Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Her yıl 7 milyon erken ölüm: Dünya nüfusunun yüzde 99’u kötü hava soluyor! - Öne çıkan haberler
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Günümüzde dünya genelindeki tüm ölümlerin yüzde 24'ü çevreyle ilişkili faktörler nedeniyle ortaya çıkıyor. Bu faktörler arasında hava kirliliği, su ve sanitasyon, artan sıcak hava dalgaları, şiddetli hava olayları ve zararlı kimyasallar gibi riskler yer alıyor. Sağlığımızı olumsuz etkileyen hava kirliliği özelinde bilgi vermek gerekirse bir yetişkin günde 17 - 30 bin kez nefes alıyor ve akciğerlerine günde 10 bin litreden fazla hava girip çıkıyor. Bu gerçek, soluduğumuz havanın içinde bulunan zararlı maddeleri kritik bir sağlık konusu haline getiriyor ve soluduğumuz havada kirletici maddeler bulunduğunda birçok sağlık sorunuyla karşılaşmamız kaçınılmaz oluyor.

        REKLAM

        NEDEN ÖNEMSENMİYOR?

        Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, “Hava kirliliği başta kalp - damar hastalıkları ve solunum yolu hastalıkları olmak üzere yeni hastalıkların ortaya çıkmasına ve bu hastalıkların alevlenmesiyle, büyüme ve gelişme gerilikleri ile kanserlere ve gebelik sorunlarına yol açabiliyor. Kalp - damar hastalığı ve solunum yolu hastalığı olanlar hava kirliliği açısından daha büyük risk altındalar. Tüm bu olumsuzluk özelliklerine karşın hava kirliliği özellikle kent yaşamında ciddi bir risk faktörü olarak görülüp önemsenmiyor. Bu durumun, sağlık sorunlarının ortaya çıkışındaki esas nedenler arasında kirli havanın tuttuğu yerin bilinmemesinden kaynaklandığını düşünüyoruz” diyor.

        Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz
        Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz

        KANSEROJEN SOLUYORUZ

        Soluduğumuz havadaki kirletici maddeler sadece akciğerlerimizi olumsuz etkilemiyor. Bunların önemli bir kısmı solunum yolları yanında kalp - damar hastalıklarına, inmeye (felç) çeşitli gelişim bozukluklarına da yol açabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre hava kirliliğine bağlı ölümlerin yüzde 29’u iskemik kalp hastalıkları, yüzde 27’si ise inme (felç) nedeniyle gerçekleşiyor. Üçüncü sırada KOAH, dördüncü sırada ise akciğer kanseri bulunuyor. Bu nedenle soluduğumuz havanın temiz olması genel sağlığımız açısından hayati önem taşıyor. Bu noktada Uluslararası Kanser Ajansı’nın 2013 yılında hava kirliliğini “kesin karsinojen” olarak sınıflandırdığını ve kirli hava solumanın kanserojen solumak anlamına geldiğini unutmamak gerekiyor.

        REKLAM

        HER YIL 7 MİLYON ERKEN ÖLÜM

        Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verileri, her yıl hava kirliliğine bağlı 7 milyon erken ölüm meydana geldiğine işaret ediyor. Bu sayının 4 milyonu açık alanda maruz kalınan hava kirliliği nedeniyle ortaya çıkıyor. Yaklaşık 3 milyonu ise evlerde, işyerlerinde, okullarda ve diğer kapalı alanlarda/binalardaki bina içi hava kirliliği nedeniyle oluşuyor. Türkiye’ye ilişkin tahminler konusunda Prof. Dr. Kayıhan Pala ve arkadaşlarının 2018 yılı hava kirliliği parametrelerini kullanarak yaptıkları bir çalışmada, PM2.5 kirleticisi açısından Türkiye'de yıllık 45 bine yakın erken ölüm olduğu gösteriliyor. Bu sonuç, Türkiye’de 10 ölümden birinin hava kirliliğine bağlı olduğunu gösteriyor. Ülkemizde kalp - damar hastalıklarına bağlı ölümlerin ön planda olduğu göz önüne alındığında hava kirliliğinin bu ölümlerdeki etkisinin rahatlıkla görülebileceği belirtiliyor.

        DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 99’U KÖTÜ HAVA SOLUYOR

        Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, “Hava kalitesine iyi diyebilmemiz için havadaki kirleticilerin belirlenmiş sınır değerleri aşmaması gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü, dünya nüfusunun yüzde 99’unun bu sınır değerlerin aşıldığı (hava kalitesinin kötü olduğu) yerlerde yaşadığına dikkat çekerek ülkeleri önlem almaya çağırıyor. Türkiye’de de başta Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, Türk Toraks Derneği ve Temiz Hava Hakkı Platformu olmak üzere birçok meslek kuruluşu ve platformu, konuya ilişkin uyarılarda bulunup raporlar yayınlıyor. Hava kirliliği her yaştan birey için çok önemli bir çevresel risk olduğu için dünyada ve Türkiye’de; çevre, ulaşım, kentleşme, enerji, atık yönetimi ve sağlık politikalarının büyük önemi olduğuna dikkat çekiliyor.

        REKLAM

        HAVA KALİTESİ İNDEKSİ

        “Hava kirliliği” bina içinin veya açık havanın, havanın doğal özelliklerini değiştiren herhangi bir kimyasal, fiziksel veya biyolojik etken tarafından kirletilmesi olarak tanımlanıyor. Bu kirliliğe yol açan çok sayıda kirletici bulunuyor. Bu kirleticiler için belirlenen sınır değerler ve “Hava Kalitesi İndeksi” denilen bir indeks ile havanın kirli olup olmadığı değerlendirilebiliyor. Bu değerlendirmede, her ülkenin kendi belirlediği sınır değerler (özellikle açık alan kirliliği için) bir indekse dönüştürülüyor ve bu bir renk kodu ile hava kalitesini gösteriyor. Ölçülen her kirletici için ayrı ayrı düzenlenen bir indeks puanı bulunuyor ve buna uygun verilen renk kodu kamuoyuna duyuruluyor. Bu renk kodları ve taşıdıkları anlamlar aşağıdaki tabloda yer alıyor:

        Kaynak: https://egethm.csb.gov.tr/hava-kalitesi-indeksi-i-87403

        FOSİL YAKITLAR ACİLEN TERK EDİLMELİ

        Dünyada hava kirliliğine neden olan en önemli kirleticinin “Partiküler Madde” (PM) olarak adlandırılan kirletici olduğu ve içerisinde birçok zararlı madde bulunduğu belirtiliyor. PM’nin akciğer kanserine neden olduğu kesinleşen bir kirletici olmakla kalmayıp PM ile mesane kanseri arasında da güçlü bir ilişki olduğunu gösteren kanıtlar olduğu belirtiliyor. Partiküler madde yanında nitröz oksitler, kükürt dioksit ve ozon da önemli kirleticiler arasında sayılıyor. Türkiye’de ve dünyada fosil yakıtlar, hava kirliliğinin ve dolayısıyla iklim değişikliğinin en önemli nedeni olarak görüldüğü için bu yakıtların kullanımının terk edilmesi gerektiği vurgulanıyor.

        HAVA KİRLİLİĞİNİN SAĞLIK ETKİLERİNİ AZALTMAK İÇİN

        *Endüstriyel baca emisyonlarını azaltan temiz teknolojiler kullanılmalı.

        REKLAM

        *Ulaşım, ısınma ve endüstride enerji kaynağı olarak fosil yakıtlardan uzaklaşılarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelinmeli.

        *Binaların enerji verimliliği artırılmalı, kentler toplu taşımanın yaygınlaştığı ve yeşil alanların çoğaldığı bir planlamayla enerji açısından verimli hale getirilmeli.

        *Atık yönetiminde atık yükünün azaltılması temel strateji olmalı.

        * Ülkelerin tamamında tüm politikalarda (başta enerji politikaları olmak üzere) “sağlık” anlayışı benimsenmeli.

        HAVASI EN KİRLİ 5 KENTİMİZ

        “Temiz Hava Hakkı Platformu” tarafından düzenli olarak yayımlanan ve hava kalitesini analiz eden “Kara Rapor”, ülkemizde yapılan ölçümlere göre en kirli illere dair veriler içeriyor. Bu değerlendirmelere göre 2022 yılı için havası en kirli 5 kent; Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya olarak sıralanıyor. Kara Rapor verilerine göre Hakkari’de DSÖ standartlarında partikül madde kirliliği yok denecek kadar az olsa da bu ilin kükürt dioksit açısından çok kirli olması dikkat çekiyor.

        PANDEMİNİN TEK İYİ YÖNÜ

        Doç. Dr. Cavit Işık, “Tüm sağlık risklerine ve tehlikenin büyüklüğüne rağmen hava kirliliğine karşın çok etkin önlemler alındığında kirlilik düzeyleri kısa zamanda düşecektir. Bunun örneğini pandeminin ilk dönemindeki kapanmalar sırasında gördük. Bazı kirleticilerin bazı bölgelerde yüzde 30 oranında azalması dikkat çekiciydi. Bu durum bize trafik kaynaklı kirleticilerin alınacak önlemlerle kısa sürede azalabileceğini göstermesi açısından önemli. Eğer istenirse kısa süre içinde fosil yakıt kirliliğinin önüne geçilmesi mümkün olabilir. Önlem alınmadığı sürece erken ölüm sayısı ve hava kirliliğine bağlı hastalık yükü artış gösterecektir.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa