Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Ortadoğu Savaşta yaşama tutunan Suriyelilerin hikâyeleri
        • 1

          Savaş sadece beden değil, ruhları da öldürüyor. Aşağıda gördüğünüz bu fotoğraf da bir “ruhu ayakta tutma” öyküsü. Hem de DEAŞ baskısı ve tehdidine karşı... 26 yaşındaki balet Ahmed Joudeh bir savaştan kaçıp diğerine tutuldu. Aslen Filistinli olan Ahmed, Suriye iç savaşı başlamadan çok önce Şam yakınlarındaki Yermuk mülteci kampına ailesiyle birlikte sığındı.

        • 2

          Daha sonra Şam’a yerleşti ve babasının tüm itirazlarına rağmen bale eğitimi aldı. Öyle ki babası Ahmed’i evden kovdu ve oğluna destek verdiği için annesiyle de boşandı. Tüm bunlara rağmen genç sanatçı mülteci kampında bıraktıklarını unutmadı. Yıllarca kamptaki öksüz ve yetim Filistinli çocuklara bale eğitimi verdi. Ahmed’in hayatı, hakkında hazırlanan bir belgeselle değişti. Geçen yıl ağustos ayında bir Hollanda televizyon kanalı Ahmed’i kampta ders verirken görüntüledi.

        • 3

          Belgesel çekimleri için Ahmed ve Hollandalı ekip antik Palmira kentinin de yolunu tuttu. Genç sanatçı kent DEAŞ’tan alındığı zaman antik tiyatroda dans etti. Ahmed performansını şöyle anlatıyor: “Dansımla onlara, insanları öldürebilirsiniz ama beni dans etmekten alıkoyamazsınız mesajı vermek istedim.” Tabii ki beklenen oldu, Ahmed örgütten pek çok ölüm tehdidi mesajı aldı.

        • 4

          Ancak tam da o dönemde gelen bir başka mesajla hayatı değişti. Mesajı gönderen Ted Brandsen, Hollanda Ulusal Balesi’nin sanat direktörü... Brandsen Ahmed’i “barış için dans” isimli bir girişim kapsamında eğitim ve iş için Hollanda’ya davet etti.

        • 5

          Ahmed şimdi Amsterdam’da, hayallerinin peşinden koşuyor, Şam’da bıraktığı annesi ve kardeşlerini özlüyor. Babasına gelince... Ahmed onunla 11 yıl sonra, kaçtığı Almanya’da bir iltica merkezinde bir araya geldi. Babası, Ahmed’e ağlayarak şu sözleri fısıldamış: “Şimdi seni anlıyorum ve seninle gurur duyuyorum.”

        • 6

          MÜLTECİ BOTUNDAN OLİMPİYATLARA UZANAN BİR HİKÂYE...

          18 yaşındaki Yusra Mardini, yüzmedeki yeteneğinin ileride 19 kişinin hayatını kurtaracağını tahmin dahi edememişti. Şam’da yaşayan Yusra, okulunda havuz kulvarlarındaki yeteneğiyle ön plana çıktı. Suriye Olimpiyat Komitesi’nin desteğini ardına aldı. Savaşa rağmen, çatısı bombardımanda delik deşik olmuş bir havuzda antrenmanlarını sürdürdü.

        • 7

          Fakat savaş o kadar şiddetlendi ki değil yüzmek, Şam’da yaşamak bile artık çok zordu. Yusra ve kız kardeşi Sarah sonunda ülkeyi terk etmeye karar verdi. Önce Lübnan’a, oradan Türkiye’ye ulaştılar. Hedefleri pek çok mülteci gibi, Ege’yi aşıp Yunanistan’a varmaktı. Yusra ve kardeşi, 18 mülteciyle beraber, 6 kişilik bir bota bindi. Fakat yaklaşık yarım saat sonra motor teklemeye başladı. Daha fazla yol alamayacaklarını fark ettiler.

        • 8

          Sadece 4 kişi yüzme biliyordu. Başka çare olmadığı için Yusra ve iki kişi denize atladı ve botu yüzerek hareket ettirdiler. Yusra bir koluyla botun ipini tuttu, diğer kolu ve bacaklarıyla yüzdü. Tam üç saat boyunca buz gibi su ve dalgalarla mücadele ettiler ve sonunda Midilli’ye ulaştılar. Yusra o anları şöyle anlatıyor: “Yüzme bilmeseydim kesinlikle o bottakiler ve ben hayatta kalamazdık. Vücudum neredeyse tükenmişti, neler hissettiğimi anlatmam zor.”

        • 9

          Peki sonrasında ne oldu? Yusra ve kardeşi Makedonya, Sırbistan, Macaristan ve Avusturya üzerinden gitmek istedikleri ülkeye, Almanya’ya ulaştılar. İltica başvuruları kabul edildi ve Berlin’e yerleştiler. Yusra bir yandan üniversiteye gidiyor diğer yandan da bir yüzücülük kulübünde antrenmanlarına devam ediyor. Her şey burada son buluyor diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Yusra’nın mülteci botuyla başlayan hikâyesi Rio Olimpiyatları’na kadar uzandı.

        • 10

          Geçen sene düzenlenen olimpiyatlara ilk kez 10 kişilik bir mülteci takımı katıldı. Genç yüzücü o takımda yer almayı başardı. 100 metre kelebek yarışında yer aldı, 45 sporcu arasında 41. oldu.

        • 11

          EKMEĞİ İÇİN BETONU YEŞERTEN FUTBOLCU

          “Her şeye rağmen yaşam” diyen bir başka Muhammed’in hikâyesini anlatacağız şimdi... Muhammed Ataya 31 yaşında, eski bir futbolcu, çevresinde Ebu Mahir olarak tanınıyor.

        • 12

          Şam’ın Doğu Guta bölgesindeki Arbin kasabasında yaşıyor. Kasaba muhaliflerin kontrolünde, yemek gibi en temel ihtiyaçları bile karşılamak çok zor. Muhammed Ataya hem kendi karnını doyurmak hem de başkalarına satmak için evinin çatısını minik bir bostana çevirdi.

        • 13

          Çatıya yeteri kadar toprak ve konteynerlerle su taşıdı. Pek çok meyve ve sebzenin tohumu, su, toprak, emek ve umutla birleşince ortaya bu hikâye çıktı.

        • 14

          HALEP’İN ACISINI DÜNYAYA ANLATAN KADIN

          Waad El Hatib henüz 25 yaşında... Çeyrek asırlık kısa hayatına film yapımcılığı ve iki ödül sığdırdı. Sinemayla Halep Üniversitesi’nde öğrenciyken tanıştı. Savaşa rağmen tutkusundan vazgeçmedi. Mesleğini icra ederken sevdiği adamla, Hamza’yla evlendi. Genç yaşta anne oldu, ikinci bebeğini bekliyor. Waad iç savaş boyunca hem ailesini bir arada tutmayı başardı, hem mesleğini icra etti.

        • 15

          Ama dünya onunla ve kamerasıyla Halep kuşatması sırasında tanıştı. Rejim ve Rus jetleri muhaliflerin kontrolündeki kente bomba yağdırırken genç kadın karnındaki bebeğiyle, Amerikan ve İngiliz basını için mini belgeseller çekti. Dünya derme çatma hastane odalarında can verenlerin son anlarına, sevdiklerini kaybedenlerin acılarına Waad’la tanık oldu. Waad’ın belgeselleri savaş kızıştıkça ses getirdi, bütün büyük yayın organları onun kamerasının kaydettiği görüntüleri yayınladı.

        • 16

          Habertürk okuyucuları da kuşatma günlerini Waad’ın bize verdiği bilgilerle takip etti. Uluslararası Af Örgütü Waad’a iki ödül verdi. Ancak genç kadın mutluluğunu doya doya yaşayamadı. Ödül haberini almadan sadece 2 saat önce en yakın arkadaşlarından birini kaybetti. Kuşatma nedeniyle Londra’daki ödül törenine katılamadı. Halep’te geçtiğimiz Aralık’ta önce ateşkes ilan edildi sonra kent tamamen rejim kontrolüne geçti. Bu sırada kentte kalanlar tahliye edildi.

        • 17

          Eşi Hamza doktor olduğu için Waad hastaların tahliyesine yardım etti ve kentten en son onlar ayrıldı. Memleketlerini terk ederken gördüğünüz bu fotoğrafı çektirdiler. Yıkıntıların arasında Waad, kızı ve eşi. Tam karşılarındaysa bir duvar yazısı: “Halep, ayrılmak istemiyoruz ama kaçmaya zorlandık.”

          Nalan KOÇAK / GAZETE HABERTÜRK

        • 18
        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa