıza çok fonksiyon vermek zorundayız. Ne olması lazım en basiti orda restoranların olması lazım, fuarlar olması lazım, sosyal alanlar olması lazım. İnsanların yaşam alanlarını bizim orada zenginleştirmemiz lazım ki futbol müsabakaları dışında haftanın diğer günlerinde de burda insanlar ihtiyaçlarını giderebilsinler.

        B.PAMİR : İşletme çok önemli değilmi?

        M.BAŞESGİOĞLU :Evet. Ben mesela İngiltere'ye gittiğimde orada, her yerde gittiğimde önce stadları geziyorum. Diyor ki; oranın yöneticisi biz 365 gün stadı nasıl açık tutarız bunun hesabını yapıyoruz. Bizimde stadlarımız inşallah..

        B.PAMİR :Hazır bundan bahsetmişken birde Formula'yla ilgili bir soru vardı. Ona bağlantılı diye düşünüyorum.

        M.BAŞESGİOĞLU :Tabii Formula tamamen benim bakanlığımın yatırım alanı içerisinde olan bir şey değil.Ticaret odası işte TOBB İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ortak bir konsorsiyum. Yani oranın genişlemesini, alt yapı konusundaki eksikliklerinin giderilmesini biz destekleriz. Üzerimize düşen bir şey varsa yaparız. Çünkü Formula 1 gerçekten İstanbul'a ve Türkiye'ye çok büyük bir prestijler sağlayan, ekonomik gelir sağlayan dünyanın önemli organizasyonlarından biri bunun sağlıklı bir şekilde yürütülmesi elbette Türk sporu için çok önemli katkılar sağlayacak diye düşünüyorum.

        B.PAMİR :Halil Mutlu’nun bir sorusu vardı. Yarışamıyorum diyor.

        M.BAŞESGİOĞLU :Şimdi Halil tabii bizim çok önemli bir sporcumuz, olimpiyat sporcumuz. Gönlümüz isterdi ki; Pekin'e de Halil’i bu kez götürebilelim. Ama geldi durumunu paylaştı bizde mazur gördük. Dolayısıyla olimpiyatlara bu kez katılamadı. Yazılı bir müracaatı da var bakalım onu bir inceleyeceğiz. Halter Federasyonu yönetimine aday olmak istiyor. Geçmişte dopingten aldığı bir cezanın affedilmesi konusunda bir talebi var. Bunu mevcut mevzuat içerisinde ve genel objektif kriterlerde bir değerlendireceğiz. Olabilir mi olamaz mı diye. Şimdi birşey söyelemek için daha erken.

        B.PAMİR : Yanlış mı olur?

        M.BAŞESGİOĞLU: Evet.

        B.PAMİR : Peki hazır olimpiyatlardan açılmışken şimdi olimpiyatlar başarısız mı geçti başarılı mıydı sizce?

        M.BAŞESGİOĞLU : Evet. Şimdi tabii bu bakış açısına bağlı veyahutta şeye bağlı ama şöyle dersek yetmiş milyonluk bir ülkenin hem olimpiyata gönderdiği sporcu sayısı itibariyle ki altmış sekiz sporcuyla biz katılabildik. Bir de almış olduğu madalyalarla kıyaslarsanız bu başarılı bir olimpiyat geçirdik anlamına gelmez.

        B.PAMİR : Siz daha çok madalya mı bekliyordunuz? Kişisel olarak soruyorum.

        M.BAŞESGİOĞLU: Yani benim tabi beklentim şey bikere katılan sporcu Sayısını çok fazla olması lazım.

        B.PAMİR :Daha fazla olması lazım.

        M.BAŞESGİOĞLU :Nüfusu bizden az olan ülkeler bile daha çok sayıyla katılıyorlar. Ve takım sporlarında katılıyorlar.Biz malesef yıllardır takım sporunda olimpiyatlara katılamıyoruz. Şimdi tabi bu olimpiyatın başarısının ve başarısızlığının en az on sene geriye gider.Yani bir olimpiyat sporcusu yetiştirebilmek için yani bu gün başlasanız bunun meyvesini verebilmesi için on sene geçmesi lazım.Ama nüfusumuza ve Türkiyede spora verilen öneme göre bu olimpiyat bizim açımızdan başarılı geçmemiştir.Burda sporcularımızı,spor yöneticilerimiz suçlamak gibi kolaycılığıda kaçmak istemiyorum.Bu ülkenin insan yetiştirme politikasıyla ilgili bir mevzudur. Yani o havuzda belli kriterlerde,eğer sizin fizikçiniz,kimyacınız,şairiniz,romancınız yetişiyorda sporcu yetişmiyorsa ozaman spor da bir sorun vardır.

        B.PAMİR : Katılıyorum ama bir taraftanda devşirme sporcular çok fazla alınıyor.

        M.BAŞESGİOĞLU: Aksine ben şunuda söyeleyeyim izninizle Türkiyeyi uluslar arası camiada yinede en çok temsil eden,en çok göğsünü kabartan spordur.Yani bugün hangi ülkeye giderseniz gidin bizim takımlarımızın isimleri söylenir.Futbolcularımızın isimleri söylenir.Olimpiyuat şampiyonlarımızn isimleri söylenir.Keşke başka branşlarda da uluslar arası arenada bu şekilde insanlarımız başarılı olabilse.Yani bu ülkenin insan yetiştirme felsefesinde bir problem var.Bunu bütün açıkyürekliliğiyle görmemiz lazım.Dahada ileriye gideyim ben mesela bizim milli takımımızda top koşturan futbolcuların büyük çocunluğu Almanyada yetişen çocuklardandır.Şimdi iki milyon Almanyada Türk vatandaşı var milli takıma altı kişi ordan giriyor.Yetmiş milyon burdayız beş kişide burdan giriyor.Tamam mı?Yani bu tamamiyle bilimsel,çağdaş sporcu yetiştirme veyahutta insan yetiştirme meselesi ile ilgilidir.Bizimde gelmemiz gereken veyahutta başlangıç yapmamız gereken nokta iyi sporcu yetiştirme noktasıdır.

        B.PAMİR : Olimpiyatları konuşuyorduk Ne kadar öenmli olduğunu sporun Türkiyeyi bir anlamda temsil etme anlamında olduğunu konuşuyorduk.Ben kamuoyunu çok meşgul eden devşirme sporcuları sormuştum Size özellikle olimpiyatlar için.Ne düşünüyorsunuz o konuda onalarada büyük paralar verilerek getirtiliyor çünkü.

        M.BAŞESGİOĞLU : Şimdi tabi samimi olarak gönlümden geçen şu;Bütün branşlarda alt yapıdan başlayarak bizim çocuklarımız yetişsin uluslar arası arenadada ay yıldızlı formayla,bayrağımızla bizi temsil etsinler.Şimdi belki bütün uluslar bunu bu şekilde isteyebilirler.Hayal edebilirler.Ama sporun bulunduğu bir gerçek var.Bu yabancı sporcu bütün ulusların spor dünyasına girmiş.Mesela Pekinde masa tenisinde aşağı yukarı Çinliler kendi aralarında yarıştılar.

        B.PAMİR :Evet bizim adımızada onlar,Çinliler yani yarıştı.

        M.BAŞESGİOĞLU: Çeçenli güreşçiler onyedi ülkenin takımında güreşiyorlar.

        B.PAMİR :Bize altın madalyayı getiren bir Çeçendi ve orada hemen parantez açıcam.İstiklal Marşını bile söyleyemedi.Mesela siz ne hissettiniz merak ediyorum.

        M.BAŞESGİOĞLU: Şimdi tabi bunu öğretmek lazım.Şuraya geliyoruz bu yabancı sporcu gerçeğini tamamen reddetmek mümkün değil.Reddederseniz diğer rakip ülkeler karşısında dezavantajlı duruma düşersiniz.Çünkü onlar bu ensturmanı kullanıyorlar.Siz kullanmadığınız zaman onlardan geri kalırsınız.Yapacağımız ne gayet basit. Yapacağımız şudur.Yabancı sporcuyu alırken bikere bazı standartlara dikkat edeceğiz. İşte diyelim bayrak,İstiklal Marşı söylemesi.Yni bu insan çok küçük yaşlarda Türkiyeye gelirse Türk kültürünü benimser.İstiklal Maşını bizim gibi söyleyebilir.Yarışı bitirdiği zaman Türk bayrağı nerde diye dönüp Türk bayrağımızı arayabilir.İşte Elvan onbeş yaşında gelmiş kızcağız Türkiyeye ben Türk kızıyım diyor yüreklerini parçalıyor. Onun için bir yabancı sporcu alırken yaşına dikkat edeceğiz.Yani öyle yaşı ilerlemiş artık sporcu performansıda iyi olmayacak,bir yarışma için bir sporcu getirmememiz lazım bir.İkincisi belki o ülkenin bulunduğu ülkenin milli takımında uluslar arası yarışmalarda yarışmış olması gibi bir standart arayacağız.Velhasıl yabancı sporcu getirirken Türk kültürünü benimseme başta olmak üzere bazı standartlar ortaya koyacağız.Herkes bu standartlara göre klupler,milli takımlar,federasyonlar..

        B.PAMİR :Ozaman aslında bu olimpiyatlarda o anlamda biraz başarısız olundu.Çünkü çok büyük paralar harcandı.Yabancılar bizim adımıza girdi.Bunların içinde Çinlilerde var ve madalya gelmedi.Demekki ozaman boşuna getirildi bazıları.

        M.BAŞESGİOĞLU: Malesef.Şimdi tabi bu konuda ben açıkcası frene bastım.Yani hala masamın üzerinde birçok yabacının vatandaşlık belgesi durur.İmzalamadım.Dediğiniz gibi..

        B.PAMİR : Mevcut şu anda bizim adımıza?

        M.BAŞESGİOĞLU: Mevcut.Dediğiniz gibi bu çocuk şampiyon olacak madalya alacak Talepleriylede bunlar geldiler ama dediğim gibi burda seçici olmamız lazım.Yabancı sporcuları ülkemize kazandırırken bazı kıstaslara dikkat etmemiz lazım.

        B.PAMİR : Madalya alanları mı imzaladınız?

        M.BAŞESGİOĞLI : Yok yeni vatandaş olmak isteyenler var.

        B.PAMİR :Bizim adımıza olimpiyatlara gitmiş olan.

        M.BAŞESGİOĞLU : Olimpiyat veya uluslar arası müsabakada bizim takımlarımız adına yarışacak sporcular.Yüzücüler.Belki şunun söylemeyi unuttum.Bide Türkiyede ilerlememiş branşlar var veyahutta ilerletemediğimiz branşlar var.İşte üç tarafımız denizlerle çevrili diyoruz,yüzmede yokuz diyoruz .Atletizm de.Bunlar temel branşlar. Bunlarda olmadığımız sürece zaten madalyaların büyük çocunluğu atletizmden ve yüzmeden geliyor.Diğer branşlarda az bide bunlar temel branşlar.Bunlarda mutlaka bizim iyi yabancı hacaya ve sporcu ya ihtiyacımız var.

        -SÜREYYA AYHAN'IN DURUMU HAKKINDA HUKUKÇULAR UMUTLU DEĞİL-

        B.PAMİR :Burda ben Süreyya Ayhan ve Yücel Kop’u konuk ettim.Bir iki hafta önce.Çok ilginç bir şey söyledi Yücel Kop.Dediki :İlginç değil aslında herkesin bildiği.Özellikle olimpiyatlarda belli branşlarda sizn gibi,sizin söylediğiniz gibi madalya gelmezse çokta önemli değildir dedi.Yani hani güreş tamam çok güzel ama güreş olimpiyatların ana şeylerinden bir tanesi değildir.Katılır mısınız efendim buna?

        M.BAŞESGİOĞLU :Yani tabi ana branşlar dediğimiz atletizm yani olimpiyatlarında olimpik ruhu oluşturan ana branş orda alınan madalya,tabi diğerleri önemsiz demiyorum atletizm konusu önemli.Miktar olarakta fazla atletizmde verilen madalya sayısı. Ama altın altındır.

        B.PAMİR :Tabi kesinlikle bizimde başımızın üstündedir.Peki Süreyya Ayhan konusunda ne düşünnüyorsunuz?Ben kişisel olarak çok üzülüyorum.Buradada hatta geldi gözyaşlarını tutamadı.O bizim kızımız hakikatende.

        M.BAŞESGİOĞLU :Şimdi tabi yani hem kişisel olarak üzülüyoruz.Yani düşünün bir şampiyon çıkarmışsınız.Şu veya bu şekilde bu şampiyonluğu koruyamamışsınız ve birdahaki olimpiyatlara bu kızı,bu çocuğu getirememişsiniz.Yani işte bu demin söylemeye çalıştığım insan yetiştirme politikamızın aksak noktalarından biri.Şampiyon çıkarıyor bu ülke ama o şampiyonu birdahaki olimpiyatlara sağlıklı bir şekilde ulaştırabilmekte politikanın bir devamı.2004 olimpiyatlarında Atinada şampiyon olan çocuklar vardı.Ama bu olimpiyatlarda performansları malesef çok düşük oldu.

        B.PAMİR :Evet.

        M.BAŞESGİOĞLU: Burdada noksanımız var.Bir eksiğimiz var.Bütün bunları..

        B.PAMİR : Ne olacak Süreyya Ayhan’ın durumu?

        M.BAŞESGİOĞLU :Süreyya şimdi bir hukuki mücadele veriyor.En son CAS’a gitti. Türkiyedeki iç hukuk süreçlerini tükettikten sonra oraya gitti.İşte bizde o süreci dikkatle takip ediyoruz.

        B.PAMİR :Görüşüyorlar mı sizinle ya da siz eliniz üzerlerinde mi merak ediyorum?

        M.MAŞESGİOĞLU : Şimdi tabi bu kızımızın atletizme,Türk sporuna kazandırılması son derece önemli.Ama aldığımız bilgiler kendisine verilen tabi yanlışta yönlendirmek istamem ama uluslararası hukukçular fazla umutvar değiller bu konuda açıkcası.

        B.PAMİR : Öyle mi?

        M.BAŞESGİOĞLU : Evet.Keşke CAS tan,uluslararası spor mahkemesinde lehine bir sonuç çıksın.Bunu Temenni ederiz.Ama bu tür örneklerin çoğalmaması için hepimizin çıkaracağı dersler var.Spor adamlarımızın.

        B.PAMİR :Peki demin sorulardan bir taneside şuydu:Siyaset spor adamı ilişkisi bir düzene girmeli mi diyorlardı.

        M.BAŞESGİOĞLU : Şimdi tabi spor siyaset belki medya bunlar içiçe olan ve birbirinden ayrılması zor işler.Ama şunu gönül rahatlığıyla söyleyelim.Spor deyince gerçekten yani bundan bir prim almak adına değil yani sporu sevdikleri için bizim politikacılarımız,siyaset adamlarımız spora çok büyük destek veriyorlar.Mesela bizim bir kanunumuz meclise gelse hiç sağlanamayan uzlaşma çabucak sağlanıyor.

        B.PAMİR : Bu işin biraz pembe tarafı biliyorsunuz.

        M.BAŞESGİOĞLU : Bizim kanunlarımız çok çabuk bir şekilde geçiyor.Spor siyaset ilişkisi derken yani siyasetin sporun yönetimine müdahil olma konusunu derseniz o konudada siyasetçiye bence haksızlık etmemek lazım.Yani eğer sporun kendi dinamikleri bir şeyi olgunlaştırdıysa siyasetçi bunu artık geri döndüremez.Burda önemli olan spor adamlarımızın kendi mesleklerine,kendi geleceklerine,kendi kurumlarına sahip çıkmasıdır.

        B.PAMİR :Ama geçmişte neler yaşadık sizin bakanlığınız döneminde değil ama bakanlık federasyon çekişmeleri hatta başbakanın isminin karıştığı olaylar.Siz benden daha iyi bilirsiniz.

        M.BAŞESGİOĞLU :Olmaması lazım.Bunlardan ne siyasetçiye ne spora bence fayda var.Her ırmak kendi mecrağında akması lazım.Benim görebildiğim siyasetçinin spora destek olması lazım.Yönlendirmesi lazım.Elbette spor camiasıda siyasetin verdiği bu mesaiyi bu emeği takdir eder.

        B.PAMİR :Ne kadar var spor hükümet kanadında?Şöyle soracağım yani ne bileyim baknalar kurulu arasında maçlar kounuşuluyor mu mecliste?Biraz magazin boyutunu bize anlatır mısınız?

        M.BAŞESGİOĞLU:Şimdi tabi bence Türkiye bu anlamda şanslı sayın Cumhurbaşkanımızdan başlayalım.Spora çok ilgili,çok dikkatli,çok destek veriyor. Sayın Başbakanımız bizzat sporun içinden gelmiş.Yani hala futbol dediğiniz zaman Gözleri pırıl pırıl pırıldayan,heyecandan yerinden fırlayacak kadar tutkusu olan ve sporun ülkemizde gelişmesini çok arzulayan bir kişi.Bakanlarımızdan yani futbol oynamasalar bile taraftarlık konusunda bilhayli ileri dercede olan..

        B.PAMİR :Birbiriniz kızdırır mısınız?

        M.BAŞESGİOĞLU:Olanlar var tabi.Şimdi Pazartesi günü,resmi toplantı başlamadan önce maç,haftanın panaroması yapılır.İşte Fenerbahça galip geldi,şöyel oldu,Beşiktaşlılar böyle yaptı.

        B.PAMİR : Önce o bir konuşulur.

        M.BAŞESGİOĞLU: Tabi.Cemil Bey bu konuda bir önderlik yapar sayın Başbakan yardımcımız.

        B.PAMİR :O açar yani konuyu yani.

        M.BAŞESGİOĞLU : O iyi bir Fenerbahçelidir.Yani bir sohbet olur.

        B.PAMİR : Peki onu kızdırabileceke iyi Galatasaylı kimdir?Hani hep öyle olur ya o iş.

        M.BAŞESGİOĞLU :Kabinede Galatasaraylılar hep biraz sessiz.Beşiktaşlılar olarak bizler varız.

        B.PAMİR :Öyle mi?Hayret yani.Peki hazır bunlardan bahsetmişken bide milli takım olgusu var.Miili takım için sabırlı olmalıyız dediğinizi hatırlıyorum.Biz biraz sabırsızmıyız milletçe.Hemen hemen böyle bütün kupalr şeyler gelsin istiyoruz.

        M.BAŞESGİOĞLU : Çok doğru,çok doğru.Evet.Portekiz maçında ilk maç yenildik. Herşey bitti.Herşey bitti.Milli takımın geleceği bitti.Ben dedim ki hiç kimse endişeye kapılmasın.Biz millet olarak zorlukları başarmış bir ülkenin çocuklarıyız milli takım yoluna devam edecek dedim.Gerçekten çocuklar mucize yarattılar.Bence Avrupa şampiyonasında milli takımımızın sportif neticeleri olsun,saha dışındaki yansımaları olsun gerçekten devlet olarak,millet olarak imajımızda çok büyük pozitif etkiler yarattık.Yani bir kere ülke içerisinde çok ihtiyaç duyduğumuz bir anda bizim birbirimize sarılmamızı sağlayaca bir motivasyon sağladı.

        B.PAMİR :Çok doğru,çok doğru.

        M.BAŞESGİOĞLU:Futbolu anlasın anlamasın herkes televizyonda o ay yıldızlı formayla o çocukların başarısını alkışlamak için sıraya girdiler.Sokaklara döküldüler.

        B.PAMİR : Rahmetli Hasan Doğan ve eşinin o kucaklaşmaları gündemden hiç gitmedi ve hepimizin hakikaten içi sıcacık oldu.

        M.BAŞESGİOĞLU :O müthiş bir şey.Tabi rahmetli,eşi onlar aile olarak bütün benliği ile kendilerine futbola adamış insanlardı.Onikinci insan olarak,onikinci yürek olarak yani yürek olarak yüreğiyle adeta futbolcularla birlikte oda futbol oynuyordu.Ama işte aramızdan erken ayrıldı.Türk futboluna daha güzel şeyler yapacaktı.Bilhassa milli takım gerçekten bu ülkeye çok büyük hizmet etti.Onun için Fatih hocaya futbolculara çok teşekkür ediyoruz.İnşallah bu başarıları..

        -FATİH TERİM İÇİN BENİM DE BİRAZ FAZLA OLDU DEDİĞİM ANLAR OLUYOR-

        B.PAMİR :Şimdi birde bitmeyen Fatih Terimi harcama politikasıda var bu ülkede.Şimdi kızacak birileri bana ama yani hani oda belki renkli bir kişilik.Oda bir takım çıkışlarıda olan birisi ama sanki meyve veren ağaç taşlanır misali bir şey yapınca hemen üstüne mi gidiyoruz ya da Fatih hocada çok gereksiz çıkışlar mı yapıyor?Ne düşünüyorsunuz?

        M.BAŞESGİOĞLU :Şimdi tabi olayı o atmosfer içerisinde değerlendirmek lazım.Şimdi Fatih hocayı ben izliyorum.Fatih hoca gömleği terden sırıl sıklam olmuş,yetmiş milyonluk ülkenin yükünü omuzlarında hisseden bir teknik adam.Yani siz şimdi düşünebiliyormusunuz bir Çek maçında,bir Hırvatistan maçında onalr üzerindeki stresi yükü..

        B.PAMİR : Tabi canım bizde bile ekran başında oluyor.

        M.BAŞESGİOĞLU: İnsan kimyasını dayanamayacağı bir yük.Yani saniyeler,saliseler. Maçın bitmesine dakikalar kalmış.Takım malup.Ama ordan maçı döndürüyor bu teknik adam bu kadro.Hocanın yapısı itibariyle bazen benimde bazen ya hocam bu biraz fazla oldu dediğim anlar oluyor.

        B.PAMİR : Mutlaka.

        M.BAŞESGİOĞLU :Ama demin söylediğiniz nokta çok önemli biz biraz sabırsızız. Hoşgörü konusunda fazla cömert değiliz.İşte milli takım 2002 Dünya Kupasında. Ozamanda yazılıp çizildi.Avrupa şampiyonasındada yazıldı.İlk maç kaybediyorsunuz hemen Fatih Terim’e,futbolculara yükleniliyor.

        B.PAMİR :Peki burdan gelelim biraz spor medyasına.Ne düşünüyordunuz? Eleştiriler çok mu?Yani kantarın topuzu kaçıyor mu biraz?

        M.BAŞESGİOĞLU : Şimdi şöyle diyelim ben değişik banalıklarda görev yaptım.Her bakanlığın kendi camiası,kendi medyası vardır.Orayı izlerler.Ama spor medyası kadar işin sonucuna etki eden bir medya kesimi diğer sektörlerde yok.

        B.PAMİR :Birinci kuvvet yani.

        M.BAŞESGİOĞLU :Birinci kuvvet.Çok etkileyen,taraftarı tetikleyen,yönetimi etkileyen.

        B.PAMİR :Hem güzel hemde çok tehlikeli.

        M.BAŞESGİOĞLU :Evet.Onun için ben arkadaşlarla toplandığımız zaman siz bu işin asli aktörlerindensiniz diyorum.Teknik direktör,klüp başkanı neyse futbolun,sporun gelişiminde sizinde sorumluluğunuz onalrdan az değil.Onun için bu arkadaşlarımızın daha çok sorumlu olmaları lazım.

        B.PAMİR :Siz beğeniyor musunuz spor medyasını?

        M.BAŞESGİOĞLU :Şimdi spor medyasında gerçekten yani çok iyi analiz yapan ve klüplere yön gösteren kalemler var,yorumcular var.Ama bazende taraftar mantığı içerisinde hareket eden spor adamları var.Onu pek tasvip etmiyorum.Bide benim arzu ettiğim biraz futbolun dışına çıkıp olimpik sporlara ilişkin ya da ülkemizde spor felsefesinin,spor kültürünün gelişmesine ilişkin belki fazla satmayacak..

        B.PAMİR :Reytingi çok olmayacak.

        M.BAŞESGİOĞLU : Reytingi çok olmayacak ama gerçekten derde deva olacak yazılara benimde zaman zaman ihtiyacım oluyor.

        B.PAMİR :Niye beğeniyor musunuz diye soruyorum?Özellikle bir kadın olarak soruyorum.Çünkü özellikle televizyondaki tartışmaları ben dehşetle izliyorum. Spor alanında.Yani hani orda spor mu tartışılıyor emin değilim.

        M.BAŞESGİOĞLU : İşte evet biraz o tansiyonun düşmesi lazım.Bunu çok güzel yapanlar var.

        B.PAMİR :Çok.Çok güzel yapanlar var.

        M.BAŞESGİOĞLU :İsim söylemekte behis yok.

        B.PAMİR :Buyrun söyleyin.

        M.BAŞESGİOĞLU :Haklının hakkını teslim etmekte.Mesela Rıdvan bu konuda çok prima.Sağolsun,hakikaten pozisyonları çok güzel tahlil ediyor.Objektif tahlil ediyor ve arkasından bir çok tartışmanın yaşanmasınada engel oluyor.Hakem hataları vesaire. Futbolcunu kart görmesi konusunda.Bu örneklerin çoğalmasında fayda var.

        B.PAMİR :Bir tek Rıdvan mı?

        M.BAŞESGİOĞLU : Rıdvan ve ilk aklıma ilk gelen o.Onun dışında olanlar var.Mesela Sergende.

        B.PAMİR :Oda çok güzel yorumlarda bulunuyor.

        M.BAŞESGİOĞLU :Futbolculuğu daha hırçındı ama gayet sakin ve objektif .

        B.PAMİR :Peki siz ne kadar iyi bir taraftarsınız Beşiktaşa gönül vermiş diye verdik herhalde doğrudur.

        M.BAŞESGİOĞLU :Doğru.Taraftarlığımızın bütün ateşini tabi atafartarla paylaşamıyoruz bakanlık üzerimizde olduğu için.Hatta ben diyorum Beşiktaşlıyım ama en çok Fenerbahçe maçlarına gidiyorum.

        B.PAMİR :Öyle mi?Mecburan mi?

        M.BAŞESGİOĞLU : Mecburen değil.Uluslar arası maçlarında gerçekten Fenerbahçe çok iyi bir performans gösterdi.Lig maçlarından ziyade daha çok o maçlara gitmeyi tercih ediyorum.İnşallah Avrupa kupalarında yine o başarıyı gösterirler.Bizde yine seve seve gideriz.Ama toparlama gerekirse spor medyasınada sporun gelişmesi için çok önemli görevler düşüyor.Çünkü yeni yetişen çocuklar,spor kamu oyu hep onların söyledikelerine göre hareket ediyor.Bir rol model olma konusunda çok önemli bir işlevleri var.Onun için topluma karşı daha çok sorumlu olmalarında fayda var diye düşünüyorum.

        B.PAMİR : Şimdi deminden beri diyoruz ki aslında ben dedim.Spor eşittir Futbol türkiyede ama yinede futbol sordum sizede.Yani hakikaten kurtulamayoruz galiba.Ama tanıtımımız anlamındada çok önemli,ev sahipliği yapmamız çok önemli. Mesela 2011 Dünya Üniversiteler Arası Kış Oyunları var.Erzurumun olacağı konuşuluyor.2013 Akdeniz Oyunları,Mersin var.Biraz burdaki gelişmelerden bahseder misiniz?Ne oluyor bunlar?Alabilme şansımız var mı?Birde Erzurumlular size kızdılar galiba. Siz onlar birşey yapmıyor dediniz diye bayağı bir ayağa kalktılar.

        M.BAŞESGİOĞLU :Bir mahalli gazetede bir haber çıkmış ama açıkcası ben haberin içeriğini okuyamadım ama Erzurumlulara katiyen öyle bir kastımız olmaz.Demek istediğim şudur:Biz yani devlet olarak yaklaşık yapacağımız yatırım tutarı dörtyüz milyon YTL civarındadır.Helali hoş olsun yani bu Erzurum’a ve çevresine.Kış sporlarının gelişmesine çok önemli katkılar sağlayacak.Ama bu parayı yatırmakla iş bitmiyor. Ben şimdi oraya beş tane salon yapacağım.Atlama kulesi yapacağım.Birsürü tesis yapacağım.Demin konuştuk stadların işletilmesi son derce önemli.Ben istiyorum ki bu tesislerin etrafına kayseride olduğu gibi konutlar yapılsın.Apart oteller yapılsın.Bir çok sosyal donatılar yapılsın.

        B.PAMİR :Yani sahip çıkılsın.

        M.BAŞESGİOĞLU : Sahip çıkılsın.Ve yani ordaki şoföründen,lokantacısına kadar herkes bu 2011 i içselleştirsin.Yani yapması gerekenleri yapsın.Bu topyekün olur yoksa kamunun yapacağı yatırımla kuru kuru binalarla bizim bu kış oyunlarını şanına yakışır bir şekilde geçiştirmemiz mümkün değil.Benim Erzurumlulara söylediğim budur.Bu konuda yeterli alt yapı çalışmasını görmediğim için belki biraz serzenişte bulunmuş olabilirim.Onun dışında başka bir art niyetimiz yok.Böyle algılamalarınıda rica ediyorum.

        B.PAMİR :Peki ne durumda alabilecekmiyiz biz kış oyunlarını?

        M.BAŞESGİOĞLU : Erzurum’u aldık.Erzurum kesin.Şu anda biz orada yapacağımız salonların ihalelerini bir an önce yetiştirmeye çalışıyoruz.Zamanı zorluyoruz.Tabi Erzurum kış memleketi olduğu için orada inşaat sezonu kısa.Üç ay,dört ay.Bizimde bir kamu ihale yasamız var.Bir ihale iptal oldumu zaten üç ay otomatikman gidiyor.Onun için belki ihale yasasında bir istisna tanınıp yani böyle uluslararası organizasyonların gerçekleştirilmesi için bir istisna tanınabilir.Bakanlar kurulunda bunu konuştuk muhtemelen böyle bir istisna olacak.Onun dışında Trabzon Yaz Oyunları var.Oda bizim almış olduğumuz bir organizasyon.Onun dışında 2010 Dünya Basketbol şampiyonası var.Son derce önemli bir organizasyon.Yine Avrupa Voleybol şampiyonası var. Basketbolda,voleybolda,halterde bir çok uluslararası organizasyona biz ev sahipliği Yapacağız.İzmir Üniversiadı yaptık.Yine Trabzondaki oyunları yaptık.Tabi burdada dikkat etmemiz lazım.Şu anda dünyada bu konuda bazı alanlarda bir doymuşluk var. Bazı organizasyonları size pas etmeye çalışıyorlar.Mesela kış oyunları çok pahalıdır. Yaza göre.

        B.PAMİR :Dolayısıyla herşeyi kabul etmemek,üzerine atlamamak mı gerekiyor?

        M.BAŞESGİOĞLU :Çok doğru.Bu konudada bir standarta gitmrimz lazım.

        -MİLLİ TAKIM İÇİN GÖZÜMÜZDE CANLANAN KIRMIZI-BEYAZ FORMADIR-

        B.PAMİR :Peki sayın bakan bitirmeden yine futbolla ilgil bir şey sorcağım. Tabi kadın gözüyle bu milli takımın forma rengi turkuaz.Beğeniyor musunuz merak ediyorum?

        M.BAŞESGİOĞLU :Bu forma konusunda millet vekillerimiz sağolsun direkt bana soruyorlar niye bu forma böyle oldu diye?Bizim hiç tahlillimiz yok.

        B.PAMİR :Sizin kişisel fikrinizi sordum.

        M.BAŞESGİOĞLU :Ben turkuazı renk olarak seviyorum.Ama bizim artık gönlümüzde yer eden benimsenmiş gelenekselleşmiş gözümüzde canlanan kırmızı beyaz formadır. Ben bunu tercih ederim.Hatta bunu federasyondaki arkadaşlarımızlada konuştum.Ama sponsor firmayla bir anlaşma yapıldığı için ikinci forma olarak daha önceki federasyon bu şekilde kabul etmiş.Ama millet olarak artık bizim dediğim gibi klasikleşen formamız kırmızı beyaz.

        B.PAMİR :Valla rahat ettim.Çünkü birileride bunu söylesin istiyordum. Hakkaten o turkuaz denince milli takım gelmiyor benim aklıma.

        M.BAŞESGİOĞLU : Milli takımımız dünya arenasında böyle tanındılar.Çocuklarımız öyle tanındı.Ama önemli olan atabi milli takımımızın Avrupa şampiyonasında,Dünya şampiyonasında diri koşması ve milletimiz sevindirmesidir.

        B.PAMİR :Peki efendim çok teşekkür ediyorum yayınıma katıldığınız için. Çok sağolun geldiğiniz için.

        M.BAŞESGİOĞLU :Çok teşekkür ederim sizede sporla ilgili görüşlerimizi ifade etme fırsatı verdiğiniz için.Başarılar diliyorum.

        B.PAMİR :Devlet bakanı Murat Başesgioğluyla birlikteydik.Yarın akşam Aynı saatte bu ekranda olacağız.İyi akşamlar.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa