Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Tiyatro Aleksandar Popovski: Oyuncu olmak istiyordum ama akademiye kabul etmediler

        Üsküp doğumlu Makedonyalı yönetmen Aleksandar Popovski, dünyanın farklı ülkelerinde eserler yöneten biri. Uzunca bir süredir de Türkiye’ye gidip geliyor. Shakespeare’in en sevilen klasiklerinden biri olan ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ adlı oyun ile Afife Tiyatro Ödülleri’nde En İyi Yönetmen ödülünü alan Popovski, bu sezon aynı eseri Arda Aydın yapımcılığında modern ve fantastik bir rejiyle 9 Kasım’da Uniq Hall sahnesinde seyirciyle buluşturacak. Başrollerini Levent Üzümcü, Neslihan Yeldan, Sezai Aydın, Beyti Engin ve Arda Aydın’ın paylaşacağı oyunun provalarında bir araya geldiğimiz Aleksandar Popovski ile oyunu konuştuk. HT Cumartyesi'nden Ekin Türkantos'un röportajı...

        REKLAM

        Bu eseri daha önce sahnelediniz. Şimdi yeni bir ekiple yeniden çalışıyorsunuz. Bu oyunda sahnede görmek istediğiniz şey ne oluyor?

        Evet, çünkü çok güzel karakterler vardı ve ben de bu hikâyeyi biraz daha devam ettirmek istedim. Oyunun başında Atina’dayız ve Kral, yasalar ve oturmuş bir sistem var. Atina’dan ormana kaçmaya çalışan insanlar var, orada kendileri gibi olabileceklerini düşünüyor. Bunu kendi hayatımıza transfer edersek biz de günlük hayatımızda hep bir şeylerin içine sıkışıp kalmış insanlarız. Bir yerlere kaçabilmek, kendiniz olabilme fikri hep heyecan verici. İç içe geçmiş rüyalarla ilgili bir oyun.

        Tiyatroya nasıl başladınız?

        Gençken müzik ve futboldan çok hoşlanırdım. Ama zayıf olduğum için futbolda hep dayak yiyordum. Müziğe tutkum vardı ama şarkı söylemeyi beceremiyordum. Önce felsefe okudum ama çok mutlu olamadım. Tiyatroda çalışmak, oyuncu olmak istiyordum. Ama beni akademiyeoyuncu olarak kabul etmediler. Ve “Sen yönetmen olmalısın” dediler. Makedonya Üsküp’te film ve tiyatro yönetmenliğini bitirdim. Ve yönetmeye başlayınca ne demek istediklerini anladım. Danimarka, Belgrad ve sonra başka ülkelerde çalışma şansım oldu. Erken yaşta dünya önüme açılmış gibiydi.

        İstanbul Devlet Tiyatroları’nda şu sıra oyunlara bilet bulmak ciddi mesai gerektiriyor. Tiyatronun bu rağbetinin arkasındaki isimlerden birinin de Aleksandar Popovski olduğu düşünülüyor.

        İstanbul maceranız nasıl başladı?

        İstanbul’a gelmeyi çok istiyordum, dileğimdi. Üsküp’te bir tane Türk tiyatrosuyla yakın çalışıyordum. Orada yaptığımız bir oyunu yaz festivalinde sergiledik. Orada Ayşenil Şamlıoğlu ile tanıştım, o beni davet etti.

        Provalara çok başvuru olmuş. Bu kadar ilgi bekliyor muydunuz ve dilini bilmediğiniz insanları çalıştırmak zor olmuyor mu?

        50’nin üzerinde genç arkadaşla tanışma fırsatı buldum. Tiyatroda olmak için içlerinde büyük bir istek duyuyorlar. Çok zor değil. Kendi dilinden başka dil bilmeyen insanlarla da çalışıyorum ve bir şekilde iletişim yolunu buluyoruz. Makedonca ile Türkçe kelimeler de birbirine benziyor.

        ‘Balkan Ölmemiştir’ filminde yönetmenlik yaptınız. Yine ortak projeler olacak mı?

        Türk - Makedon ilişkileri iyi ama daha iyi olabilir. Ortak bir tarihimiz de var. Özellikle sanatsal film anlamında ortaklıklar yapılabilir. Ama tabii ki dikkatli olmamız gerekiyor. Balkanlar’da tarihle ilgili bir şeylerden bahsediyorsanız her an bir kavgaya girebilirsiniz. Tarih bence kitaplarda kalmalı. Ve şimdiki zamanda yaşamalıyız. Yani babamızın babasının ilişkilerine göre ilişkimizi sürdürmemeliyiz.

        REKLAM

        Türkiye’den hangi oyuncularla çalışmak istersiniz?

        Yeni insanlarla ve oyuncularla çalışmayı seviyorum ve istiyorum. Türkiye çok büyük bu anlamda. İlk kez Şehir Tiyatroları’na gittiğimde “Kaç tane oyuncunuz var?” dedim. Neredeyse 5 ülkenin tiyatrocusu kadar oyuncunuz varmış! Slovenya’daki bütün aktörleri tanıyorum. O yüzden burası çok farklı.

        Eserinizi tiyatro sahnesinde mi beyazperde de mi izlemeyi seviyorsunuz?

        Asıl alanım tiyatro. Çünkü kontrol edebiliyorum. Ben ve oyuncular var ve oradan bir mucize yaratabiliriz. Eskiden müzikklipleriyle de ilgileniyordum ama biraz yoruldum. Televizyon dizilerini de seviyorum ama hep ticari şeyler yapmaları gerektiğini hissediyorlar. İnternet mecralarındaki dizileri izlediğinizde ise başka şeylerin de mümkün olabileceğini görüyoruz. Bizim televizyonlarımız da iyi işler yapmalı artık. Slovenya’da tiyatroda yeni bir şey yaptım, insanlar her perşembe gelip oyunun yeni bölümünü izledi 4 hafta boyunca. Bu sonra mini dizi olarak da yayınlandı. Deneysel bir şeydi ve çok ilgi gördü. 55 dakikalık bir epizot’ta tiyatro dizisi gibi düşünebilirsiniz. Tiyatro bilgiye ve etkilenmeye açık bir alan olmalı. Etkinin büyük kısmı tiyatrodaki gelenekten gelir. O yüzden geleneğe bağlı kalmadan sürekli yeni şeyler deneyebilmek benim için çok önemli.

        REKLAM

        ‘Oyuncuysan kendini kaybedebiliyorsun’

        Aktör olmayı çok isterken yönetmen oldunuz. Peki bir oyunda oynayacak mısınız?

        Evet. Slovenya’da bir tiyatroyla konuşuyorum. Şu an bir oyunda belki yer alabilirim. Oyunculuğu seviyorum. Yönetmenken izliyorsun, düşünüyorsun, konuşuyorsun, sürekli karar veriyorsun ama oyuncuysan kendini kaybedebiliyorsun.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa