Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Diğer SON DAKİKA! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan yabancı sınırı açıklaması - Futbol Haberleri

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV Spor'da yayınlanan '%100 Futbol' programında Rıdvan Dilmen ve Murat Kosova'nın sorularını yanıtladı. İşte Erdoğan'ın açıklamalarının tamamı...

        FUTBOLLA GEÇEN YILLARI...

        "Futbola 15 yaşında mahalle takımında başladık ve orada çabuk yükseldik. Sokak arasında kağıttan futbol topu yapar ve onunla oynardık. Mahalle takımındaki yükselişim çok çabuk oldu. 14 yaşında başladım. Kısa sürede amatör takımda oynamaya başladım. Erokspor'da oynuyordum, gole çok yakındım.Erokspor'dan Camialtı'na transfer oldum ve 7 sene Camialtı'nda forvet oynadım. İstanbul Amatör karmasına seçildim. Yasin-Gökmen Özdenak'ın kardeşleri Doğan da bizim amatör karmamızdaydı."

        "Ali Sami Yen o zamanlar çimleri tam budanmış değildi. Çimi vardı. Çünkü sonraları çim mim görmek mümkün değildi; Ali Sami Yen o hale düştü. Orada amatör karmasına seçildik. Bir süre orada kaldık. 7 senelik süreçten sonra da İETT'ye transfer oldum. İETT'ye transfer olmak bizim için ayrı bir imkandı. Hem iş imkanı doğdu hem de İETT de sürekli zirveyi zorlayan bir takımdı. Orada da 7 yıl oynadım. Bunun da beş yılı hep grup şampiyonluğuyla, İstanbul Şampiyonası ve İstanbul Şampiyonluğu ile geçti. Bizim takım da çok iyi bir takımdı. Orada da malum Oğuz var. Sonra Fenerbahçe falan da yaptı. Bizim takım da devamlı grup şampiyonu olan, İstanbul Şampiyonası'nı zorlayan bir takım. Böyle bir süreci de orada yaşadık. Tabii bir de İETT'de takım kaptanlığım da oldu."

        "İETT'deki bu heyecan daha da farklıydı. Herhangi bir farklı, olumsuz alışkanlıkları olmayan bir takım. O zaman Vefa falan hep toprak saha. Çim saha yok. Nerelerde oynuyorduk? Mesela Şeref Stadı, toprak saha. O zaman duşlar bile aman yarabbi! Nasıl duşlar olduğu malum. Karagümrük diye bilinen Vefa Stadı'ydı. Zeytinburnu sınırları içerisinde Bozkurt Stadı vardı. Orası da tamamen toprak. Alibeyköy var, gene toprak. Düştüğün zaman, zımpara gibi derinizi alıp götürüyor. Paşabahçe vardı. Buralarda geçti futbolculuğumuz. Ali Sami Yen çimdir diye düşünürken orası da zamanla kaybetti çimini... Böyle bir süreçte 14 yıl... Son yılımı da yetiştiğim mahalle takımı Erokspor'da oynadım. Oradan da askere gittim."

        "BABAM 'KESİNLİKLE OKUYACAKSIN' DERDİ"

        "Babam, Allah rahmet eylesin, "Kesinlikle okuyacaksın" diyordu. Top oynadığımı dahi çok sonraları öğrendi. Tabii... Mesela ben futbol ayakkabısını falan, çok sonra Adidas ile müşerref oldum. Biz amatör kümede ilk zamanlar başkalarından ayakkabı alırdık. Aldığımız ayakkabılar da meşhur Dinyakos vardı, onlar... Dolapdere de, Yenişehir'de iki tane... Bir Rahman vardı, bir de İbrahim... Öldüyseler, rahmet okuyalım... Sağsalar, sağlık, esenlik dileyelim. Kösele, altında kramponlar, onlar da kösele... Toprak sahada oynuyorsun. O kramponlar falan, eriyor. Çiviler ayağı deliyor. Toplar, sonradan gelişti tabii... O Dinyakos ayakkabılar suyu da yiyince çamurlanıyor, iyice şişiyor. Karar vermek demeyeyim de... Babamı o konuda ikna ettim sonra. Yani ikna oldu."

        "Çünkü dedim ki, "Baba bak ben okula da gidiyorum. Bu da var. İETT'deyim. Orada biraz daha lüksümüz de arttı. Camialtı'nın son dönemlerinde yine aynı şekilde. Adidas ayakkabı falan onları artık bulduk. Hele İETT'de imkanlar çok çok daha iyi. Şartlarımız çok daha iyi. Camialtı'nda da öyle. Antrenman şartları oralarda, duşlar vesaire o imkanlarımız, kulüp şartları... Camialtı'nda da iyiydi, İETT'de de... İETT'de bir de malum otobüslerimizle antrenman alanlarına gider gelirdik. Maçlara aynı şekilde gidiş, gelişlerimiz olurdu. Bir de her iki takımda da birlik, beraberlik, dayanışmamız, arkadaşlarımızla çok çok iyiydi. O dayanışma zaten bize başarıyı getiriyordu. Bazı arkadaşlarla hala telefonlaşırız. Zaman zaman görüştüklerim de olur. O birlikteliğin getirdiği neticeler vardı. Babamı sonunda ikna ettim. O da, rahmeti, bu noktadan sonra artık bana bir şey yapmadı."

        "Hatta benim üçüncü bir önemli şeyim daha vardı. Siyaseti de yapıyordum. İETT'deyken... Gençlik kollarında İstanbul Başkanlığı'nı yapıyordum. Önce Beyoğlu, sonra İstanbul Gençlik Kollar Başkanı oldum. Hem antrenmanlar hem maçlar hem okul hem de İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı, büyük bir yoğunluk içerisinde bunları yürüttük. Dolmabahçe'ye stada doğru inerken İETT Spor Kulübü orada... Teknik Üniversite'nin arka tarafında... Üniversitenin bir ufak antrenman sahası var dı. Bazen de orada antrenman yaptığımız olurdu."

        ESKİ TAKIM ARKADAŞLARICUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'I ANLATTI

        Nevruz Şerif (IETT eski oyuncusu)
        Nevruz Şerif (IETT eski oyuncusu) "İETT'de de oynadı. O IETT'de oynadığı yıllarda bizde Kaleporoviç antrenördü. Kaleporoviç dedi ki, "Sizde semt arkadaşınız Tayyip var. Uzun futbolcu" dedi. Ben de "Sir hemen al" dedim. Çok iyi futbolcu. O hakikaten gerçekten öyleydi. Ben teknik bir futbolcu olarak anılırdım. Benden daha teknikti.
        Arif Özgülüş (IETT eski oyuncusu)
        Arif Özgülüş (IETT eski oyuncusu) O kadar çok anımız var ki. IETT'de beş sene beraber oynadık. O dönemde amatörde çok güçlü takımlar vardı. Takımımız hep kolej takımı gibiydi. Disiplinli ve çalışkandı. Kaptanımızdı. Karşısında hep titrerdik. Takım yenildiği zaman, bizleri çok haşlardı. Hep kazanmak isterdi. Futbolu da çok iyiydi. İdaresi de iyiydi. Takımı toparlardı.
        Bülent Azaklı(İETT eski oyuncusu)
        Bülent Azaklı(İETT eski oyuncusu) Kendisi çok disiplinli, tertipli, çalışkan, hoşgörülü, cesur. Esprili bir kişiliği vardı. Çok kuvvetli ve güçlüydü. Öyle bir grubun içerisinden sayın Cumhurbaşkanımız gibi bir liderin çıkması bizim için onur ve gurur vesilesi oldu. Futbolu bırakma noktasına gelmiştim. Soyunma odasında beni 2 gül terapi etti. Onun için şükran borçluyuz.

        "EROKSPOR'DA OYNARKEN FORMAMI ANNEM YIKARDI"

        (Rıdvan Dilmen'in 'Allah rahmet eylesin, anneniz Tenzile Hanım futbolculuğunuza nasıl bakıyordu? O zamanlar anneler formaları yıkar tekrar gönderirdi?' sorusu üzerine) "Aynen öyle... Gerçi bizim Camialtı’nda da, İETT’de de öyle bir sorunumuz yoktu. Ama Camialtı’na gitmeden önce Erokspor’dayken anacığım formamı evde yıkardı, kuruturdu. “Niye oynuyorsun, bak çamur olmuş” falan hiç yok. Alır yıkar, hatta daha da ileri gider ütüler, formamı bana verirdi. Ben de kulübe götürür formayı teslim ederdim."

        "HAYATIMDA BİR KIRMIZI KART VARDIR"

        "Oradan çıkardım. Elmadağ'a doğru büfeler vardır. Orada müşterisi olduğum bir büfem vardı. Oraya gittiğimde anlardı hemen zaten. Bal-süt-muz hemen karıştırırdı. Verdiğimiz enerjiyi hemen orada yeniden alırdık. Bir kere... Çok da aslında ciddi bir şey değildi ama... Anadolu Hisarı Stadı'nda yanılmıyorsam Yıldız ile oynuyorduk. Takım kaptanıyım aynı zamanda... Kaptanlığın verdiği itirazı yaptım. Hakem bana kırmızı kartı çıkardı. Hayatımda bir kırmızı kart vardır; odur. Başka yok...."

        (Başakşehir Fatih Terim Stadı ile ilgili gelen soru üzerine) "Başkanın (Göksel Gümüşdağ) bu hassasiyeti bana göre takdire şayan... Futbolcu da, seyirci de... Olayı hep birlikte düşünmek lazım. Hem şapel hem de sinagog olması, ayrıca mescit bulunması... Seyirci var. İbadetini yapacak. Ama maçı da seyretmek istiyor. Namaz saatine de rastlıyor maç. Böyle bir yer varsa. Mescide iner, namazını kılar. Müslüman için bu... Öbür tarafta, hristiyan veya musevi olanlar var. Futbolcu veya konuklardan... Onlara tahsis edilmiş yerde ibadetini yapıp maçı izleme fırsatı bulur. Maalesef bütün statlarda bu yok. Bu açığı da gidermek lazım. Bazı uluslararası havaalanlarında da bunu görürsün ama birçoğunda da yoktur. Ben hep arkadaşlarıma söylerim; Bakın, havalimanlarımızda mescitlerimiz muhakkak olmalı. Bunun yanında hristiyan, musevi yolcular da düşünülerek, onlara da ibadetleri için yerler yapılsın."

        "ANTALYA'DA DİNLER BAHÇESİ YAPTIK, DÜNYAYA BAZI MESAJLAR VERELİM"

        "İbadetini yapar veya yapmaz. O bizi ilgilendirmez. O kendi sorunudur. Hep benim örneğim şudur. Kardeşim, Darülaceze’ye git. İçinde mescidi görürsün, hemen yanında şapeli, sinagogu da görürsün. Niye? Sultan Abdülhamit, Darülaceze’yi yaparken sadece müslüman acezelere değil, müslüman olmayan vatandaşlarını da düşünmüş. Orada onlara da bakıyor. Onların da o tür manevi ihtiyaçlarıonı karşılamak için o adımları da atmış. Belediye başkanlığım zamanında Alemdağ'da Darülaceze'nin bir örneğini orada da yaptım. Orada da vardır. Bunları biz yapmamız lazım. Antalya'da, başbakanlığımın ilk dönemlerinde Dinler Bahçesi yaptık. Orada da var, Belek tarafında. Bunları neden yapıyoruz? Dünyaya bazı mesajlar verelim. Siz her ne kadar bu işlerde dürüst ve samimi değilsiniz de bizim dinimiz bize bunları yapmamızı tavsiye ediyor. Biz de bu tavsiyenin gereğini yerine getiriyoruz.""

        YABANCI SINIRI

        "Şu anda yasa neyi emrediyorsa, neye amirse, bütün kulüpler onu yapıyor. Özellikle, bizim futbol kulüplerimiz, futbolcuyu niçin hazırlar? Milli Takımımız için hazırlar. Milli Takıma hazır olabilmek için bir defa oyuncunun oyun saatinin, oyun dakikasının miktarının fazla olması lazım. Ne kadar bir futbolcu fazla oynarsa görev alırsa o zaman Milli Takıma adaylık konusunda da onun şansı o kadar artacaktır. Ama bizim diyelim ki; en güçlü takımlarımızda biz istikbal vaat eden veya beklediğimiz futbolcularımız olmazsa, bizim oradaki şans yüzdemik eksilir. Biz yine de yurt dışında oynayan futbolcularımızı, lejyonerlerimizi almak suretiyle takım oluşturmaya çalışıyoruz. Dünyaya baktığımızda, dünyada da marka futbolcular seyirci çekebilmek için ne yapıyorsar? Transfer yapmak suretiyle, o kulüpler çok ciddi rakamları harcıyorlar. Benzer şey bizde de var. Fakat bir çok yabancı futbolcuyla diyelim ki; 2019'a kadar anlaşmalar yapılmış. O tarihe kadar anlaşmalar yapıldığına göre; bunun üzerine herhangi bir spekülasyon yapmaya gerek yok. Çünkü bu yürüyen bir süreç. 2019'dan sonrasıya yönelik Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tüm kulüplerle oturup masaya yatırmalı ve bundan sonraki süreci nasıl sürdürelim, yürütülem konusunda durmalarında fayda var. Yabancı futbolcu olmasın mı? Hiç olmasın mantığı bir defa yanlış bir mantık. Olacak bir şey değil. Çünkü onların da bizim futbolumuza katacakları çok şey var. Onların katkısı ve bir de tribünlere ayrı bir hareket, canlılık getirecektir. Bunları da görmemezlikten gelemeyiz. "

        DEVŞİRME OYUNCU KONUSU

        (Devşirme sporculara bakış açınız nasıl? sorusu üzerine) "İngilizler, Fransıçzlar oynatıyor. Keşke kendi tohumlarımızdan, topraklarımızdan yetişse; ama bu olmuyorsa, bu dünyanın da bir gerçeğiyse buna da tamamiyle ters bakmanın bana göre pek faydası olmaz diye düşünüyorum."

        (Rıdvan Dilmen'in 'Eskiden tesis yok para yok diyorduk. Onlar da var. Sayın Lucescu geçen İtalya'daki bir gazeteye röportajı var. Türkiye'de para, tesis var diyor. Oyuncu yetişmiyor diyor. Mazeretimiz de kalmadı aslında' sözleri sonrası...)

        "Fakat öyle de olsa, bana göre nasıl ki; yabancı futbolcuyu oynatma noktasında elastiki davranalım, bu olabilsin diyorsak; Türkiye'deki yabancılara devşirme demeyi uygun bulmuyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kabul eden, tabii ki ekstra olacak. Zayıf falan olmayacak. Şu anda sıkıntısı var. Allah şifalar versin. Naim Süleymanoğlu, Halil... Bunlar geldiler, ne oldu? Halterde Türkiye'ye bir sınıf atlattılar. Bir dönüşüm değişim yaşattılar. Atletizm tarihinde de son olarak Azeri kardeşimiz o da şampiyon oldu. Etiyopyalı kızımız hakikaten bize şampiyonluklar getirdi. Bu türler olduğu zaman, onlar da arkadan bir çekim alanı oluşturup, birilerini çekiyor."

        TFF BAŞKANI YILDIRIM DEMİRÖREN:
        TFF BAŞKANI YILDIRIM DEMİRÖREN: TFF, Sayın Cumhurbaşkanımız Türk sporu için büyük bir şans. Sayın Cumhurbaşkarımızın himayelerinde ve devletimizin garantörlüğünde 2024'ü muhakkak kazanacağımızı düşünüyorum. Çünkü Türkiye'nin futbola son bir kaç senedir yaptığı yatırımı dünyada hiçbir ülke yapmadı. Yapamazda. Türkiye'deki yeni statların yaş ortalamasına bakarsanız, 1.5 veya 2 yaş. Bu, Avrupa Şampiyonası için büyük ve önemli bir olay. Onun için sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde bu şampiyonayı da alacağımızı düşünüyorum. Zaten Vodafone Park, Süper Kupa finalini aldık. 2020 Şampiyonlar Ligi finaline adayız. İnşallah alacağız.
        TBF BAŞKANI HİDAYET TÜRKOĞLU:
        TBF BAŞKANI HİDAYET TÜRKOĞLU: Çok şanslı bir ülke olduğumuzu herkesin bilmesi gerekir. Sayın Cumhurbaşkanımız her fırsatta hem sporcularla hem de yönetimsel anlamında herkesle iyi ilişkileri olan sporun daha ileride olması için emek sarf eden birisi. Bazen biz bile kendisine söylemeden kendisi bize maç skorları ve gidişatı söyleyen bir cumhurbaşkanı. Her fırsatta hem sporu hem spor camiasının yanında.

        "TÜRKİYE'NİN SORUNU FİZİKİ MEKANLAR SORUNU DEĞİL"

        (Murat Kosova'nın 'Stat, tesis gelişimi açısından Avrupa Şampiyonası için en avantajlı ülkeyiz. Maalesef, Milli Takımlar için yeni jenerasyonlar için biraz beklememiz gerekecek. Oynama süreleri basketbolda da aynı. Fenerbahçe, EuroLeague; Galatasaray EuroCup şampiyonu oldu. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nde fırtına gibi esiyor. Ama bunu maalesef milli başarıya taşıyamadık' sözleri üzerine...)

        "Bu konu çok çok hassas. Bu şunu gösteriyor; milli ve yerli noktasında maalesef hedefi vuramıyoruz. Türkiye'nin sorunu fiziki mekanlar sorunu değil. Türkiye bunu aştı. Hakikaten, başkanının da söylediği gibi dünyada o fiziki yapılanma, okullar hariç, hiçbir yerde yok. Bizim, burada Hidayet kardeşimle de bunu konuşuyorum. Hidayet Kardeşim yapacağın en önemli şey şu. Milli Eğitim Bakanlığımızla beraber orta öğretimden üniversiteye kadar buralarda süratle biz kapalı spor salonlarına ağırlık verelim ve buralarda özellikle baskette bu işi geliştirelim. Bunu yapmamız lazım."

        "Eskiden bizim İETT voleybolda çok güçlüydü. İTÜ basketbolda çok çok güçlüydü. Bunu Amerika'da falan dikkat edilirse, kolejler işin başını çekiyor. Bütün projelerde orta öğretimde ve ünivertitelerde bunu yaygınlaştırmaların hesabı içerisindeyiz. Üniversiteler arasında da bu müsabakaların yapılmasını istiyoruz. Yurtlar, okullarda kapalı spor salonları yapıyoruz. O enerjiyi bir yere vermesi lazım. Modern tesisleri yaparak buraları halledelim diyoruz."

        "2011'DE OKUL SPOR FAALİYETLERİNE KATILAN SAYISI 529 BİN, 2017'DE 2 MİLYON 225 BİN"

        "Zaten şu anda lisanslı sayısı dönümemizde çok arttı. Rakamlara bakarsak, çok ciddi bir artış var. Bu artış devam ediyor. Bunu orta öğretimde başlatır da üniversitede devamı olursa, tesisler olarak da yurtlarımız ve okullarda olursa, 2002'de göreve geldiğimizde 848 bin. Şu anda 8 milyon 105 bin. 10 kat arttı. Tesislerle beraber arttı. Tesisleri yaptıkça, sporcu sayısı artıyor. Bunlar bu dönemde yapılırken derdimiz gençliğimizi hazırlayalım. Bu genç nüfusuz diye konuşuyoruz tamam da gencin önünü açacaksın. İmkanları hazırlayacaksın."

        "Geçenlerde Hidayet kardeşimizle konuştuk. Bir şey daha yapman lazım. Belediyelerle irtibatı kurup mahalle aralarına potaları koyacaksınız. Gençler, hemen oraya uğrayıp basket atacak. Bunların sorumlusu belediye olacak ve bunların bakımlarını yapacak. Amerika'daki şey o. Okul spor faaliyetlerine katılan sayının 2011'de 529 bin, 2017'de 2 milyon 225 bin. Keşke 2002'yi de çıkarabilsek. Rakam o zaman daha geri gidecek. Ortalama 1'e 10 gibi bir artış söz konusu. Basketbolda çok daha çabuk mesafe kaydederiz. Şu anda 80 milyon nüfusumuz var. Bir Sırbistan veya Slovenya'ya bakın. Bunlar nasıl bu mesafeyi katettiler. Bu işi görüşerek, örneklemeler yapmak suretiyle... Demek ki bizim zemin müsait. Bir yerde demek ki; eksiğimiz var. Neyse bu eksiğimizi öğrenip, gidermek lazım. Yüzmede aynı şey yapılabilir."

        "PROFESYONEL DE YAPILMASI GEREKENLERİ YAPTIK; ASIL TEŞVİĞİN AMATÖRDE YAPILMASI LAZIM"

        (Sınav sistemi değişti. Liseye geçişte, sporculara bir avantaj sağlanacak mı?)

        "Her şeyi A'dan Z'ye her şeyi bilme noktasında değilim ama siz Milli Eğitim Bakanımıza zaten mesajı vermiş oluyorsunuz. Onun değerlendirilmesini mesleki noktada bir çok şeylerin sporda vs katkısı olacağını biliyorum ama hangisinde ne kadar olacağını bilmiyorum. Anormal bir şey değil. Tam aksine normal bir şey. Sporla eğitimin birleşmesi ekstra özellik olduktan sonra bunun acaba o imtihana yansıması nasıl olacak? Bunlar önemli. Burada yüzmede özellikle bizim de arkadaşlarla konuşuyoruz, devlet olarak teşviklerimiz ne olacak.

        "Şundan yanayım. Profesyonel de biz yapılması gerekenleri yaptık. Asıl teşviğin amatörde yapılması gereğine inanıyorum. Oradaki lisanslı sporcularımız çok daha fazla. Olimpiyatlar vs.. baktığınız zaman akla amatör sporlar geliyor. Bu amatör sporları bizim teşvik için buradaki elimizdeki imkan da bu noktada çok çok fazla. Buraları teşvik etmemiz çok önemli. Yüzmeyi, atletizmi, basketbol, voleybol, tenis dalları... Bütün bu branşlarda bu işi ciddi manada artırmamız lazım. O konularda okullar büyük önem arz ediyor. okullarla bu işi koordineli yürütmek lazım. Bunu Federasyon başkanlarıyla koordineli götürdüğümüzde, bakıyorsunuz hangi üniversitenin kürek takımı... Uluslararası alanlarda bu tür kürek yarışları yapılıyor. Oxford ve Cambridge o konuda çok çok şöhretli. Bizim de imkanlarımız fazla. Göllerimiz var. Haliç'de bu tür yarışlar yapıldı. Sapanca'da da yapıldı. Türkiye cazibesini buralara rahat rahat kanalize eder."

        "KLASİK OLAN GEÇMİŞTEKİ FORMALARIMIZ ÇOK DAHA FARKLIYDI"

        (Milli Takım forması...) "Takdir benim değil. Takdir TFF'de. Şimdi bir de sponsor var. Klasik olan geçmişteki formalarımızın hakikaten çok daha farklıydı. Brezilya da yeni yeni değiştirmeye başladı. O da değiştirmiyordu. Biz yine de oralara takılmaktan çok, bunlar çok çok farklı (eski formaları gösteriyor), TFF'nin özellikle tercihi kendine ait."

        İZMİR'DEKİ STATLARIN YAPIMI

        RIDVAN DİLMEN: Egeliyim. İzmir'i de çok seviyorum. İzmir'de statlarda biraz geç kaldı. Yerel bürokrasiye takıldığını biliyorum. Ciddi şekilde, Alsancak, Karşıyaka, Göztepe gibi statlar yapılıyor. Mevcut Atatürk Stadı var. Alsancak, Altayla ilgili tarihi bir stat. İsmiyle ilgili oranın tarihi isimlerinden bir tanesi Mustafa Hoca'dır. Fatih Hoca'nın ismi kondu. Şenol Hoca'nın da ismi de Trabzon'da kondu. Alsancak'ta da isimler daha belli değildir. Alsancak Mustafa Denizli Stadı olabilir mi?

        "MUSTAFA DENİZLİ STADI NEDEN OLMASIN?"

        CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Altay'da Mustafa Hoca semboldür. Alsancak Mustafa Denizli Stadı neden olmasın? Ben Mustafa Hoca'yı Altay'da tanıdım. Orada, sonraki dönemleri daha farklı ama ilk şöhreti orada. Doğum yeri de İzmir Çeşmeli. Yakışır. Sol ayağı tartışılmaz. Öyle bir sol ayak vardı onda. Bizim yerliler arasında kornerden gole en yakını Mustafa Hoca'ydı.

        Mustafa Denizli:
        Mustafa Denizli: Cumhurbaşkanımız, belediye başkanlığı döneminden tanıdığım bir insan. Futbolun içinde olan bir insan. Hem sahanın içinde hem de dışarıda futbola yön verenleri yönetenleri ve özellikle de fiziki durumları çok yakından takip eden bir insan. Hem sevvinç hem hüzün günlerinde telefonun bir ucunda olması, seni hatırlaması hem sevincini hem hüznünü paylaşması beni en fazla etkileyen tarafı o.

        - KULÜP BAŞKANLARINDAN CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN SÖZLERİ -

        Dursun Özbek:Her şehirde aşağı yukarı çok modern tesisler yapıldı. Dünya çapındaki her türlü organizasyonu artık Türkiye alabilecek kapasitede. Bunun için sayın Cumhurbaşkanına teşekkür etmek lazım. Tabi kendisi de futboldan geliyor. Futbola büyük önem veriyor. Hiç bir kulüp yok ki; sayın Cumhurbaşkanına gitsin de derman bulamasın. Bütün spor kulüpleri, özellikle futbol kulüpleri için büyük bir şans.

        Aziz Yıldırım:Kulüplerin bütün sorunları, Kulüpler Birliği üzerinden gidildiği ve dertler anlatıldığında, bu dertleri her zaman çözüm bulmak için kanunlar çerçevesinde destek olmuştu. Bundan dolayı şahsım kulübüm adına Kulüpler Birliği döneminde yaptığım çalışmalarda da bu yardımları destekleri gördüğüm için ayrıca teşekkür ediyorum. Esas Cumhurbaşkanımızın bu ülkeye yapmış olduğu katkı, FETÖ ve örgütleriyle yaptığı mücadeledir. Bunu her yerde söylemeye mecburuz. 15 Temmuz'da sayın Cumhurbaşkanının etrafında bu direniş olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti belki tarihte yok olmuş olacaktı. Esas başarısı, söylememiz gereken budur. Sporda sayın Cumhurbaşkanı kulüplerin dertlerini çözmüştür, çözmeye devam ediyor.

        Fikret Orman:Sporla çok ilgili bir Cumhurbaşkanımız var. Hem konuya vakıf bir cumhurbaşkanımız var. Bizim camiamızla çok ilgili. Zaten stadın yapılmasında her seferinde dile getirdiğimiz gibi çok büyük pay sahibi. O zaman da söyledim, hala söylüyorum. Allah razı olsun. Geçen maçı beraber seyrederken de şuna vakıf oldum. Futbolu da çok iyi biliyor. Oyun, oyunu okuması, sporcular hakkındaki bilgileri, taktik bilgisi... İnanılmaz derecede bilgi sahibi. Beni çok etkiledi.

        "DÜNYADA EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİR STAT YATIRIMI YAPILDI"

        Göksel Gümüşdağ:Sayın Cumhurbaşkanımız spora ve futbola çok büyük hizmetleri oldu. Özellikle son 10 yılda, dünyada eşi benzeri olmayan bir stat yatırımı yapıldı. Maalesef bu statlara rağmen, devlet ve sayın cumhurbaşkanımız bu hizmetleri yapmasına rağmen kulüpler aynı oranda başarılı değil. Ben başarılı olmadığımız düşünüyorum. Bundan sonra kulüpler, hem sayın Cumhurbaşkanımıza hem halkımıza yeni yapılanmayı önlerine koymamız lazım. Kalıcı ve uzun soluklu bir proje üretirsek Türk futbolunda çok daha başarılı süreçleri yaşarız.

        ANKARA VE İZMİR TAKIMLARI...

        (Göksel Gümüşdağ'ın açıklamaları üzerine) "O da az önce eleştirdiğimiz hususu yakalamış durumda. Kulüp yönetimlerimiz bu konudaki hassasiyetleri, "Başlarımızı iki elimiz arasına alıp, nerede ne tür eksiğimiz var? diye düşünmemiz lazım. Rahmetli İlhan Cavcav için derlerdi ki kasasında para olan başkan bu. Ayağını yorganına göre uzatıyor. Onun dışında futbolcular bulup çıkartırdı. Kasasında da para hep vardı. Şimdi, burada hakikaten demek ki bu işte hem işadamlığının olması, işadamlığının yanısıra bu işi iyi değerlendirmesi... Şu anda Ankara'da, yılların kulübü Ankaragücü şu anda Süper Lig'de yok. Ama Gençlerbirliği'nin şartlarında sıkıntılar var ama tek kalan o. Şimdi Ankaragücü yukarıyı zorluyor. Zannediyorum, biraz ekonomik sıkıntısı var. O ekonomik sıkıntıyı aşabilirse büyük ihtimalle Ankaragücü, Süper Lig'de yerini alabilir. Ankara'ya da bunlar yakışır. Ankara'ya da şimdi nasip olursa bir yakışır stadı başlıyoruz. Şu anda Gençlik Spor Bakanlığımız onun hazırlıklarını yapmış vaziyette. Şu anda Göztepe, İzmir'e bir farklı heyecan getirmiş vaziyette. Dolayısıyla bu heyecan İzmir'e de belki ikinci bir kulübün Süper Lig'e çıkmasını getirebilir. Bunların önü açıktır."

        KULÜPLER YASASI

        RIDVAN DİLMEN: İki yıl önce kulüpler yasasıyla ilgili çok konuşuldu. Şu anda dört kulübümüzün 7 milyar TL borcu var. Diğer Süper Lig, TFF 1. Lig'i saymıyorum. Ortalama 8-9 milyar TL'lik bir borç var. Yayın gelirlerimizde Avrupa'da ilk 6'dayız. Kupada devlet, Turkcell, Spor Toto Ligi... Bizim marka değerimizin eksikliğinden mi? Devlet bunlara sponsor olmaya mecbur kalıyor. Türk Hava Yolları'na teşekkür ediyorum. Hem Şampiyonlar Ligi hem Avrupa kupalarına hem Euroleague'e sponsor oluyor. Ama özel sektörlerin oraya girmesi gerekiyor. Ancak o kadar borçlu ki kulüpler. Sizin yeni kulüpler yasasında olmazsa olmazınız ne?

        "BANA GÖRE İŞ BİRAZ DA PARANIN YÖNETİMİNDEDİR"

        CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN:"Buna bir olmazsa olmaz olarak girmeyelim. Öyle de bakmayalım ama devletin kurumları da bankalar, reklam ihtiyacı olmayan banka yoktur. Neden yoktur? Çünkü hepsi faizle uğraşıyor. Reklamla kendilerini kabul ettirmenin gayreti içerisindeler. Burada Ziraat Türkiye Kupası'nın yer almasını bir yerde hem bankanın çok da farklı bir kanalize etmesi bu gelirleri bakımından önemsiyorum. Aynı şekilde diğer bankaların da bu konularda - bazıları statların yapımına giriyor - önemli bir şey. Bazıları lige ortak oluyor. Diyelim ki; Doğuş Fenerbahçe gibi. Aynı şekilde Anadolu Efes gibi. Vodafone, Odeabank'ın girmeleri gibi. Bunlar da dikkat ederseniz hepsi güçlü olanlarla beraber oluyorlar. Aslında güçlü olmayanlarla beraber olmak suretiyle onlara da güç kazandırsalar, sporda rekabet olacak. Çok daha farklı bir duruma gelecek. O rekabet bana göre eksikliğini hissettiğimiz kaliteyi getirebilir. O bakımdan orayı önemsiyorum. Mesela Vakıfbank kimseye bırakmıyor. Eskiden Eczacıbaşı bırakmazdı.

        Basketbolda, voleybolda... Kadınlar ve erkeklerde Dünyayı ciddi bir şekilde zorlama durumu var. Gelir gider tablosunda bana göre iş biraz da paranın yönetimindedir. Başarıda bir şeyi çok çok önemserim. Parayı çok iyi yönetmek lazım. Parayı da çok iyi yönetene vermek lazım. Eğer parayı iyi yönetmede sıkıntı olursa orada geri gidersiniz. Ama iyi yönetilirse para o zaman onunla hem kaliteyi satın alırsınız hem de para kendi kendini üretir."

        "STADA OYUNUN ZEVKİNİ ALMAK İÇİN GİDİYORUZ"

        RIDVAN DİLMEN: Sizin döneminizde bir devrim oldu. Kırklarelispor, Van'da oynayabiliyor. Urfaspor, Karadeniz'e gidebiliyor.

        CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Futbolun girmediği il kalmadı. Üstelik de bir değil her ne kadar Süper Lig, TFF 1. Lig, 2. Lig aşağı doğru. Bizim dönemimizdeki gibi değil. her haftasonu yoğun bir futbolda hareketlilik, canlılık var. Futbol aslında olması gereken, illerimizin, halkımızın birbirleriyle kaynaşması için en önemli silahlarımızdan birisi olması lazım. Buna da fair play deniliyor ya. Ne yazık ki; bunu sağlayamadık. Bir çok tedbirler alındı, alınıyor. Son zamanlarda olumlu gelişmeler var. Bayanların statta gelmesini temin için de adımlar atıldı. Bayanların gelişi statlardaki tribün özellikli anarşisini minimize eder; çünkü bayanlar var. Orada rahat rahat küfür edilmez. Sakin bir şekilde maç seyredilir. Taşkınlık olmaz. Anarşi olmazsa herkes edebiyle maçını seyreder. Takımını alkışlar. Galip gelirse tabii ki; sevinçle dönecektir. Mağlup da olursa bilecektir ki futbolun üç tane neticesi vardır. Galibiyet, mağlubiyet ve beraberlik. Bunu görmesi lazım. Milletimden özellikle bu fair play kurallarına uymalarını, burada hep beraber bu işe hazırlıklı olmak lazım. Biz bu üç neticeyi bilerek stada gidiyoruz. İş oyundur. Oyunun zevkini tatmak için gidiyoruz. Burada beraberlik de galibiyet de mağlubiyet de var. Galip geldiklerinde galip takımı alkışlayacağız, galip geldiğimizde de karşı taraf da bizi alkışlayacak. Bu bilinç içerisinde stada gitmek çok daha önemli. Bu tabii aileleri de çekiyor. Aileler de gidiyor. Katılıyor, izliyor. Dolayısıyla o seyircilikteki tadını sıkıntıya üzüntüye dönüştürmemek lazım. Tüm halkıma da en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Temmenni ederim ki; hazırlık maçında da (Türkiye-Arnavutluk) takımımız galibiyetle stattan çıkar.

        (Ligde en çok hoşunuza giden oyuncu, performans kime ait sorusu üzerine) "Onu söylersem, o taraflı bir yaklaşım olur. Gönlümde hakikaten başarılı olanlar var. Oyunu olarak da şüphesiz başarılı olanlar var. Onları zaten gönülden izliyoruz."

        RIDVAN DİLMEN: Emine Hanım sosyal projelerde çok oluyor. Maçları hanımefendiyle mi, torunlarla mı izliyorsunuz?

        CUMHURBAŞKANIERDOĞAN: Benim daha çok büyük oğlum Ahmet, Trabzonsporlu. Bu işlere bayağı hastadır. İzleme fırsatını bulursam, İstanbul'da olduğumda beraber izleme fırsatım olur.

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa